Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hepsi tamam.

        Arkasında oyun var.

        Marjinal grup var.

        Su normal, gaz, ilaçlı sular, sopa normal.

        Ama şu, “fair play ruhu”na bile aykırı:

        Kendiniz, iktidar gücüyle, elbette oy gücüyle de meydandan meydana koşturup doldururken…

        Başkalarını bir parktaki eylemde dahi boğmak!

        Kendi meydanlarınız için, iktidar, polis, belediye gücüyle yol kapatıp insan taşırken…

        Başkalarına yolları dar etmek, gaz etmek!

        Kendine, iktidar gücüyle, çoğunluk gücüyle meydanları açarken…

        Bir meydana gelecek olanları kafadan “terörist” ilan etmek!

        Devletin, milletin, kamunun olduğu varsayılan polis gücünü kendine kalkan yaparken…

        Başkasına sopa gibi sallamak!

        Çünkü onlar Vandal, yeterli açıklama değil!

        Çünkü mayıs sonuydu; “Vandallar” sadece oturuyordu; pek kalabalık değillerdi.

        Memleketin çok çok büyük çoğunluğu onların sesini duymamış, bir çadırını görmemişti bile.

        Bugün sokağa çıkanların büyük çoğunluğu sokağa ancak işi gücü için çıkıyordu o gün.

        O polis baskınından sonra, hani kem küm özür de dilenen ilk saldırı ardından, “Vandallar” polis, devlet marifetiyle ortaya çıktı!

        Aynı cumartesi akşamı olduğu gibi.

        Önce vurmak yerine duysaydınız…

        Az dursaydınız…

        O saldırıyla birlikte insanları aşağılamak yerine bir soluk alsaydınız…

        Kendi “Sukunet ederek, sabrederek direniriz” sözünüze biraz uysaydınız…

        Günler de başka türlü akardı.

        Dün 14 yaşındaki B.E.’nin vurulmuş başından kan akmazdı.

        Vurulduğu söylenen polis şimdi ayakta yahut evinde yatakta olurdu.

        Toma’dan komaya sürüklenmezdi Çapulcu Ethem.

        Önce beynini, sonra canını vermezdi, “Faiz lobisinden” bir Ostim işçisi.

        Oysa dün, siz, tabii çok kalabalıksınız, meydan doldururken, Babalar Günü’nde bir evladın cenazesi bile yola çıkarılamadı.

        “Yol verin, oğlumu alayım da gideyim” deyiverdi önündeki polisten Kürecik kalkanlarına annesi.

        Canlısını düşürmek için bir polis yetmişti…

        Ölüsünü durdurmak için, sıvasız hanelerden onca polis dikildi sıvasız hanelerin cenaze yoluna.

        “Günaydın Gezi” diye manşet atan “Ayıplı Mallar” inanın “Vandallar”dan daha çok yanıltıyor sizi.

        Bir zamanlar darbeciyken, 12 Eylülcü, 28 Şubatçı, 27 Nisancıyken şimdi “medya bobisi” olanların boyun eğiş tarzına, itaat-biat süklümpüklümlüğüne, böyle bir lükse öyle alışıyorsunuz ki…

        İtirazı olan herkes size “Vandal” geliyor.

        Yaralıya açılmış oteli bas, hastaneye gaz at.

        Elbet provokatör vardır.

        Bu ülkede hep oldu.

        Neredeyse yarım asır önce, yine o Taksim’de 6. Filo’yu protesto edenlere saldırıp kıyarken birileri; Kanlı Pazar’da olmadı mı provokatörler!

        “Barış” size nasip oldu, doğru, iyi, güzel, çok önemli; ama Diyarbakır’dan, Şırnak’tan İstanbul’a polis yığmak da kimseye nasip olmamıştı.

        Hiç içinize bir kurt düşmedi mi; Allah bütün bu işlerden razı mıdır, diye!

        İpotek koyacak değilsiniz ya!

        ***

        Hatırlamalar:

        Ah Kazlıçeşme! Çapulcu Ethem!

        Yeraltından notlar! (2)

        (Dünkü üç maddeye devamla. Baskından da bağımsız notlar. Ortaya karışık.)

        4. NEO-CONLAR:

        Geçen de yazdım. ABD’de önceki yönetimin şahin, İsrail-Likud kankası, Türkiye’de 2001-2007 döneminde darbecilere yatmış, “İslamcı terörizm” ezberli ekip “eylemler”den çok mutlu.

        Daniel Pipes gibi, bir vakit yine Genelkurmay gözdesi olmuş Michael Rubin de her gün makale döşeniyor; “Çok kork Erdoğan” diye.

        AKP’de üç fraksiyon olduğuna, bölüneceğine dair yorumlar yapıyor. Hatta artık iktidarın “Şeytan” dediği Lübnan Hizbullah’ına dahi benzetiyor AKP’yi. Çünkü onlar zaten epeydir şeytan sayıyor!

        Fakat onun bile tek satırında artık “darbe umudu” yok eskisi gibi.

        Yani iktidarın, iktidar medyasının o teşhisi bile fazla havada.

        Tam tersine, ben olsam, Ortadoğu’ya dair bu adamlarla nasıl aynı noktaya geldim diye düşünürüm!

        Öyle ya…

        Bu neo-conların Ortadoğu projesinde, işgallerden baharlara kadar aktif siyaset yapan “sıfır sorun” ben değilim!

        Hem adamların kadim Ortadoğu projesine gönüllü ortak ol, hem de herkesten çok şikayet et!

        5. HAFIZASIZLIK:

        Kimimizin memlekette “devlet şiddeti” ilk kez oluyor sanması; 30 yıl boyunca bir bölgede olup bitenlere, binlerce kayba, yüzlerce infaza dair sıfır duyarlılık ardından şimdi sıfır hafıza sergilemesi müthiş!

        İnsanların kafasına Jitem yahut kimi polis kurşunuyla sıkılıp infaz yapıldığı dönemlerin bakanları, mebusları dahi şimdi “devlet”e şaşıyor, köpürüyor ya, helal olsun!

        İktidarın sürekli darbe sayıklamasına karşı, bunlar da okumayı yeni söküyor olmalı!

        Her şeye komplo diyenler nasıl kafayı yemişse…

        “Böyle şiddet hiç görülmedi” diyenler de herhalde bu ülkede hiç yaşamadı yahut öldürülenleri hiç görmedi, duymadı, umursamadı.

        Not: Devam eder…

        Diğer Yazılar