Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başbakan 4 günlük Kuzey Afrika gezisine başlarken, “Çapulcu” Ethem’in 26 yıllık ömrü donuyordu.

        Önce dediler ki, “Ethem’in beyin ölümü gerçekleşti”!

        Sonra, yoğun bakımda, durumu çok ciddi dendi.

        Dönerse, bir gülerse çok şahane olacak elbet.

        (Sosyal medya ile duvarda delik açan televizyonculardan İrfan Değirmenci de sayesinde)… Ethem’in devletin heybeti karşısında düşüşüne tanık olduk.

        Bir polis, önce tekmeyle daldı insanların üzerine; nasıl bir asayiş tedbiri ise.

        Sonra silahını çıkarttı; havaya mı ateş etti, o saniyelerde mermiler havayı mı yeri mi öldürdü, tam karşıya mı isabet etti…

        Ethem’in yığılışını gördük.

        Çapulcudur diye yazılmış fermanının az ötesine uzanıverdi.

        “Mutlu azınlıktan ayyaş çapulcu” Ethem Sarısülük, bir OSTİM işçisiymiş.

        Bilirsiniz belki.

        20 işçinin birden bir patlamada sermayeye kurban olduğu büyüme hızı!

        Ücretleri esnek, hakları esnek, hayatları esnek binlerce işçiden biri.

        Haftalık çalışma saatinin 60’ları geçtiği ama fazla mesailerin ödenmediği, çok çok bir tam gün fazla mesaiye yarım gün izin kullandırılan ekonomik harikalardan.

        Bazen sabah 6’ya kadar çalıştırıp sonra aynı gün 12’de işbaşına zincirli kölelerin cenneti.

        Sendikasıyla, çalışma saatleriyle, çalışan haklarıyla, işyeri güvenliğiyle “sosyal devlet”ten zaten hoşlanmayan beyaz-ak sermayelerin Bangladeş modeli.

        Sosyal devletsiz sosyal medyasız cennet hayalinin “çapulcu” sınıfından bir Ethem işte!

        Piyasası kendine özel, medyası şahsa özel bilişim, iletişim, bilgi çağı!

        Muhtemelen kendi de bunca tekmeye, bunca hınca, onca gaz ve hatta mermiye, o kadar donanımlı nefret, hiddet ve şiddete fazla mesai almayan, kendi de amir düzen tarafından aşağılanmış bir polisin tam oraya toplanmış nefreti buldu işçi Ethem’i.

        Araştırmalar sürüyordu:

        Başındaki gaz kapsülü parçası mı, devletin mermi kovanı mı diye.

        Hedef gözeterek mi yoksa mutat şekilde, polisin ayağı kayıp düşmesi sebebiyle mi!

        Fakat temayül şudur zaten Ethem:

        Ostim’de 20 işçinin ölümüne sebep olan işveren, onu denetlemeyen devlet ile belediye hep kusursuz masum çıkmış; tek sanık durumundaki gaz şirketi ise daha iki hafta önce mahkemede işçileri suçlamıştı.

        Durum muhtemelen yine öyle:

        Ethem’in fermanı bir çapulcu olarak yazılmıştı zaten.

        İster kasten vurulsun, ister geçerken mermiye ya da kapsüle kafasını uzatsın!

        İster Ostim’de ister gösteride, kendi ölümünün peşin sorumlusu kendisiydi.

        Devlet ve hükümet çapulcuya asla pabuç bırakmazdı.

        Çapulcu da, beyninde bir metal, öyle kıvrılıp kalırken yerde, pabucunu bırakıp usulca, gidebilirdi.

        Şimdi bunları, mesela Nabi Avcı okusa, dinlese muhtemelen daha insani bir şey diyecek; ortalama her insan gibi, sadece yerde sürüklenenlere değil; esas, parçası olduğu devletin, hükümetin şiddetine laf ettiği gibi.

        Fakat Avcı’dan da avcısı var; malum.

        Ethem’in pabucu da devletin iki çapulcuya pabuç bırakmadığının simgesi olarak gurur listesinin başına konsun!

        Kışla kapısına da asılabilir; cami avlusuna da!

        Ankara’da çapulcu işçi Ethem’in beyin ölümü gerçekleşti dediler…

        Ankara’da devletin, hükümetin beyni ise canavar gibi çalışıyor.

        Devletin kafası bu kadar büyük olunca da…

        Çapulcuya pabuç bırakmak düşüyor!

        Bu mudur yani!

        Evlat sahibi ana, babalar olarak vicdan coğrafyanız, kalbinizin ufku, beyninizin marifeti bu mudur.

        Muhatap arıyordunuz…

        Ethem olsun muhatabınız.

        Siz dilediğinizce konuşup durursunuz…

        O düştüğü yerde sessizce uyur!

        Diğer Yazılar