Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir hafta kadar önce İngiliz Guardian gazetesi muhabiri ABD’nin Kaliforniya Eyaleti’ndeki Oakland Limanı’ndan bildirdi:

        Çok sayıda protestocu, liman işçileri sendikasının da desteğiyle, Gazze kıyımını protesto için bir İsrail gemisinin yük boşaltmasını engellemişti.

        Haberde, aynı grupların 2010’da, İsrail komandoları Mavi Marmara’ya saldırıp 9 kişiyi (sonradan 10 oldu) öldürmesinin ardından da benzer bir eylem yaptığı hatırlatılıyordu.

        ***

        Son protestonun hedefi olan geminin adı ZIM Piraeus.

        “ZIM Integrated Shipping Services” isimli şirkete ait.

        ZIM şirketi de “Israel Corporation” adlı bir grubun çatısı altında.

        Israel Corporation, 1968’de henüz 20 yıllık İsrail devletinin öncülüğünde, özel sektörle, o günlerin varlıklı Eisenberg Ailesi’yle birlikte kuruldu.

        ZIM ise ondan da eski ve sembolik de olsa daha tarihi bir öneme sahipti.

        Çünkü ZIM (Filistin topraklarında da), İngiltere sömürgesinin bağrında İsrail devleti doğmadan önce hazırdı.

        İlk gemisi Kedma, 1947’deki ilk seferi ve sonrakilerle “İsrail devletinin kurucuları ve kurucu halkı”nı taşıdı.

        (Amos Gitai’nin Kedma’sı ile Otto Preminer’in Paul Newman’Exodus filmleri o günleri ve o gemiyi de, tabii o cepheden anlatır)

        ZIM 2004’e kadar İsrail devletinin elinde kaldı; sonra özelleşti ve Israel Corporation’ın oldu.

        Israel Corporation ise 1998’de Eisenberg Ailesi’nin kontrolünden çıkıp İsrail’in en varlıklı aile ve gruplarından birinin kontrolüne geçti.

        İşte o aile ve kontrol ettiği Israel Corp. 2004’e ZIM’i “tek talip” olarak öyle uygun bir fiyattan aldı ki devletten; şirketin değeri kısa süre sonra iki, üç katına çıkıverdi.

        ***

        İsrailli araştırmacı gazeteci Mickey Rosenthal 2008’de, ZIM’in “peşkeş çekilmesi”ni merkeze alan bir belgesel yaptı:

        Şakşuka Metodu!

        Film, İsrail devleti ile büyük sermayesi arasındaki kankalığı, büyük sermayenin medya üzerinde tahakkümünü, hepsinin birlikte koyulduğu propagandaları ve devlet eliyle, nasıl diyeyim, “Havuz sermayesi, havuz medyası” oluşturulmasını konu alıyordu.

        Özellikle Israel Corp.’u, sonra da ZIM’i alan büyük grubu didikliyordu.

        O sermaye grubu filmin gösterilmesini uzun süre engelledi.

        Gazeteci hem davalarla, hem yapımcının sindirilmesiyle, hem de ölüm tehditleriyle kuşatıldı.

        Sonuçta film ortaya çıkabildi ve mesela “bağımsız medya”da bir gazeteci, Guy Meroz şöyle seslendi okurlara:

        “Her şeyi bırakın ve bu filmi izleyin. Devletin, bizden çalınanları bu patronlara nasıl verdiğini görün.”

        ***

        Epey bir gemi turu yaptık; umarım deniz tutmamıştır sizi.

        Tutmasın, çünkü şimdi karaya ayak basıyoruz.

        Gemisi ABD’de bile protesto edilen; o şirketleri ele geçirmiş olan; medyayı sindiren grup “Oferler” idi.

        Tanıdınız mı?

        Oferler, 2004’te İsrail’de ZIM’i “Şakşuka” ile ele geçirdikten hemen sonra, aynı dönemde, başka bir ülkede de “Musakka” ile devasa bir petrol şirketinin yüzde 15 kadar hissesini çok uygun fiyatla elden almış, hisseler bir süre sonra katlanmış, kanatlanmıştı.

        “Köpoğlu” ile de (biri daha sonra iptal edilen) iki büyük limanı da neredeyse elden teslim cebe koymuşlardı.

        O bir başka güzel ülkenin adı Türkiye idi.

        ***

        Kaliforniya açıklarında başladığımız turu Kuşadası sahilinde tamamlayalım:

        ABD’de bile gemileri protesto edilirken, Oferler Kuşadası Limanı’nda krallığını ilan etti; çünkü limanı sunan iktidar, onca yıl boyu, Danıştay başta, hiçbir yargı kararını tanımadı.

        Ve daha yenilerde, yani Gazze yine Gazze iken, 301 Somalı ölü madencinin kefenine iliştirilen torba yasa ile, Havuz işadamlarına verilmiş fabrikaların yanında, Oferler’in tabağına konmuş limanın da asla geri alınamayacağını kanunlaştırdı.

        Tekrar söylüyorum:

        Hiç kimsenin ırkı, dini, kökeni beni kafadan ilgilendirmez.

        Ama ayinesi iştir!

        Tamamen iktidar-devlet yakınlıkları ile, “elden, değeri altında teslim metodu” ile orada Şakşuka burada Musakka yapan birileri varsa…

        Sizin atıp tuttuğunuz İsrail devleti ile de, Gazze kıyımı propagandası yapacak, Mavi Marmara basan komando yetiştirecek kadar kanka ise…

        Ve sizinle de en az 10 yıldır ense tokat alışverişteyse…

        Onları anlatırım ama…

        Esas sizin iki yüzünüze bakarım; bu iş ne iş diye.

        Üç tarafı denizlerle çevrili ve kimi tarafı “şakşuka” ile sarılı ülkemizde kimilerinin gemi ve gemici sevdası böyle bir şey!

        Ah o gemide siz de olmasaydınız, diyeceğim de…

        Lakin ziyadesiyle memnunsunuz herhalde, meçhule giden o gemiden.

        Diğer Yazılar