Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE’de bazı ünlü kadınların “rahim ağzı kanserine” yakalandıklarını açıklayıp günlerce gazete ve dergilere kapak oldukları dönem ile rahim ağzı kanserine karşı aşının Türkiye’de pazara çıkması ve Sağlık Bakanlığı vasıtasıyla yapılmasının zorlanmasının aynı döneme rastlaması ne tesadüf değil mi!

        Sevgili dostlar, yukarıdaki satırları unutmayın lütfen ve bir de Amerika’da yazılan ve yıllar önce olanları tespit eden şu satırlara göz atalım: “...Bir kadının hayatındaki doğal değişimin östrojen kaybına bağlı tıbbi bir rahatsızlık olarak pazarlanmasının 20-30 senelik bir geçmişi var. O zamanlar da tıpkı bugün gibi olanların merkezinde ünlüler vardı ve bu gerçek hiç değişmedi. 1960’lı yıllarda New York’lu ünlü kadın doğum uzmanı Dr. RobertWilson ‘Sonsuza Kadar Kadın’ çalışmasını yayınladı. Kitap devrimci bir buluşu müjdeliyordu: Menopoz hormon eksikliğinden kaynaklanıyor ve tamamen önlenebilir, tedavi edilebilir bir durumdur! Bunun anlamı şuydu: Her kadın hayat boyu güven içinde kadınlık işlevini yerine getirebilir...”

        Ne kadar büyük benzerlik değil mi! 1960’lı yıllarda Amerikan toplumuna yapılan “pazarlama” 1980’ler sonrası “yeni ürünler için Türkiye’de de aynen uygulanıyor”. Bu noktada gelelim kadınlarımıza son 50 yıldır pazarlanan hormonlara...

        Bu pazarlamanın özü 1960’lara dayanıyor ve o günden bugüne aynı mesaj veriliyor: “Kadın kalmak için şunları ölene kadar 40 yaşına gelmeden başlayarak alacaksın!”

        Sonuç: O günlerden bugünlere milyar dolarlık bir “hormon pazarı” yaratıldı ve “özüne bakılmaksızın” milyonlar bu hapları kullandı! İşte bu hafta Sansürsüz programında bu “pazarı” masaya yatıracağız ve korkunç gerçekleri sizlerle bütün çıplaklığıyla paylaşacağız...

        UZAN HABERLERİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ?

        DÜN bazı gazetelerde, “Uzan’a sınır ötesi harekât” başlığı altında haberler çıktı. Haberin özü, “Uzan’ın yurtdışındaki 3-5 milyar dolarlık gizli parasının bulunması üzerine kurulmuştu”. Yazanlara bir şey demiyorum ama yetkililere, özellikle “böyle düşünüp davranan” ve bu devletin gücünü kullanma yetkisi olanlara seslenmek ve “Uzan gerçeğini” maddeler halinde sıralamak istiyorum:

        1- Uzan’ın parasının tamamının yurtdışında olduğunu düşünecek kadar “iyi niyetli” olmayalım. Uzan kaçmadan çok kısa bir süre önce “yurtiçinde önemli miktarda bir varlığı” buradaki “kankalarına” bıraktı! Kim bunlar derseniz, yurtdışına çıktıktan sonra oluşan resimlere dikkatli bakarsanız görebilirsiniz!

        2- Uzan Operasyonu “yurtdışına iyi niyetle yazı yazmak” ve sonuç beklemekle olmaz. Bu para geri alınmak isteniyor, Türk Devleti’nin menfaatleri korunmak isteniyorsa; bu operasyon başlı başına “kendi içinde tutarlılığı, tezi olan bir yapı olarak tasarlanmalı-sorgulanmalı” ve bu mantık içinde bütüne bakmak denenmelidir. Uzan dışarıda olabilir ama “Uzan yapılanmasının” ana parçaları hâlâ içeride ve birçok sektörde faaliyet göstermektedir.

        Sonuç: Uzan yapılanması bu ülkede, o dönemin başbakanı olan kişiyi kapının önünde yolunu kesip, “Sen artık bu televizyonda yayına çıkamazsın, s... g...” diyecek kadar devlet aleyhine “güçlenen” ve Erdoğan “cesaretle neşteri vurma kararı alana kadar” bu ülkede “yerleşik bir güç haline gelebilen” bir yapıdır.

        Şimdi “lideri” dışarıda olabilir ama “yapılanma ve özellikle uzantıları içeride” olup bu yapılanmaya yönelik atılacak adımlar sadece maliye veya TMSF’nin tasarrufuyla olamaz! Bu para geri alınmak, bu “yerleşik düzen” yıkılmak isteniyorsa, bu başlı başına “savcıların yapabileceği” bir operasyondur ve Türk savcıları “bütünü görerek” gerekeni mutlaka yapacaktır...

        Son söz: Bu yapılanma öyle bir noktaya gelmişti ki; dönemin başbakanı olan şahsı kapıdan kovma cüreti haricinde devlete elektrik, su, telefon paraları yıllarca ödenmiyor ve devlet veya hükümet hizmeti kesmeye cesaret bile edemiyordu! Not : “Sen önce başka kanala çıktın, şimdi s... g...” diye kapıdan çevrilen başbakan isterse kendisi olayı anlatır!

        Diğer Yazılar