Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇOK açık yazacağım; bir Türk vatandaşı olarak yeniden o mu, bu mu tartışması, iktidar kavgası istemiyorum! Bana göre kamuoyunda sorgulanan senaryoların tamamı saçma ve kabul edilemez. Daha da cesur yazayım; bu ülke artık "liderlik" altında güçlü bir "erk", "maskülen bir figür" tarafından yönetilmeye alıştı ve "herkese mavi boncuk" dağıtacak "ikincil lider adaylarına" tahammül edemez ve bu yolda vakit kaybedemez...

        Dürüst olalım; Türkiye için doğru sistem "liderlik" ve tek liderin (Türk halkı kimi seçerse) güçlü olduğu bir sistem kurmalı ve halkı, TBMM'yi ve sistemi "hile yapmaya" itmemeliyiz.

        Sistem çok basit; güçlü lider, güçlü Türkiye ve arkasında yerleşik düzene karşı verilen savaşı "son noktaya taşımak adına" destek veren Türk halkı... Türkiye için en hayırlısı bu, başka oyunlar-formüller aramaya gerek yok. Vakit kaybetmeden başkanlık sistemini en iyi kurabilecek şekilde sorgulamaya başlayalım ve Türkiye'nin "başladığı savaşı" sonlandırması adına parti farkı gözetmeden, sistemin dönüşmesine destek olalım!

        ***

        Türkiye'de antidepresan ilaçların tüketimi 'korkutucu' bir noktaya gidiyor

        SİZ işe gittiğinizde çocuğunuz rahat dursun diye acaba yavruya bir şurup içiriliyor olabilir mi? Olabilir! Elimizde bu konuda kanıtlanmış örnekler var. Masum yavru bilmeden "hapı da olan bir kaygı giderici-sakinleştirici şurubu" öksürük şurubu veya vitamin sanarak içiyor olabilir.

        işin bir de başka yönü var; yüz binlerce gencimiz kulaktan kulağa duyduğu bu şurupları veya hapları kullanıyor ve bu kullanım kontrolsüz bir şekilde yayılıyor. Lise öğrencileri arasındaki yayılım hızı korkutucu!

        Sonuç: insanlarımızı bu ilaçlara yönlendiren doktorları hiç anlayamamakla birlikte, doktora gitmeden bunları kullanmaya başlayanları da anlayamıyor ve Türk devletine diyorum ki: Önlem alın!

        ***

        Türk basınının 'Fouche'leri

        FRANSIZ ihtilalinin en ilginç ismi şüphesiz, Stefan Zvveig'ın "İhanet edecek kimseyi bulamayınca kendi kendisine ihanet eder" cümlesiyle tanımladığı Joseph Fouche'dir! Aynı çalışma içinde şöyle bir cümle daha vardır: "Siyaset ile insanlığı arasındaki çatışmayı kendi kişiliğinde somutlaştırır"!

        Sevgili dostlar, bütün bunları neden yazdım. Son günlerde özellikle "Başbakan şunu dedi, bunu dedi, bunu kırdı, şunu kırdı" tartışması üzerinden Türk basınının "Fouche"leri harekete geçtiler ve sanki fırsat bu fırsattır diyerek, Başbakan'ı, basın temsilcileriyle yaptığı toplantıda söylediklerini-söylemediklerini çarpıtıp-uydurarak yıpratmaya çalışıyorlar.

        Lafı uzatmaya gerek yok; Fouche'ler yalan söylüyor ve Türk halkının gözünde bir etkileri ve değerleri olmadığı için kendilerini dikkate almayan Başbakan ile aynı cümlede adlarını geçirerek kamuoyunun dikkatini çekmek istiyorlar! Hırsları ile insanlık arasındaki çatışmayı bu şekilde somutlaştırıp reklam haline getirmeleri özellikle de Başbakan Erdoğan'ın sağlık sorunları yaşadığı böyle bir dönemde yapmaları tek kelimeyle; unutulamaz!

        Son olarak uzman soruyu soralım: Fouche'nin sonu ne oldu?

        ***

        Kullandığımız deterjanlar içindeki 'aktif madde' Avrupa'da, Amerika'da, Türkiye'de farklı mı?

        BANA ulaşan iddialar çok ciddi. Aynı büyük firmalar farklı ülkelerde "sağlıklı olma" kriteri gereği farklı aktif maddeler kullanıyorlar. Halkına sahip çıkma bilinci düşük ülkelerde içinde "asbest olan bir madde" kullanılırken, vatandaşı için yüksek sağlık kriterleri tanımlayan ülkelerde "asbest içermeyen ama daha pahalı bir madde"!

        Sonuç: Dosyayı incelemeye aldım ve uzmanlarla üzerinde çalışmaya başladık. Bu konunun da "ilaç kullanımı" kadar önemli olduğunu düşünüyor ve en kısa zamanda detayları paylaşacağız diyorum!

        Diğer Yazılar