Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FRANSA'nın daha doğrusu Avrupa'nın Fransa maşasıyla Türkiye'ye dünya kamuoyunda verdiği mesajı almayan, alamayan veya almak istemeyen bir Türkiye Devleti bir vatandaş için onur kırıcıdır!

        Sevgili dostlar, adamlar bize "Gelme-git" hatta neredeyse "Defol" diyor, biz hâlâ "orta oyunu" kıvamındaki AB Bakanlığımız ile olaya dahil olmaya, onlara laf yetiştirmeye çalışıyoruz. 300 yıldır yaptıkları yetmiyormuş gibi, işi daha da ileri götürüyorlar ve "Zorla sizin olmak istiyoruz" şarkımızı bile söylememize izin vermeyerek kulaklarını tıkıyorlar! Yazıklar olsun BİZLERE!

        Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve bu halkın verdiği güç ile yönetenlere, bir vatandaş olarak seslenmek istiyorum: Bu aşağılanma, bu istemeyene zorla ait olma zorlaması, bu eziklik daha ne kadar devam edecek, daha ne boyutlara varacak!

        Lütfen ama lütfen acilen kaldırın bu AB Bakanlığı'nı, bitirin bu orta oyununu ve dindirin bu halkın aşağılanmaktan çektiği acıyı!

        Sonuç: Ortada ne AB projesi, ne AB perspektifi, ne de Türkiye'nin AB üyelik süreci var! Elde kalan "sadece bir aşağılanma" ve aşağılayanlara kendi gücünü fark edemeyerek yalvaran bir Türkiye gerçeği!

        Son söz: Hıristiyan Kulübü Avrupa kapısında "Aman yapma, etme" diye ağlayan Türk-İslam sentezi son Türk Devleti! YAKIŞIYOR MU!

        ***

        'Emeklilik fonunuz' emeklilikte sonunuz olmasın!

        CÜMLE vurucu, belki biraz abartılı ama altı doldurulunca çok anlamlı!

        Sevgili dostlar, yıllardır aynı soruya muhatap oluyorum: X şirketinden emekli oldum, sizce doğru yaptım mı?

        Bu soruya hep aynı cevabı verdim ve bu yazımda da son dönemde çok sorulduğu için inandıklarımı, sadece doğru bildiklerimi ortaya koyacağım. Sorgulamaya başlamadan önce bir emeklilik şirketinin internet sitesinden yıllar önce aldığım bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum, bakın nelere dikkat çekiyor şirket: "...bireysel emeklilik sistemlerinde portföy yönetimi ayrıcalıklı bir öneme sahiptir. Maaş esaslı bir emeklilik sisteminde portföy yönetiminin zayıf olması, sistemin zayıflamasına, yükümlülüklerin yerine getirilememesine yol açar ve bu durum emeklilik fonunun iflasına kadar gidebilecek sonuçlar doğurabilir... "

        Bu çarpıcı ifadeler sonrası soralım: Paranızı emanet ettiğiniz bu şirketler dünya sisteminin ve Türk piyasalarının dalgalandığı dönemlerde ne kadar doğru pozisyon aldılar? Veya daha değişik bir açıdan soralım: Dalgalanmaların çok ciddi getiri sağladığı dönemlerde dalgalarda "sörf yapabildiler mi", genel doğrularla eşzamanlı hareket edip "emekliliğinizi rahat geçirecek" getirileri elde ettiler mi? Sevgili dostlar, sistemi sorgulamam "inanmadığım", kabul etmediğim veya tümden "olmaz" noktasında olduğum anlamına gelmez. Şunu özellikle belirtmek istiyorum: Emeklilik şirketlerine ve piyasaya katkılarına, derinlik ve likidite yaratma potansiyellerine inanıyorum. İnanmakla beraber, özellikle dünya genelinde "sistemin dönüşümsel dalgalarla" boğuştuğu bir yapıda sistemin orta ve uzun vadede vatandaş aleyhine bir durum yaratmaması açısından sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Peki nelere dikkat etmeliyiz? Hangi noktaları sorgulamalıyız?

        1- Emeklilik şirketleri fonlarını portföy yönetim şirketlerine yönettiriyorlar ve prensip olarak bu yönetim vatandaşın 'risk kabul etme' profiline göre yapılıyor, bu noktada aklıma şu soru geliyor: Vatandaşa, hayatı boyunca biriktirdiği paranın riskli seçenekte yok olabileceği iyi anlatılabiliyor mu? Yüksek getiri hedefleyene almak zorunda kalacağı yüksek riskler iyi tanımlanabiliyor mu?

        2- Bu nokta, normal bir portföy yönetim şirketine para yatırmaktan çok farklı. "Fazla bir paranın değerlenmesi amacı ile risk alınması" ile "iş yapamaz hale gelince kullanılacak paranın değerlendirilmesi" çok iyi ayırt edilmeli. Örnek bir durum yaratalım; 1999-2001 veya 2007-2008 tipi bir kriz olursa, portföy yönetim şirketleri "risksiz" olarak nitelenen parayı yanlış yönetim sonucu kaybederlerse veya yetersiz hale getirirlerse veya getirdilerse ne olur, ne oluyor?

        3- Hazine bonosu, diğer ifadesiyle "devlete borç verme" kavramı neredeyse bitti veya faiz çok düştü. Şirketler, böyle bir yapıda fonları hangi enstrümanlarda değerlendiriyorlar?

        Sonuç: Daha onlarca madde yazabilirim ama "özü" anlattığıma inanıyorum! Bir daha not düşmek istiyorum: Emeklilik fonlarının piyasalara artıları olacağına inanan biri olarak bu satırları yazdım. Amacım, sorgulamaya katkıda bulunmak ve mükemmel olması için sistemi elimden geldiğince zorlamak...

        Son söz: "Emeklilik fonunuz, emeklilik döneminde sonunuz olmasın" diyor ve kavramı ve detayları sorgulamaya çağırıyorum...

        Diğer Yazılar