Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        OBAMA ne der, ne derse ne olur gibi detayları sorgularken, son Amerika seyahatimde aldığım notlarımı buldum. Bunların bir kısmını sizlere aktarmıştım, ama özellikle bazılarını bu sabah “yani 24 Nisan’ın ertesi” günü sizlerle paylaşmak istiyorum...

        Ana fikrim çok açık: Yeni Dünya Denklemi ve Türkiye bileşeni öyle net bir değişim içinde ki Obama “ne dese” BOŞ! İsterse “X”, isterse “Y” desin; denklem değişiyor!

        Nasıl mı?

        Son katıldığım bir toplantıda aldığım notların kısa bir özeti:

        1- Daha önce de aynı toplantılara davet edilmiştim. O zaman bana ilginç gelen bir ayrıntı vardı: Türkiye ve Yunanistan adına toplantıya “tek kişi” çağrılmıştı. Son toplantıda Türkiye, Yunanistan ve Ortadoğu adına tek temsilci davet edilmişti.

        2- Son bir yıla kadar AB projesi içinde algılanan Türkiye’nin artık “yeni güç odağı” şeklinde algılanmaya ve sorgulanmaya başlandığını fark ettim. Burada çok önemli bir detay var: İsrail’e rağmen veya İsrail’in rolünü de üstlenerek büyüyecek bir Türkiye düşüncesi gelişiyor.

        3- Temsilciler Meclisi’nden geçen “sözde soykırım tasarısının” Ermenilerden çok “Erdoğan’ın one minute çıkışı ve sonrası İsrail politikasını” asla kabul edemeyen “lobiler” tarafından “yaratılıp pompalandığını” gördüm. Ermeniler ve Azeriler, olaya “İsrail uzantısı” güçler kadar “aşina” bile değildi!

        4- İsrail “merkezli” ABD’de yerleşik güçlerin, AK Parti ve Erdoğan’sız bir Türkiye özlemi ve stratejisi geliştirme düşüncesi içinde olduklarını kesin delillerle gözlemledim.

        5- Bu noktada bundan sonraki süreçte, “ABD-İsrail çizgisinde” AK Parti ve Erdoğan “aleyhine” akımların özellikle seçim öncesine kadar artacağının “kesin” olduğunu da söylemek mümkün. ,

        6- Bir not düşmem gerekli: ABD-İsrail çizgisi derken ABD’nin resmi politikasından bahsetmiyorum; Amerika’da yerleşik “Ortadoğu’nun merkezi İsrail kalmalı” düşüncesinde olan güçleri kastediyorum.

        7- Yukarıda saydığım unsurlar ile Türkiye içindeki “yerleşik düzen”, Erdoğan ve değişen denkleme karşı inanılmaz bir çaresizlik içindeler, bu “yok olup gidiyoruz” duygusu; bundan sonraki “hareketlerini” çok provokatif noktalara itebilir!

        Sevgili dostlar, daha yazabilirim ama bence “ana fikir” için yeterli. “One minute çıkışı” ve sonrası gelişen “ekonomik-siyasalpolitik” süreç, AB-ABD-Ortadoğu üçgeninde “yeni süper güç Türkiye” hem de “İsrail’e rağmen gelişen süper güç Türkiye” algılamasını yaratmış durumda... Dediğim gibi, bu şimdilik bir algılama ama gerçeğe dönüşmesi bizim elimizde... O yüzden bakın keyfinize, Obama’nın “ağzını büzmesinden” Ömer diyeceği belli olsun-olmasın; özde ne dese BOŞ!

        Sonuç: Türkiye ne Ermenistan ile işbirliği yapmak zorunda olacak kadar küçük bir ülke, ne de Amerikan Başkanı’nın ağzına bakacak kadar önemsiz. Ermenistan, var olmak için bizle “olmak” zorunda, ya bu gerçeği görürler ya da bu “diyardan” giderler!

        Sadece Obama’ya mı gelirsiniz?

        DÜN 23 Nisan’dı... Ulusal Egemenlik Bayramı... TBMM’de yine kuvvet komutanları yoktu. Haklarıdır, olmazlar. Bu noktada yalnız benim de aklıma şu soru gelir: Egemenlik bayramlarına gelmeyen komutanlar, neden Obama’nın geldiği gün protesto ettikleri TBMM’de tam kadro yer alırlar?!

        Bildikleri ama bize söylemedikleri bir gerçek varsa söylesinler biz de bilelim. Kendi hükümetine ve cumhurun başındakine gitme, ABD Başkanı’na git! Olmaz, olamaz! Vicdanları yaralar!

        Diğer Yazılar