Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KAHİRE

        MÜBAREK'in daha doğrusu "İsrail'in Mübarek adamının" artık olmadığı Kahire sokaklarında "tarihe" tanık oluyoruz...

        2001 krizinin ezilen, 2003 Süleymaniye'sinde kafasına çuval geçirilen Türkiye'nin, Başbakan'ı Erdoğan, Mısır halkının "Kurtar bizi" sloganlarıyla karşılanıyor! Amerika-İsrail çizgisinde dünyayı gören Mısırlılar, çok hızlı değişen bir dinamik içinde Türkiye'yi "önder-örnek" çizgisinde algılıyorlar...

        Sevgili dostlar, bu yaşananları çok değil birkaç sene önce rüyamızda görsek inanmazdık. Burası "O Mübarek adamın Mısır'ı", daha açık yazayım, Gazzeli göstericilere İsrail askerlerinden bile daha kötü davranma emrini kendi askerlerine verebilen "Mübarek adamın"! Peki ne oluyor? Olan çok açık ve Guardian Gazetesi yazarı-Michigan State University'den Prof. Muhammed Eyub, tek bir cümleyle anlatıyor: Türk Yüzyılı başlıyor...

        Bu cümleyi duyunca aklıma birkaç önce bu köşede sizlerle paylaştığım ve 1997'de Beyaz Saray tarafından hazırlanan "Yeni bir yüzyıl için strateji" belgesinden esinlenerek başlığını "yeni bir Türk yüzyılı için strateji belgesi" olarak attığım yazılar geldi... Hayal değildi ve çok büyük hatalar yapmazsak "bu yüzyıl bizim"!

        Sonuç: Soğukkanlı, hayal dünyasına kendimizi kaptırmadan, ayaklarımız yere basarak "çıktığımız yola" devam edebilirsek; YENİ DÜNYA DÜZENİ içinde "birkaç ana oyuncudan" biri olmamız mümkün... Bunu Türkiye'den anlamak zor, dışarıdan özellikle "zorda olan insanların yaşadığı" ve "bize nasıl baktıklarını çok net görebildiğimiz" noktalardan bakmak lazım. Biz sadece "büyük" olma yolunda değiliz, aynı zamanda "onlar için umut, gelecek, hayal-gerçek" kısaca geleceğe dair HER ŞEYİZ!

        Son söz: Mısır'da kullanılan otomobillerden bankacılık sistemine kadar Türkiye'nin yapacağı çok ama çok iş var! Hâlâ "Doğan-Şahin" kullanıyorlar ve çok mutlular, yeni "yerli Türk malı otoya da" hayır demezler, sevinerek kullanırlar. Bu sadece bir örnek, "sözler, kavramlar" güzel ama "yerli olanı" her alanda üretmeli ve genleştiğimiz coğrafya üzerinde eğitimden teknolojiye kendimizin OLANI yerleştirmeliyiz...

        Ortadoğu-Afrika çizgisi 'tamam' ama Orta Asya'da geride kalıyoruz!

        YUKARIDA "bir tarafa doğru genleşen" Türkiye modelini sizlere aktardım. Şimdi aynı tezi biraz açmak ve özellikle bazı noktaları eleştirmek istiyorum. İslam coğrafyasında iyiyiz ama "Türk coğrafyasında" aynı atağı yapamıyoruz, hatta dayak yiyoruz. Orta Asya'da kültürel faaliyetlerde Amerika var, Türkiye yok! Bu sadece bir örnek...

        Sevgili dostlar, ekonomiden kültüre aynı etkiye maalesef oralarda sahip değiliz, hatta "eldekiler de" gidiyor ve geri düşüyoruz... İşin "detayı da" burada gizli. YENİ TÜRK TEZİ "TÜRK-İSLAM" coğrafyası üstünde yükselmeli. Oysa şimdilik sadece "birinde" başarılıyız, Türk "bileşeni" eksik ve sorunlu...

        Sonuç: Hükümet süratle Orta Asya'ya yönelik yeni bir strateji hazırlamalı ve ana tezin "sağ ve sol bileşenlerini" eşit ağırlığa getirmeli. Ve en önemlisi Rusya ve periferisini "çok iyi analiz ederek" bu yola çıkmalı ve Rusya mutlaka bu yolda kazanılmalı!

        'Su testisi' mahkeme salonunda kırıldı!

        HINCAL Uluç'un, hayatını kaybeden genç bir arkadaşımız hakkında yaptığı benzetme Türk yargısından hak ettiği cezayı buldu ve Uluç maddi tazminata mahkûm oldu... Ne demişti? "Neden üzüleyim, su testisi su yolunda kırıldı!"

        Arkasında bir evlat bırakan, hayatının baharında yok olan bir can hakkında, "ölüm sebebi dahi bilinmeden" edilen korkunç cümleler! Ne diyelim; Türk yargısı hızlı davrandı ve bu ülkede "ölmüş bile olsa" kimsenin namusuna, haysiyetine, ailesine, eline kalem geçenin, cezai ehliyeti olmasa bile dil uzatamayacağını gösterdi... Teşekkürler Türk adaleti...

        Diğer Yazılar