Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye ve Iraklı olarak 3 milyon mülteciyi ülkemizde barındırıyoruz, onlara ev sahipliği yapıyoruz. Şu ana kadar yaptığımız harcama 26 milyar doları bulmuştur. Ne yazık ki ne AB ne BM Mülteciler Konseyi verdiği sözde durmuştur. Verseler de vermeseler de biz, silahlardan, varil bombalarından kaçan bu insanları evimizde misafir etmeye devam edeceğiz." dedi.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, FETÖ'nün devlet kurumlarından tasfiyesine yönelik kararlı adımlar attıklarını, tüm zorluğuna rağmen bu süreci hukuk içinde sürdüreceklerini belirtti.

        Aynı şekilde örgütün devlete ve toplumsal yapıya verdiği tahribatın izlerini temizlemeye çalıştıklarını anlatan Erdoğan, "Bunun yanında, puslu havada avlanmaktan hoşlanan tüm umudunu krize ve kaosa bağlamış eski Türkiye artıklarının oyunlarıyla da uğraşıyoruz. İnşallah FETÖ'nün ve vesayet odaklarının kalıntılarının tamamen tasfiye edilmesiyle, Türkiye'nin yolu ve bahtı daha da açılacaktır. " diye konuştu.

        Bu süreçte Kamu Denetçiliği Kurumuna da önemli görevler düştüğüne dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuruluş aşamasında yaşanan onca sıkıntıya rağmen, kurumun millete büyük hizmetler sunduğunu vurguladı.

        Son 5 yılda kuruma yapılan başvuruların ombudsmanlık mekanizmasının doldurduğu boşluğun tespiti açısından önemli bir gösterge olduğuna işaret eden Erdoğan, bugüne kadar kuruma yapılan başvuru sayısının 25 bine yaklaştığını, bunlardan 23 binden fazlasının incelendiğini, neticelendirildiğini kaydetti.

        Başvurularla ilgili verilen kararlara uyma oranının yüzde 42 olduğunu aktaran Erdoğan, "2013 yılında bu rakamın yüzde 27 olduğu düşünüldüğünde her geçen gün kurumun etkinliğinin, yaptırım kapasitesinin arttığını görüyoruz. Ancak biz bu seviyeleri yeterli bulmuyoruz. Bu oranın daha da artması için el birliği içinde çalışmayı sürdürmeliyiz. İnşallah şahsımın, hükümetimizin ve Meclisimizin de desteği ile bu oranı ülkemize yaraşır seviyelere taşıyacağımıza inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

        - "Tartışma güzel ama problemi çözmeye gelince maalesef sadece seyrediyor"

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılki sempozyumun temasının göç ve mülteciler olarak belirlenmesini son derece isabetli bulduğunu belirtti.

        Sadece Türkiye'nin değil, Asya'dan Avrupa'ya Afrika'dan Amerika'ya kadar dünyanın hemen her bölgesinin göç ve mülteciler meselesi ile yüzleştiğine vurgu yapan Erdoğan, sempozyumda mültecilerin konumuna, durumuna ilişkin olarak izlediklerini, onların nasıl sefaletler yaşadığını perdede gördüklerini aktardı.

        Bu insanlara İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin gereği hep birlikte sahip çıkılması gereğine inandığını bildiren Erdoğan, "Ama güçlü olan ülkelerin bu konuda duyarlı olmadığını burada ifade etmek isterim. Bugün Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, güncel siyasetin ana konusunu göçmenlerle ilgili tartışmalar oluşturuyor. Tartışma güzel ama problemi çözmeye gelince maalesef sadece seyrediyor." diye konuştu.

        - "İnsanlık vicdanında çok büyük yaralar açacaktır"

        Öncelikle önemli bir noktanın tespitinin iyi yapılması gerektiğini bildiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Her ne kadar göç ve mülteciler konusu, devletlerin ve uluslararası örgütlerin gündeminde üst sıralarda yer alıyor olsa da meselenin daha çok güvenlik ekseninde tartışıldığını görüyoruz. Ne yazık ki sorunun insani, toplumsal, hukuki ve vicdani boyutu yeteri kadar gündeme getirilmiyor. Kuşkusuz yaşanan terör saldırılarının ciddi etkisi bulunuyor. Batı'daki belli odaklar, bilhassa ırkçı gruplar, mülteciler ile terör olayları arasında bir paralellik kurmaya çalışıyor. Mülteci ve göç konusunun sadece güvenlik parantezinde değerlendirilmesi, insanlık vicdanında çok büyük yaralar açacaktır. Öncelikle bu sorunu ortaya çıkaran insanları evlerini, yurtlarını, sevdiklerini terk etmeye zorlayan saikleri ortaya koymamız şarttır. Ortada mücbir sebep yokken hiç kimse derme çatma botlarla kendini, ailesini, gözünden sakındığı evlatlarını azgın dalgaların arasına atmaz.

        Sahil Güvenlik Komutanlığımız, son 2 yılda 130 bin göçmeni denizlerde boğulmaktan kurtarıp, ülkemize getirmiştir. Yaşanan onca trajediye rağmen milyonlarca insan, bu tehlikeyi göze alıyorsa ortada üzerinde durulup düşünülmesi gereken ciddi bir sorun var demektir. Şu anda Suriye ve Iraklı olarak 3 milyon mülteciyi ülkemizde barındırıyoruz, onlara ev sahipliği yapıyoruz. Şu ana kadar yaptığımız harcama, 26 milyar doları bulmuştur. Ne yazık ki ne AB ne BM Mülteciler Konseyi verdiği sözde durmuştur. Verseler de vermeseler de biz, silahlardan, varil bombalarından kaçan bu insanları evimizde misafir etmeye devam edeceğiz. Bunu insani bir görev telakki ediyoruz. Onlar, bombalardan kaçarken onlara Batı tel örgülerle kapısını kaparken aynı şeyi biz yapamayız. Buna ne vicdani ne İslami ne insani hiç bir anlayış bize yer vermez. Aylan bebekleri ölüme götüren nedenlerin tespitini yapmadan bu meselenin çözümü için yapılacakları da doğru bir şekilde tayin edemeyiz."

        - "Onları diktatörlerin, eli kanlı katillerin insafına terk etmedik"

        Erdoğan, sempozyumdaki sunumların tartışma başlıklarının belirlenmesinde, kamu kurumları yanında insani yardım kuruluşlarının da katkısının alınmasını çok değerli bulduğunu belirtti.

        Bu kurumların insanları göçe zorlayan sebepleri bizzat yerinde gördüklerini, bu kuruluşların temsilcilerinin çocukların umutlarını karartan uçaklara, varil bombaları altında hayata tutunmaya çalışan sivillere, işkencenin her türlüsünün yaşandığı hapishanelere ilk elden şahit olduklarını anlatan Erdoğan, "Meselenin sadece güvenlik ve insani kriz bağlamında ele alınamayacağını en iyi onlar biliyor. Bu noktada onların tartışmalara yapacağı katkıların ve tecrübe paylaşımlarının gerek misafirlerimiz, gerekse Kamu Denetçiliği Kurumumuz açısından çok kıymetli olduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

        Türkiye'nin, Suriye ve Irak'taki istikrarsızlar sebebiyle göç ve mülteciler meselesiyle son dönemde yoğun bir şeklide yüzleşse de tarihi ve bulunduğu coğrafya itibarıyla bu konuya asla yabancı olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

        "Zira Anadolu, şu topraklar bir göçmen yurdudur. Yüzyıllardır bu topraklar, ülkelerinde zulüm, baskı ve şiddet gören mazlumlar için güvenli bir liman olmuştur. 500 yıl önce katliamdan kaçan Musevilerden Batı Avrupa'daki Hristiyanlara, Çerkezlere kadar tüm ezilenler, bu ülkede korunaklı bir çatı bulmuşlardır. Türkiye, belde-i emin'dir. Mazlumlar için güven yurdudur. Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu ağabeyimizin ifadesi ile burası 'göze sezdirmeden gözyaşı silen dostların ülkesidir.' Bizim milletimiz, din, dil, etnik ayrım gözetmeden kapısına gelen herkesi bağrına basmış, sofrasına bir tabak da onlar için koymuştur. Biz yaşamanın, ayakta kalmanın yolunun yaşatmaktan geçtiğine, vermenin paylaşmaktan, bölüşmenin bereketine inanıyoruz. Bu anlayışla 6 yıldır Suriye'den ve Irak'tan gelen komşularımıza sahip çıktık, onları diktatörlerin, eli kanlı katillerin ve terör örgütlerinin insafına terk etmedik."

        (Sürecek)

        Anadolu Ajansı ve DHA tarafından geçilen tüm Ankara haberleri, bu bölümde Haberturk.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Ankara Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

        Günün Önemli Manşetleri

        Benzer Haberler