Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        MODERN Türkiye’nin ilk adımının atıldığı bugüne, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’na gelişin ilginç bir öyküsü var…

        Aslında Spor Bayramı’nın kutlanmasına Cumhuriyet öncesinde başlandı.

        İlk kutlamayı başlatanlar da Cumhuriyetin kuruluşunda önemli görevler üstlenenler...

        Gençlik Bayramı ilk kez II. Meşruiyetin 1908’de ilanı sonrası kutlandı.

        Aracılık eden de Türkiye’nin ilk beden eğitimi öğretmeni, voleybol sporunun ülkedeki kurucusu ve ülkenin Milli Olimpiyat Komitesi’ne katılmasını sağlayan Selim Sırrı Tarcan…

        MİLLİ OLİMPİYAT KOMİTESİNE KATILIM

        Galatasaray Lisesi’ni bitirip asker olarak göreve başladığı yıllarda öteden beri ilgisi olduğu sporun gelişimi için çaba gösterir.

        1. Meşruiyetin ilan edildiği 1908’de gazeteci Ali İhsan Tokgöz ile birlikte Milli Olimpiyat Komitesi’nin kuruluşuna öncülük eder.

        Hatta bir yıl sonra Berlin’e gidip Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin toplantısına katılır.

        Binbaşı olarak atandığında talebi üzerine İsveç’e gönderilir, 1912’de Stocholm Olimpiyatlarını yerinde izler.

        İDMAN BAYRAMI

        Döndükten sonra Kadıköy’de bulunan İttihat Spor’un çayırında 1916’da yüksek atlama, sırıkla atlama, cirit ve disk atma yarışları ile 100 ve 800 metre koşuları düzenler.

        Bu etkinliğe de “İdman Bayramı” adını verir.

        Türkiye 1. Dünya Savaşı nedeniyle 1918’de Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nden çıkarılır.

        Cumhuriyet’in kuruluşu sonrası Selim Sırrı Tarcan boş durmaz, spor etkinliğinin devamını getirmek ister.

        Samsunluların Mustafa Kemal Atatürk’ün limanlarına çıktığı gün olan 19 Mayıs’ı 1926 yılında “Gazi Günü” olarak kutlamalarını da göz önünde tutarak “İdman Bayramı” ile eş zamanlı hale getirmek ister.

        JİMNASTİK ŞENLİKLERİ

        O dönemin Milli Eğitim Bakanlığı ile temasa geçerek ülkede “jimnastik şenliklerinin” düzenlenmesini sağlar.

        Bu kapsamda ilk olarak 10 Mayıs 1928’de Ankara’da, 11 Mayıs’ta da İstanbul, İzmir ve diğer kentlerde jimnastik şenlikleri düzenlenmeye başlanır.

        Beşiktaş Spor Kulübü, Galatasaray ve Fenerbahçe ile de görüşerek Cumhuriyeti armağan ettiği Türk gençliği ile Atatürk’ün doğum günü olarak kabul edilen 19 Mayıs’ın birleştirilmesi için harekete geçer.

        Verilen bir karar ile 24 Mayıs 1935’te ilk olarak, gençliğin spor etkinlikleri ile gösteri yaptığı Atatürk Günü’nün düzenlenmesi tasarlanır…

        1938’DE RESMİ BAYRAM OLUR

        Ancak 3 yıl sonra 20 Haziran 1938’de Selim Sırrı Tercan’ın öncülüğü ile çıkarılan bir kanun ve Atatürk’ün onayı ile 20 Haziran 1938’de ilk kez Gençlik ve Spor Bayramı adını alır; resmi tatil haline getirilir.

        1980 ihtilali ile birlikte adı Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı olarak değiştirilir, o günden bu yana da bu adla kutlanır.

        Peki, Atatürk’ün armağan ettiği Cumhuriyet’in sahibi gençlerin bugünkü durumu nasıl?

        SOSYAL KÜLTÜREL DEĞİŞİM ETKİLİYOR

        Gençlik davranışları ve gelişim psikolojisi üzerine çalışan Prof. Dr. Nebi Sümer ile dün sohbet ederken önemli bir noktaya dikkat çekerek söze girdi:

        “Gençlik, doğası gereği yenilikçi ve atılımcıdır; çünkü çocukluk ve olgunluk arasındaki değişim döneminde yaşar. O nedenle sosyal ve kültürel değişimler en çok onları etkiliyor. Bunlar kuşak değişimi gibi algılanıyor, ama olan farklı bir durum…”

        Özellikle ekonomik değişimlerin gençleri büyük oranda etkilediğine de dikkat çekti.

        1960’lı yıllarda doğanların yaşadığı gençliği dönemi ile 2000 sonrası doğanlar arasında ekonomik açıdan ciddi farkların bulunduğunu anımsattı.

        Eskiden doğanların, üniversiteyi bitirdiği gençlik yıllarında maaşı ile ev veya otomobil almaya cesaret ederken, bugünkü gençliğin böyle bir imkanının olmadığını belirtti.

        GENÇ İŞSİZLERİN ORANI ARTTI

        Genç işsizliğin son resmi rakamının %15,6 olduğunu, bunun iş başvurusunda bulunmayanlar da eklendiğinde %25 seviyelerine çıktığını söyledi.

        Prof. Dr. Sümer, “Cumhuriyetin başarısı yukarı doğru bir sosyal ekonomik durumdu. Kazanç yükselmesiydi. Ama bugün öyle mi?” sorusunun da altını çizdi.

        Bununla birlikte 2000 sonrası doğan gençlerin vatanını sevme şeklinde milliyetçilik algısının bulunduğunu da vurgu yaptı ve buna örnek olarak milli maçlar sonrası sevinç gösterisi yapanların ağırlıklı bölümünün gençlerden oluşmasını gösterdi.

        ATATÜRKÇÜ, LİBERAL VE MİLLİYETÇİ

        Konrad Adenauer Vakfı’nın Türkiye Gençlik Araştırması’nda 18-24 yaş gençliğinde Atatürkçülüğün yükselişte olduğunun ortaya çıktığına da işaret eden Prof. Dr. Nebi Sümer, şu verileri aktardı:

        “Bu yaş grubunun %83,3’ü ‘Atatürk benim için çok önemli’ diyor. Bir gencin Atatürkçü, liberal ve milliyetçi olması ile bir orta yaşlının kimlik sahiplenmesi aynı şey değil. Çünkü erken dönem esneklik, ileri dönem de katılık vardır. Bir olumsuzluktan en çok gençler etkilenir. Örneğin bir kafeye gidememek gençler için çok şey ifade ederken, ileri yaştaki biri için aynı etkiyi yapmaz; ‘gitmesem de olur’ diye bakar…”

        Gençliğin apolitik yapısının üzerine binen okuyarak araştırma özelliğinin politik etkilerden korunmasını sağladığını da vurguladı.

        Buna karşın ülkelerin en büyük sorununun gençlikteki azalma olduğuna dikkat çekti.

        İLK KEZ 1,6’YA KADAR DÜŞTÜ

        Türkiye’nin de bundan payını aldığını belirten Prof. Dr. Sümer, doğum istatistiklerinin dip yaptığını, ilk kez 2’nin altında, 1,6 gibi bir orana düşmesine dikkat çekti.

        “Bu rakama 2035’te varacağımız öngörülüyordu, 10 yıl öncesinde ulaşıldı. Çünkü evlenme sayısı ve çocuk edinme oranı düştü” dedi.

        Bayramını kutladığımız gençliğin içinde bulunduğu sorunların en başında kendi karar mekanizmalarını işletememiş olmaları geliyor.

        Çünkü üniversiteye girerken var olan hayallerini çıktıklarında sürdürmelerine olanak kalmıyor; kapının önüne çıktığında sıra arkadaşıyla iş bulma konusunda kıran kırana rekabete sokuluyor.

        Bu da kendi kararını verme açısından gençliğin en önemli varlığı olan özerkliğini elinden alıyor…

        Yetkinlikleri de girdiği sınavlarda veya mülakatlarda yerle yeksan ediliyor…

        O nedenle birçoğu evinde oturan çocuk olmayı tercih ediyor, büyümek dahi istemiyor…

        Türkiye 2021’den bu yana hem nüfus, hem de psikolojik açıdan gençleşemiyor…

        Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun…