Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Güntay Şimşek Çiğ yiyenin karnı ağrır!
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        E-Ticaret Yasası konuşulmaya, tartışılmaya devam ediyor, ama hak ettiği şekilde ve doğru parametrelerle maalesef gündeme gelmiyor. Medyaya reklam yasağı getiren bir yasaya karşı medyanın suskunluğu mu, yoksa bu yasal düzenlemeye itirazları dile getirmek mi şaibeli? Anlam vermek zor. E-ticaret yapan yaklaşık 550 bin firmanın kaderini, çıkarlarını radikal şekilde etkileyen, dünyada örneği görülmemiş düzenlemeler içeren, Rekabet Kurulu'nu yok sayan, paralel Rekabet Kurulu getiren, kayırmacı ve hukuksuz bir yasaya karşı medyadaki “suskunluk koalisyonu” cehaletten mi, yoksa “dominasyondan” mı kaynaklanıyor? Birisi bu soruya cevap verebilir mi?

        Meselenin özünü (yasanın hukuksuzluğu, medyaya reklam yasağı vs.) kaçırmak ve örtmek için ne olup ne olmadığı tam belli olmayan olumsuz bir örneğe abanıp haklı itirazları dile getirenleri suskunluğa sevk edeceklerini düşünenlere kötü haberim var: Bu konuda yazdığım her yazının arkasındayım. Araştırarak, inanarak, iş dünyasının ve ülkenin faydasına olacak şekilde yazdım. Taraflarla da görüştüm, tetkik ettim öyle kaleme aldım. İsteyen, kendisine güvenenle de tartışmaya hazırım.

        Yazdıklarım, gündeme getirdiklerim ortada. Bizim kapımızdan sadece doğruluk, dürüstlük geçer. Araştırmadığımız, inanmadığımız hiçbir şeyi de yazmayız…

        Yeni başlayanlar için; “E-Ticaret Kanunu’nun zarar tespiti” E-Ticaret Kanunu tekelleşmeyi engelleyebilir mi? E-Ticaret Kanunu’na da ithalat gibi bakılıyor! E-Ticaret Kanunu kamu otoritelerine de zarar verecek..! E-Ticaret Kanunu her şeyi alt üst edecek!

        ***

        Boş eve ve birden fazlasına ek vergi!

        Adalet Bakanlığı’nın kiralara getirdiği yüzde 25 sınırıyla konut meselesinde sadece bir konu arka plana itilmiş oldu. Barınma yasal hak. Bu hususun spekülasyonlara, tartışmalara, mağduriyetlere sebep olmaması için daha kapsayıcı önlemlere ihtiyaç var. Sadece Türkiye’nin veya İstanbul gibi dünyanın önemli bir metropolünün meselesi de değil. Fakat dünyada şu an dünyada emlak mağduriyeti yaşanan, konut meselesini en fazla tartışan ülkeyiz.

        Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, konutta yaşanan tartışmalara için formül aradığı, hatta bazı uygulamaların hayata geçirilmek için hazır olduğu olduğu belirtiliyor. Birden fazla konutu olanlar için getirilecek ek vergiler, boş konutlar için ilave vergi dahil alınacak önlemler ve uygun fiyatlarla kiralamak için özel geliştirilecek konut projeleri.

        Vatandaşlık karşılığı yabancıya satılan konutlar sebebiyle de piyasanın dalgalandığı bilinen bir durum. İstanbul’da birçok sitede artık yabancılar istenmiyor. Yabancıların yaşadığı sitelerde de kültürel yozlaşma yaşanıyor. Gelenler buraya ayak uydurmak yerine, oturduğu siteyi, mahalleyi kendi uydurmaya çalışıyor. Bagajından ödün vermek istemiyor. Neticede yabancıya vatandaşlık karşılığı konut satışı meselesinin de ele alınması, şartların gözden geçirilmesi şart.

        Son yıllarda Türkiye’de ve dünyada konutların güvenli ve iyi bir yatırım aracı olarak öne çıkması da hem emlak sahibi olmayı zorlaştırdı hem de kira fiyatlarının yukarı çıkmasına sebep oldu. Yatırımcı ile o evi oturmak için satın almak isteyen arasındaki fiyat marjları da çok açıldı. Bakan Özhaseki’nin bu hususu da dikkate alması gerekir.

        Bazı ülkelerde 6 aydan fazla boş kalan evlere değerinin yüzde 1 ile 3 arasında vergi uygulanıyor. Bazı ülkeler boş evleri beyan etmeyene direkt ceza kesiyor veya el bile koyabiliyor.

        Ayrıca birden fazla evi olan ile sadece oturduğu eve sahip olanlara uygulanan vergiler veya diğer ödemeler de birçok ülkede aynı değil. Bazı ülkelerde çok az bir vergi alınıyor, ev sahibi olmak teşvik ediliyor. Birden fazla evi olanlardan daha ise daha fazla vergi kesiliyor.

        Türkiye’nin yeni dönemde konut meselesini vatandaşının insanca yaşayabileceği, gelirine göre barınmada sıkıntı yaşamayacağı bir konuma getirmesi gerekir.

        ***

        Pozisyona göre görüş…

        Merkez Bankası 27 ay sonra faizi artırınca, piyasalar dalgalandı. Döviz yukarı çıktı. Birçok yatırım danışmanı ve yatırım kuruluşları da bu durumu tam okuyamadı. Ya da aldıkları pozisyona göre görüş açıkladıkları için ters düştüler.

        Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ile ilk toplantısını yapan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun politika faizini 15’e çıkaracağı tahminini tutturanlar bile başta döviz olmak üzere diğer kalemlerdeki sıçramaları, gelişmeleri izah edemediler. Çünkü aldıkları pozisyon uygun değildi.

        Yabancı ajanslar ve bankalar da Merkez Bankası’nın faiz artışını doğru tahmin edemedi. Projeksiyonunu onlara tutanlar ilk önce kısa bir süre şaşkınlık yaşadılar, ama neticede alınan pozisyona göre görüş açıklanması böyle bir durumu ortaya çıkardı.

        Yatırımlarını doğru yönlendirmek isteyenlerin birden fazla kuruluşu ve uzmanı dikkate alması gerektiği bir ortamda olduğumu unutulmamalı…