Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Ambargonun büyüttükleri

        ABD Başkanı Biden'ın İsrail saldırısı nedeniyle Tahran'a yeni yaptırımlar uygulayacaklarına ilişkin kararı, tam anlamıyla "dajevu" durumu...

        Yaptırımların kapsamı hakkında fazla detay yok, ancak katılım sağlayacağını bildiren İngiltere ve AB'den gelenlere de bakıldığında içeriğini tahmin etmek zor değil.

        İHA ve çelik endüstrisine ağır yaptırım uygulayacaklar...

        Yansıyan bilgilere göre öncelikli olarak Tahran'a milyarlarca dolar girdi sağlayan çelik sanayi hedef alınmış...

        Nitekim İngiltere Başkanı ve AB Konseyi Başkanı'nın açıklamalarında da İran'ın çelik ihracatı hedefteydi..

        Paradoks ise uzun yıllardır hedefe koydukları İran'ın çelik ihracatının her geçen yıl büyüyor olması...

        Son bir yıllık ihracat büyümesi %9,1 seviyesinde olmuş ve 10 milyon mt tonu aşmış...

        Nihai mamul ihracatındaki büyümesi ise %5,4 satışla 3 milyon mt ton civarında olmuş...

        Peki bunlar hangi şartlar altında olmuş?

        SON BEŞ YILDA ÜÇ KARAR

        Dajavuya yol açan durum tam da burada ortaya çıkıyor.

        Çünkü ABD'nin İran'ın çelik sanayine dönük kararı ilk değil...

        Çok geriye gitmeye de gerek yok; geçen yıl Ekim ayında ABD yönetimi yeni bir karar daha almış...

        Hatta Dışişleri Bakanı Antony J. Blinken, içinde çelik ihracatına engelin de yer aldığı İran'a yaptırım kararının, "uluslararası barış ve güvenliğe yönelik en büyük zorluklardan birine çözüm üreteceğini" vurgulamış.

        Bu kararın öncesinde de Biden yönetimi benzer bir karara daha imza atmış, 2021 yılında İran'ın madencilik ve çelik sektörünü hedef alan bir dizi yaptırım kararını sıralamış.

        ABD Hazine Bakanlığı'nın bu kararı sonrası da İran'ın çelik ihracatında daha fazla artış gözlemlenmiş...

        İşin ilginç yanı bunlar sadece Biden döneminde de olmamış, önceki Başkan Trump da neredeyse aynı yaptırım kararlarını almış.

        Hem de iki kez...

        Birini Biden'a görevi devretmeden hemen önce 5 Ocak 2021 günü açıklamış, diğeri ise ondan üç yıl önce Mayıs 2019'da karar bağlanmış...

        Washington yönetimi 8 Mayıs 2019 günü yayınladığı kararda İran'ın demir, çelik, bakır ve alüminyum sektörlerine yeni yaptırımlar getirmiş...

        Her bir yaptırım sonrası İran'ın çelik mamul satışı bir kat daha artmış; birçok ülke yaptırım kararlarını umursamayıp bildiği yoldan ilerlemiş ve daha fazla çelik, bakır ve alüminyum çekimi yapmış...

        Hatta bunun içinde AB'nin başat ülkeleri de bulunuyor; otomobil sanayilerinin ihtiyacını büyük oranda İran'dan karşılamış...

        GEÇMİŞTE İŞE YARAMADI

        Şimdi ABD çelik ihtiyacını İran'dan karşılayan ülkelere ne yaptırım yapabilir?

        Varsayalım ki çelik ihracatında dünya 8'incisi olan İran'a yaptırıma gitti, onun önünde dünyanın çelik üretiminde ilk sırada bulunan Çin ve 4. sıradaki Rusya'ya karşı ne yapacak?

        Zaten ticari rekabetini en üst seviyeye çıkaran ABD yönetimi, Pekin veya Moskova'ya hangi dayatmada bulunabilecek?

        Çeliğe bu denli yüksek ihtiyaç duyulan bir dönemde diğer ülkeleri ikna etmesi ne denli kolay olacak?

        Nitekim bugüne kadar da ikna edemediği yaptırımlarını sürekli yinelemesiyle kendini gösteriyor; son 5 yıldır İran'ın çelik sanayine yönelik yaptırım kararı alınmış ve hiçbiri de etkili olmamış...

        RUSYA DA AMBARGO İLE BÜYÜDÜ

        İşin ilginç yanı, bu durum tek başına İran için de geçerli olmamış, Washington'un yaptırım uyguladığı Rusya ve Çin de benzer şekilde ambargo altında büyümüş...

        Bunun en çarpıcı örneği de Rusya...

        Ukrayna'ya saldırısı dolayısıyla uluslararası camianın tepkisini çeken Rusya 2022 yılında büyük bir çöküntü yaşamış, Ruble tam anlamıyla çökerken, Gazprom ve Sberbank gibi dev şirketlerinin Londra Borsası'ndaki değeri de %97 oranında düşüş göstermişti.

        İki yıl önce gelen yaptırımlar sonucu Rusya büyük bir resesyona girdi

        Rusya büyük bir resesyona girdi, mali olarak Batının ekonomik savaşı sonucu sıkıştı...

        Batıdaki beklenti Rusya'nın bu baskıya daha fazla dayanamayıp boyun eğeceği ve Ukrayna'daki işgalini sona erdireceği yönündeydi...

        Aradan iki yıl geçtikten sonra gelinen tabla tam tersini gösterdi...

        Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) 2024 büyüme tahminlerine göre Rus ekonomisi %2,6 oranında büyüme kaydedecek...

        Üstelik IMF daha önce %1,1 olarak açıkladığı Rusya büyüme rakamını revize ederek bu sonuca ulaştığını da gizlemedi.

        IMF rakamlarına göre Rus ekonomisi, dün İran'a yaptırım kararında uzlaşan G-7 ülkelerinin tamamından geçen daha hızlı büyüdü; bu yıl da aynı şekilde devam edecek..

        Bu noktaya gelmesine destek veren ise ABD ve AB ambargolarını umursamayan Çin ve Hindistan...

        Rus petrolü ve doğalgazına getirdiği kısıtlamadan bizzat kendisi etkilendi, fiyatı yükseldi.

        Moskova ise tankerlerini Çin ve Hindistan'a yöneltti, üstelik ödemelerin çoğunu da ABD Doları yerine Rus Ruble'si ve Çin Yuan'ı ile yapmaya başladı.

        Savaş öncesi 9,5 milyon varil olan ihracatında da bir gerileme olmadı...

        Petrol, doğalgaz, elmas, çelik başta olmak üzere aynı seviyede devam eden döviz akışı da Ruble'nin üzerindeki baskıyı hafifletti; bu yıl için de olumlu bir beklentiye girmesine neden oldu...

        Buradan bakıldığında ABD'nin ambargolarının ters etkisine tanıklık ediliyor.

        Daha ilerisi, ambargoya uğramışlar birliğinin aralarındaki ticari işbirliğinin hacmi, yaptırım uygulayanların arasındaki işbirliğinden daha yüksek bir noktaya ulaşıyor...

        Sonucu alınamayan yaptırım, uygulananı daha güçlü, uygulayanı ise etkisiz güç haline dönüştürüyor...