Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Marksizm Nedir?

        Alman idealist felsefesine karşı bir anti-felsefe, İngiliz liberal ekonomi politiğine karşı bir anti-kapitalist ekonomi politik ve Fransız ütopik sosyalistlerine karşı bilimsel bir sosyalizm iddiasıdır. Her biri farklı dönemlerdeki Karl Marx'a (ö. 1883) denk düşen eserlerden ve yorumlardan farklı Marksizmler de doğmuştur. Bu nedenle Marx ile Marksizm arasındaki ayrımın sadece yorum farklarından doğduğunu düşünmek de anlamlı değildir. Marx'ın eserlerindeki dönemsel çelişkiler de farklı Marksizmler ortaya koymuştur. 

        1848'de yazılan "Komünist Manifesto"ya kadar geçen süre Marx için Alman idealist felsefesine karşı ama özelde G. W. Friedrich Hegel'in (ö. 1831) hukuk felsefesine karşı felsefe eleştirisi yaptığı döneme denk gelmektedir. Marksizm, Hegelyen burjuva toplumunu meşrulaştıran idealist diyalektiğin yerine doğanın ve toplumun materyalist yorumuna dayalı proletaryanın praksisini ve politik değişimci eleştiriyi yerleştirmiştir. 

        Marksizm'i eleştirel de olsa felsefi kalıplara hapsetmek istemeyenler Marx'ın kapitalizm eleştirisini geliştirdiği ikinci dönemini daha çok önemserler. İlk dönemin eleştirel diyalektik-materyalist felsefesinin yerini ikinci dönemde pozitif bir bilim olarak sosyalizm almıştır. Ortodoks Marksizm'in ortaya çıktığı bu dönemde Marx'ın ekonomi politik eleştirileri, sınıfsal toplum analizleri ve tarihsel materyalizm fikri bilimsel bir dogma halini almıştır. Marx'ın bile Marksist olmadığını ifade ettiği dönem bilimsellik iddiaların ortaya çıktığı dönemdir. Marksizmin bu dönemdeki Papa'sı olan Karl Kautsky (ö. 1938), devrimin bilimsel anlamda kendiliğindenliğine öylesine inanmıştı ki hem Eduard Bernstein'ın (ö. 1932) proleterlerin acılarını hafifleten revizyonizmine hem de Lenin ve Luxemburg'un devrimci şiddet içeren siyasetine karşı durmuştur. 

        Marksizmin üçüncü dönemi ise Vladimir Lenin (ö. 1934) ve eleştirileri ile birlikte başlayan politik dönemdir. Bu dönemde Marksizm artık bir devrim ideolojisi, iktidarı hedefleyen bir hegemonya ya da tüketim, bürokrasi ve ideolojik aygıtlar üzerinden bir eleştirel teoridir. Günümüzde ise Komünist Manifesto'nun söylem, agonizma, karar verilemezlik ve dayanışma üzerinden yeniden yazılmasını hedefleyen bir postmarksizmden bahsedebiliriz.

        Marksizm, bilimsellik iddiası gereğince insanlık konusunda rasyonalist aydınlanmacı bir tutum geliştirmiştir. Marksist ideolojide insanı hayvandan ayıran doğası bilinç ya da inanç değildir, homo faber anlamında insanın eliyle üretimidir. İlk birikimi yaratan da insanın bu anlamdaki emeğidir. İnsan tarihsel materyalist bağlamda geliştiği ve iyileştiğinden dolayı insanın içinde yaşadığı maddi şartlar değiştiğinde doğası da karakteri de değişir. Marksizm'in kurucu babası sayılan Friedrich Engels'e (ö. 1895) göre Charles Darwin (ö. 1882) nasıl organik doğanın gelişim yasasını keşfetmişse Marx da insan tarihinin gelişim yasalarını keşfetmiştir. Tarihin itici gücü ise üretim ilişkileridir. İnsanlar sistematik şekilde düşünmeye başlamadan önce bile hayatta kalmak için üretmek zorundadır. Sosyal ve politik yapıları şekillendiren bu üretim biçimidir. Sınıflar, üretim biçimindeki ekonomik çıkarlar etrafında oluşur ve çatışır. 

        Marx, devleti sınıfsal çıkarların egemenlik aracı olarak olumsuz anlamda görse de Marksizm, merkezileşmiş proleter diktatörlüğüne dayalı devleti komünizme giden yolda zorunlu bir aşama olarak görmektedir. Marx'ın özgürlükçü ve otoriteden bağımsız komünist toplum önerisine rağmen Marksizm, bürokrasi tarafından örgütlenen ve yönetilen totaliter bir toplum yaratmıştır. Toplumu anlamaktan değil değiştirmekten bahseden Marksizm'in bilimselliği kapitalist aydınlanmacı modernizmden farklı olmayan pozitivist anlayışa dayalı endüstrileşmiş bir modernizm ortaya çıkarmıştır.

        Marksizm, klasik politik ekonomiyi rasyonel anlamda son noktasına kadar taşıyarak eleştirmektedir. Kapitalist sistem içinde proletaryanın kendi emeğine yabancılaşması sonucu ortaya çıkmasını beklediği çelişkilerin değişimi yani Marksist devrimi tetikleyeceğini iddia etmektedir. Kapitalizmin iç çelişkilerinin sosyalizmi doğurmayacağını düşünenler yanlış bilinç sahibidir. Bu anlamda yanlış bilinç, Marksizm'in karşı olduğu olumsuz anlamda ideolojidir.

        Diğer taraftan Georg Lukacs'ın (ö. 1971) bir sınıf bilinci olarak işçi sınıfının ahlakı olarak tanımladığı olumlu anlamda ideoloji anlayışı da Marksizm'e aittir. Fakat Marksizm'i bilimsel ve materyalist olarak yorumlayanlar için doğal olana nasıl bir ahlak yüklenemezse Marksist düşünce de iyi ve kötü kategorileriyle ele alınamaz. Bu nedenle Marksist tarihsel materyalizm tarihi mücadelenin iyiler ile kötüler arasında değil sömüren ile sömürülen arasında olduğunu iddia eder. Kapitalizmin üstün bir ahlak ve adalet anlayışı üzerinden aşılamayacağını düşünen Marksistler, adalet ve ahlak anlayışının da burjuva toplumuna içkin olduğunu iddia etmektedir. 

        Marksizm, 19. yüzyılın ikinci yarısında pozitivizmin, sosyal darwinizmin, materyalizmin, aydınlanmanın ve modernizmin hakim olduğu bir dönemin ruhuna uygun bir ideolojidir. Bu anlamda Marksist düşüncenin kendisi de bilimsellik ve evrensellik iddiasına rağmen tarihseldir. Nitekim 20. yüzyılda belirlenimci ve materyalist bilimsel Marksizm'in yerini genç Marx'a dönen iradeci, devrimci ve eleştirel bir Marksizm almıştır. Bir taraftan altyapının üst yapıyı belirlediği bağlamındaki kapitalist sistemin kendiliğinden yıkılışı anlayışının yerini devrimci ve iradeci bir çağrı alırken diğer taraftan da kültür endüstrisi gibi Marx'ın bile hayal edemediği nedenlerden dolayı işçi sınıfının devrim bilincini ve iradesini kaybetmesine bağlı olarak bir özne niteliğini yitirmesi söz konusudur. Bu nedenle Marksizm hem kendi tarihinin çocuğudur hem de tarihsel değişime açık bir ideolojidir.

        Marksizm ideolojiyi toplumun yapısal dönüşümüne ters bir yanlış bilinç hali ya da egemen sınıfların hakimiyet aracı olan bir uyuşturucu olarak tanımlasa da aynı zamanda ideoloji Marksizm içinde olumlu anlamıyla sınıfsal çelişkilerin arttığı bir toplumda işçi sınıfının bilinci olarak da kullanılmıştır. Olumlu anlamıyla Marksizm, işçi sınıfının politik eylemleriyle yeniden yoğrulan kitlesel ve tarihsel bir ideolojidir. Marksizm'de bilimsel teorik tartışmalarla kitlesel politik tartışmalar iç içe geçmiştir. Marksist bir devrimin stratejisi, ekonomik belirlenimcilik ve kapitalizmin çöküşü, parlamentarist reformizm, işçi sınıfının özneliği ve milletlerin kendi kaderini tayini, emperyalizm ve sermayenin küreselleşmesi, devletin ve bürokrasinin anlamı gibi konular hem teorik hem de ideolojik çatışmalardır. Bu bağlamda Marksizm, kendi içinde de çatışan ve politik dinamiğini halen kaybetmeyen bir ideolojidir.

        YAZAR

        Bünyamin Bezci