Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Başkanı Trump her sabah kalktığında Twitter’dan istediği ülkeye tehdit sallayabiliyor. Hadi, Türkiye’ye yönelik Brunson tehdidi bir kulaktan girip diğerinden çıkacak cinsten diyelim. Ama daha geçen hafta İran’ı atom bombasıyla yok etme tehdidinde bulundu...

        (Trump nereye, siyah çantadaki nükleer silah kodları oraya)

        Trump sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya “ekonomik” tehdit içeren tweet atışları yapıyor… “Biz sizin kumbaranız değiliz” diyerek NATO’yu; “Otomotiv ihracatınıza % 20 gümrük tarifesi getiririm” diyerek AB’yi; “500 milyar dolarlık malına gümrük vergisi” diyerek Çin’i; “Sen beni sağmal inek mi sandın” diyerek göçmenler üzerinden Meksika’yı tehdit etmişliği de var. Nitekim Türkiye'ye de "Andrew Brunson derhal serbest bırakılmadığı takdirde geniş çaplı ekonomik yaptırım uygularız" diye tehdit savuruyor.

        KAPİTAL TEHDİT

        Ama Trump, İran'ı hedef aldığında durum farklılaşıyor. İran lideri Ruhani'ye direkt hitap ettiği tweet'te tabii ki doğrudan “nükleer saldırı yaparım” demedi. Ama Melih Gökçek gibi tamamı kapital harflerle tweet döşenerek, "Bir daha Amerika'yı tehdit etmeye kalkışırsan, tarihte pek az görülmüş sonuçlarına da katlanırsın" diye çıkışıverdi. Tarihte pek az görülmüş sonuçlardan biri; Nagazaki ve Hiroşima'ya atom bombaları atılması mesela...

        Selefi Obama'nın İran'la nükleer anlaşmasını çöpe atan Trump'ın Tahran'a savurduğu tehdit, bir nükleer saldırı ihtimali olmasa da, pekala savaş tehlikesini barındırıyor.

        Trump, yine nükleer bağlamda Kuzey Kore'yi de tehdit etmişti ama o coğrafyada, Ortadoğu'daki gibi savaş tehlikesi yoktu. Çünkü ne Çin ne de Güney Kore sıcak çatışma yanlısıydı. Bölge ülkeleri diplomasiden yana. Nitekim Trump da önceleri "roket adam" dediği Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un "çok saygın bir adam" olduğunu belirterek masaya oturdu.

        Oysa İran'a tehdit söz konusu olunca, bölgede diplomasiye sıcak bakmayanlar var; İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri mesela... Trump'ın yakın çevresi de İran'a karşı "ideolojik" şahinlerden oluşuyor: Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo... İran'la nükleer görüşmelerin sürdüğü dönemde Bolton New York Times'ta yayınlanan makalesine şu başlığı atmıştı: "İran bombasını durdurmak istiyorsan, İran'ı bombala." O dönemde Kongre üyesi olan Pompeo da "İran'ı jetlerle bombalamak 2 bin sortiye bakar" demişti.

        2.5 YIL DAHA VAR

        Dünya 2.5 yıl daha Trump'ın sabahları "başkan olarak" attığı tehdit tweet'leriyle yaşamak zorunda. Her ne kadar ABD'deki liberal aktivistler, yazarlar ve Twitter kullanıcıları "Susturun şu adamı" diyerek Trump'ın hesabının askıya alınmasını istese de şirketin böyle bir niyeti yok. Normalde Twitter'in şirket politikasına göre bir ülkeyi atom bombası atarak yok etmekle tehdit edemezsin. Mesela sıradan bir kullanıcı "Pompalıyla komşumun kafasını uçuracağım" diye şiddet mesajı attığı an, kural ihlalinden hesabı askıya alınır. Ancak Trump ve diğer dünya liderleri için aynı şey geçerli değil.

        Twitter; siyasi ve askeri liderlerin attığı tweetler ihtilaf konusu da olsa bunların silinmemesi ve hesapların askıya alınmaması yönünde politika güdüyor. Tartışmalı mesajların engellenmesi halinde, halkın haber alma ve özgür tartışma hakkının da engellenmiş olacağını savunuyor.

        Ancak Trump'ın susturulmasını isteyenler bunu yutmuyor! Çünkü Trump başkan olmadan önce de önüne gelene sataşıyordu tweet'lerle. Belki o günlerde, şu "futbol" lakaplı nükleer silah kodlarının bulunduğu çantaya sahip değildi ama o zaman da kadınlardan göçmenlere, dezavantajlı gruplara karşı taciz dilini kullanıyordu ki, sözde Twitter'da bu da yasak. Şimdi Twitter, Trump'ın şiddet ve nefret dilini sırf iyi trafik çektiği için tolere etmekle suçlanıyor.

        Neticede Trump atışlara devam edecek. Kapital harflerle saldırmadığı sürece, sıkıntı yok!

        Diğer Yazılar