Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her bulvar gazetesi gibi kadın düşmanı olup, kadın bedenini sömürürken muhafazakar değerleri savunma ikiyüzlülüğünü de gösteren Bild, Verena Brunschweiger’i “Kalpsiz öğretmen” ilan etti. Kadının bütün suçu, çevreci ve feminist bakış açısıyla “çocuksuzluğu” savunması.

        Verena Brunschweiger, çocuksuzluğu savunduğu için sosyal medyada yaylım ateşine tutuldu.

        Brunschweiger, SPD’de siyaset yapmış bir öğretmen ve piyasaya yeni çıkan “Kinderfrei statt kinderlos: Ein Manifest” kitabıyla şu anda Almanya’nın en hararetli tartışma konusu. Medyadaki röportajlarda çocuksuzluk fikrini destekleyen çevreci, ekonomik, toplumsal ve felsefi argümanlarını sıralayan Brunschweiger diyor ki, “Aileler bencilce nedenlerle çocuk yapıyor, sonra iyi bir yaşam standardı tutturmak için bizlerden onları finanse etmemizi bekliyor.” Felsefi bakış açısıyla, çocukları acı çekecekleri bir dünyaya getirmek yerine, hiç doğurmamanın onlara yapılacak en büyük iyilik olduğu görüşünü savunuyor. Erkek egemen düzenin kadın bedenleri üzerindeki tahakkümü sonucu, kadınların sanki o çocukları sırf kendileri için istiyormuş gibi bir beyin yıkama taarruzuna maruz kalıp, erkeklere itaat ettiklerini de öne sürüyor.

        Brunschweiger’e göre aileler fazladan her çocukla ekolojik günah işliyor. Karbondioksit salınımıyla ilgili bir araştırmadan yola çıkarak, her bireyin yılda 58.6 ton karbon ayak izi bıraktığını, bu bağlamda dünyaya gelmeyen her çocuğun çevreye katkı olacağını savunan Brunschweiger kendi karbon ayak izine de dikkat ediyormuş; uçağa binmeyip, vejetaryen beslenerek.

        ÇOCUKSUZ KADINA AYRIMCILIK

        Bu arada kitabın başlığını açmak gerekirse; Brunschweiger manifestosunda “kinderlos” yani “çocuksuz” kavramı yerine, bireylerin özgürce çocuk sahibi olmamayı seçebileceklerini ifade eden “kinderfrei” kavramını öneriyor. Sözlükte bulunmayan bu kelime, “çocuktan bağımsız, muaf olmayı” anlatıyor. Dilin sınırlarını zorluyor, çünkü geleneksel dil içinde yer alan “çocuksuz” kavramı, toplumsal olumsuz yansımaları, dışlanmayı, ayrımcılığı beraberinde getiriyor.

        Focus dergisindeki röportajda ayrımcılığa kendinden bir örnek veriyor. Çocuklu öğretmenler öncelikli olduğu için Bavyera’da istediği okula ancak 10 yılda atanabildiğini anlatıyor. Aynı söyleşide ebeveynlerin iyi çocuk yetiştiremediğini, üst katında sürekli top oynayan üç oğlan çocuklu aile yüzünden evinden taşınmak zorunda kaldığını söylüyor.

        Öğretmenin kendince haklı görüşlerine sosyal medyadan veryansın ediliyor; “insanlık düşmanı, faşist” gibi suçlamalar yağıyor. Halen 38 yaşında olup 30’unda çocuk sahibi olmamaya karar verdiğini söyleyen Brunschweiger ise “Ben çocuk düşmanı değilim, ama onları ille de ben dünyaya getirmek zorunda değilim. 2019 yılının Almanyası’nda çocuk istemediğini açıkladığın için saldırıya uğramak sinir bozucu” diye konuşuyor. Öğretmenler Birliği Başkanı Heinz-Peter Meindinger, kadını “Kalpsiz öğretmen” ilan eden Bild gazetesine açıklamasında manifestoyu kesin bir dille reddederek, “Umarım bu hanım bir eğitimci olarak öğrencilerini ağza alınmayacak görüşleriyle korkutmak yerine, empati göstererek yetişiriyordur onları” diyor. “Kadınlar, sırf anne olmak için yaratılmamıştır” şeklinde destek mesajları da geliyor.

        İKLİMCİ GRETA’NIN İZİNDE “GREV” DALGASI

        Fikir özgürlüğü ortamında bir öğretmen çocukları hem iyi eğitip hem de çocuksuzluğu savunabilir ama şöyle bir paradoks var; Brunschweiger’in ekolojiye zarar olarak gördüğü o çocuklar aynı zamanda birer iklim aktivisti olarak meydanlarda artık. 16 yaşındaki İsveçli Greta Thunberg’in verdiği ilhamla, yetişkinlerin marifeti olan küresel ısınmaya dikkat çekmek için Almanya, İngiltere, Belçika ve İsviçre gibi birçok ülkede orta ve lise öğrencileri cuma günleri okul bırakma eylemine gidiyor.

        Greta Thunberg, tek kişilik eylem sonrası Avrupa kentlerini dolaşarak öğrenci protesto gösterilerine de katılıyor.

        Önümüzdeki 15 Mart Cuma günü de global grev eylemi için örgütleniyor öğrenciler. Greta geçen yıl ağustos ayında İsveç Parlamentosu önünde başlattığı tek kişilik protesto gösterilerine “okul grevi” dediği için toplu eylemlerin adı da grev. Ancak siyasetin yetişkinlerine göre düpedüz okul kırma. Hatta bu konuda Alman Hükümeti’nde görüş ayrılığı da var. Başbakan Merkel, “Bu çok iyi bir inisiyatif. Öğrencilerin iklimi korumak için sokaklara çıkıp mücadele etmelerini destekliyorum” diyerek eylemleri haklı bulurken, Eğitim Bakanı Anja Karliczek “Boş zamanlarında dile getirdikleri talepler desteklenebilir ama bu talepler okul kırmayı meşrulaştırmaz” diyor. Siyasette, “Kimse okul kırarak dünyayı düzeltemez” görüşü ağır basıyor.

        Öğrenciler 15 Mart Cuma günü global eylem için sosyal medyada örgütleniyor.

        Hepimiz o yollardan geçtik. Zamanında, okulda kalorifer yanmıyor bahanesiyle ders kaynatmak için avluda soğuktan titreyerek toplu boykota katılmış biri olarak tabii ki yetişkin şüphesine sahibim. Cuma eylemlerindeki öğrenciler arasında “iklim bahane” diyenler mutlaka vardır. Ama yine de çocukların, iklim suçlarını büyüklerin yüzüne vurduğu bu dalgayı ciddiye almak gerekiyor. Onlar “İklim değişikliği değil, sistem değişikliği istiyoruz” diyor. Bilimsel tespitlere göre küresel ısınmanın 1.5 derece ile sınırlandırılması için üretim ve tüketimde bireysel davranışların ötesinde radikal bir toplumsal değişim gerekiyor; daha az uçağa binmek, daha az et yemek gibi.

        Hamburglu öğrencilerin "Gelecek için Cuma" eylemi.

        Diğer Yazılar