Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Filmin üstünden 20 yılı aşkın zaman geçtiği için henüz seyretmemiş olanlara spoiler sayılmaz, zaten bahse konu sahne herşeyi anlatıyor. Seyirci daha baştan biliyor, hikayenin içyüzünü. “Altıncı His”i izlemeye giderken annemin Bruce Willis için “adam ölü” deyip de filmin sonundaki şaşkınlık sahnesini ziyan etmesi gibi bir şey değil.

        1998 yapımı “Meet Joe Black”in daha başında Brad Pitt’e otomobil çarpıyor, havada abartılı taklalar attırılan kukla - pardon Joe Black – orada ruhunu teslim ediyor. “Ölüm” Joe’nun bedenini ele geçiriyor ve o dakikadan itibaren filmin sonuna kadar, Dövüş Kulübü öncesi bebek yüzlü Brad Pitt’i acıyarak seyretmek zorunda kalıyorsunuz. Can sıkıcı bu duruma iç sıkıcı, ağlak bir romantizmi ekleyin; kız (Claire Forlani) güzel oğlan güzel ama insanın içini bayıyorlar.

        Pek matah olmadığı halde o dönemde 90 milyon dolar maliyetle 143 milyon dolar gişe getiren film şimdi yine gündemde. Çünkü, filmin o kaza sahnesi, muhtemelen yeni seyretmiş biri tarafından “Bir filmde gördüğüm en akıllara zarar 1 dakika…” diye paylaşılıyor. Binlerce like, binlerce yorum alıyor, binlerce kez rt’leniyor, durup dururken filmin girdisi çıktısı tartışmaya açılıyor. Henüz tanışmış bulunan Brad Pitt ile Claire Forlani’nin zıt yönlere ayrıldıkları noktada defalarca arkalarına dönüp baktıkları halde, git git bitmeyen yolda bakışlarının bir kere bile denk düşmemesi, Joe’nun sersemce yolun ortasında durup hikaye icabı mecburen kazaya kurban gitmesi, enine boyuna gündem oluyor Twitter’da.

        Kızın babası, kudretli iş adamı rolünde Anthony Hopkins’in de varlığıyla filmi gayet başarılı bulup beğenenler olduğu gibi, o sahnede gülmekten kırıldığını itiraf edenler çoğunlukta. Şahsen gülünç bulmakla birlikte Şeytan’da kafası 360 derece dönen Linda Blair’in küfrettiği sahnedeki kadar gülmemiştim. Bir de aşırı gülenlerin, Cüneyt Arkın’ın ayakta öldüğü “Yıkılmayan Adam”ın finalini seyretmediklerini düşünüyorum.

        ROMANTİK DRAMAYA HAVUZ

        Sadece Brad Pitt’in ölümünü değil, havuzun yamacındaki dahil sevişme sahnelerini absürd bulanlar oluyor, çünkü kızın aşık olduğu adam “Ölüm”ün ta kendisi. Her sanat eserinin kendi realitesi vardır, o sahnelerin bir mahsuru yok da, havuzun maliyeti mesele oluyor medyada, geçmiş zamana göndermelerle. Filmin yönetmeni Martin Brest, Eddy Murphy’yi üne kavuşturan “Sosyete Polisi”, “Geceyarısı Av” ve “Kadın Kokusu” gibi yapımlarla gişesi, eleştirisiyle olumlu krediye sahip. Ancak 30 milyon dolar bütçe öngörülen, aksiyonu ve özel efektleri olmayan bir romantik dramanın nasıl olup da kendi janrının rekorunu kırarak 90 milyon dolara mal olduğu 1998’de tartışıldığı gibi, bugün de medyaya konu oluyor. Çünkü yönetminin fazla mükemmeliyetçi huyu suyu nedeniyle o havuz, Anthony Hopkins’in canlandırdığı karaktere yakışır olsun diye özel yaptırılmış, bütün antika eşyalar da kısa vadeli değil, nedense uzun dönemli kiralanmış. Bunlar da haliyle bütçe aşımına yol açmış.

        Film özellikle ABD dışındaki gişenin katkısıyla 143 milyon dolar hasılat getirince Universal stüdyolarına kendini affettiriyor Brest. Romantik komedinin en başarılı örneklerinden “Sleepless in Seattle”ın 126 milyon dolarlık gişesini geçiyor ama “Hayalet”in 217 milyon dolarlık rekorunun hayli gerisinde kalıyor.

        GİŞENİN NEDENİ EFSANE

        Fakat “Meet Joe Black”in o gişeyi, aslında Yıldız Savaşları efsanesine borçlu olduğunu söyleyenler çıkmasın mı! Meğerse, Amerika’da 1999 Mayıs’ında vizyona girecek “Yıldız Savaşları: Bölüm I – Gizli Tehlike”ye kavuşmak için yanıp tutuşan kitle, “Meet Joe Black” ya da vizyondaki diğer filmlere bilet istifleyip fragman seyretmeye gidiyormuş. O dönem Washington Post da yazmış, serinin hastaları coşku ve huşu içinde, yer yer birbirlerine sarılarak fragmanı izledikten sonra film başlarken çıkıyorlarmış salondan. Mesela sinemada dönen fragmandan kaydedilmiş şu görüntü; Perdede Lucasfilm logosu çıktığı an sevinç çığlıkları, alkışlar kopuyor. Yoda çıktığı an yine alkışlar. Joe Black seyircisi olmadıkları kesin. En azından tanıdığım Yıldız Savaşları fanatiklerinin dakikasına katlanması mümkün değil. Başlamadan çıkmaları normal.

        Bu arada “Meet Joe Black”in bu kadar konuşulduğunu görüp meraktan “hadi ben de seyredeyim” diyenler uyarılıyor: Film üç saat, ayrıca yönetmen Martin Brest’in bir sonraki filmi “Gigli”…

        Diğer Yazılar