Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Olay resmiyet kazandı. Geçen hafta yaşadığımız beş günlük aşırı sıcak, iklim değişikliği normlarına birebir uyan bir sıcak hava dalgasıydı. Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Dr. Ümit Şahin, sıcak dalgaları ve sağlık eylem planlarına ilişkin raporu açıklarken söze bu bilgiyle girdi. Sıcak dalgası yaz başı çıkageldiği için, ‘aklimatizasyon’ tam randımana kavuşmamıştı. Kişinin aşırı sıcağı tolere edebilmesini sağlayan adaptif mekanizmanın adı bu: Aklimatizasyon. Kalp ve dolaşım sisteminin, böbreklerin ve endokrin sistemin aklimatize olması iki – altı hafta sürüyor. Yaz aylarının erken günlerinde vücut, fizyolojik uyum sürecini henüz tamamlamadığı için, bu dönemde yaşanan sıcak dalgaları daha ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor.

        Dr. Ümit Şahin, aynı zamanda tıp doktoru olarak iklim değişikliğinin sağlığa etkileri konusunda uzman. "Sağlık-Sıcak Eylem Planları" raporunu kapsamlı bir sunumla anlattı.

        Dolayısıyla, sıcaklığın mevsim normalinin üzerinde 32 dereceye çıktığı, gece de 24 derecenin altını görmediği 23-27 Haziran arasındaki o dalgada muhtemelen hastalananlar oldu, hatta ölümler meydana geldi. Muhtemelen, çünkü Türkiye’de aşırı sıcak ölümlerine dair istatistik yok. Onun için biz şimdilik, 2003’te Avrupa’yı kavuran sıcak dalgasında 70 bin kişinin can verdiği bilgisiyle yetiniyoruz. İklim değişikliğinin yerelde sağlık üzerindeki etkileriyle ilgili bir literatüre sahip bulunmuyoruz.

        “SICAK ÇARPMASI” DEĞİL “EKSTRA ÖLÜMLER” HESAPLANIYOR

        Sıcak çarpması, halk arasında da bilinen bir fenomen. Ancak “Sıcak Dalgaları: İklim değişikliğiyle artan tehdit ve sıcak-sağlık eylem planları” raporuna göre sıcak çarpmasıyla gelen ölüm, aşırı sıcakların neden olduğu sağlık sorunlarını idrak açısından yeterli değil. Mevcut ya da altta yatan hastalıkların ağırlaşması gibi nedenlerle de ölümler olabilir ya da KOAH atağında olduğu gibi bazı hastalıklar alevlenebilir. Geçmiş yıllarda sadece sıcak dalgasında hastanelere getirilen ve ölüm nedeni sıcak çarpması olarak kayda geçen kişilerin sayısı dikkate alınmış. Aynı şey kalp krizi, inme, astım atağı gibi tanılar için de yapılabilir. Ancak bu veri toplama yöntemi sıcak dalgalarından kaynaklanan mortalite ve morbiditeyi ortaya koymak için yeterli değil.

        Bunun yerine günümüzde gelişen “epidemiyolojik” araştırma yöntemlerine başvurmak gerekiyor. Sıcak dalgası sırasında kaydedilen ölüm ve hastalık sayılarının uzun dönemli ölüm ve hastalık istatistikleriyle karşılaştırılması sonucunda “ekstra ölüm” ve “ekstra hastalık” ya da “ekstra hastaneye/acile başvuru” sayıları ve hızları elde ediliyor. 1995 Chicago ve 2003 Avrupa sıcak dalgalarında bu yöntemle ekstra ölüm sayıları tespit edilmiş. Bu çalışma neticesinde 2003’teki can kaybının ilk tespitlerdeki gibi 30 bin değil, 70 bini bulduğu, Fransa'daki ölü sayısının 19 bin 490'a dayandığı saptanmıştı. Avrupa'da bugün yaşanan sıcak dalgasında da Paris 44 dereceyle bütün zamanların rekorunu kırdı.

        Demek ki, doğrudan sıcak nedeniyle öldüğü belgelenmiş kişi sayısı veri olarak kullanılmıyor, epidemiyolojik yöntemlerle “sıcak dalgası olmasaydı ölmeyecek ve hastalanmayacak kişi sayısı” hesaplanıyor. Ancak Türkiye’de henüz epidemiyoloji çalışması yok. Dolayısıyla 2003 vakası da dahil olmak üzere Türkiye’de de etkisi görülen yaygın sıcak dalgalarının ölüm ve hastalık sayılarında neden olduğu olası artış belli değil.

        TÜRKİYE, EN SICAK NOKTALARDAN BİRİ

        Dünya Meteoroloji Örgütü sıcak dalgasını şöyle tanımlıyor: “İnsanların ölümüne ve tarımsal kayıplara neden olan, sıcakla ilgili sağlık riskleri, orman yangınları, elektrik kesintileri gibi pek çok riski artıran yayğın bir meteorolojik fenomendir.” En yaygın uygulamaya göre, günün en yüksek sıcaklığının üst üste en az 2-3 gün normalden 5 derece fazla olması, sıcak dalgası olarak tanımlanıyor.

        Türkiye’nin de bulunduğu Akdeniz havzası, iklim değişikliğinin sıcaklık artışı, yağışların ve toprak neminin azalması, bunlara bağlı kuraklık ve aşırı sıcak dönemlerin yaşanması gibi etkileri açısından en sıcak noktalardan biri olarak kabul ediliyor. Araştırmalara göre 1960-2006 arasında sıcak dalgalarının hem sayısı hem de süresi ve yoğunluğu önemli ölçüde artmış. Özellikle de Türkiye’nin batı, güneybatı ve iç bölgeleriyle Doğu Karadeniz kıyıları ve Balkanların batısı sıcak dalgası için sıcak noktalar olarak değerlendirilmiş. Türkiye’nin batı bölgelerinde 1965-2006 arasındaki sıcak dalgalarının sayı ve süresinin arttığı, özellikle de 1998 sonrası ivme kazandığı bulunmuş.

        Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün bir çalışmasında, günlük en yüksek sıcaklığın normalin 5 derece üzerine çıkan değerin beş gün sürmesi sıcak dalgası olarak tanımlanmış ve Türkiye’de 1971-2016 sıcak dalgası yaşanan gün sayısı 2013-2098 arasında ortalama 42 gün, bir başka senaryoya göre 78 gün olacak.

        SICAK DALGALARINA KARŞI TOPLUMSAL ÖNLEMLER

        Madem senaryolar böyle, Türkiye’de de şehir ve bölgelere özgü uzun dönemli meteoroloji istatistiklerine ve sıcağın sağlık etkilerine dayanarak sıcak dalgası tanımlarının yapılması ve uyarı eşiklerinin belirlenmesi; halkın, kamu yönetimi ve sağlık hizmetlerinin hazırlıklı olmasını sağlamak amacıyla sıcağın hangi bölgeler, hangi dönemler ve hangi gruplar için daha fazla risk oluşturduğu konusunda sürekli veri toplamak ve araştırma yapmak gerekiyor.

        Dünya Sağlık Örgütü sıcak dalgalarına karşı koruyucu ve önleyici tedbirler alınabilmesi için ulusal ve bölgesel düzeyde Sıcak-Sağlık Eylem Planları hazırlanmasını ve uygulanmasını tavsiye ediyor.

        Ancak İPM-Sabancı Üniversitesi-Stiftung Mercator raporu diyor ki; “Sıcak dalgaları sırasında Sağlık Bakanlığı’nın yerel teşkilatları tarafından valiliklere bilgilendirmeler yapılmaktaysa da son yıllarda yaşanan pek çok ciddi sıcak dalgasında sağlık yetkililerinden kamuoyuna yansıyan ve üzerinde yaygın olarak konuşulan bir uyarı, önleme ve takip çalışmasına dair bilgilere de rastlanmamaktadır. Yerel yönetimlerin de bu konuyla ilgili ciddi çalışmalar yaptığına dair bilgilerimiz sınırlıdır.”

        Bu nedenle de, yetkili kuruluşların yerel yönetimler, üniversiteler, meslek ve uzmanlık kuruluşları ve sivil toplumla işbirliği yaparak ve pilot illerden başlayarak iller ve bölgeler düzeyinde Sıcak-Sağlık Eylem Planları hazırlanması için gerekli çalışmaları başlatması öneriliyor.

        Bireysel önlemler notu: Raporda deniliyor ki; aşırı sıcakta evinizi serin tutun! İyi de, klima kullanımı, aynı zamanda küresel ısınmayı tetiklediği için aşırı sıcağa karşı paradoksal bir durum yaratıyor, bir çeşit kısır döngü. 35 derecenin üzerinde vantilatör çalıştırmak da sakıncalıymış, çünkü o noktadan itibaren artık sıcak havayı yayıyormuş!

        Diğer Yazılar