Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kedi seven adamlara karşı bir önyargım vardı; onlar iyi insanlardır kimseye zararları dokunmaz. Erkekliğin evrim geçirmiş türüne mensup oldukları için kedileri severler, kedileri taciz edenler ise insan neslinin evrim geçirmemiş üyeleridir, aynı zamanda kadınları da istismar eden kişilerdir. Bond filmlerinde mütemadiyen İran kedisi okşayan kötü adam Stavro Blofeld ya da mafya babası Don Corleone yanlış kurgulanmış karakterlerdir. Maço kimliğine karşın Ernest Hemingway, altı parmaklı kedilerin babası olarak bu önyargı silsilesinde bir istisnadır…

        Hasan Ali Toptaş’ın müşfik bakışlı ve kucağı kedili fotoğrafını görünce, kedili adamlara dair yarglarım yerle bir oldu. Demek ki, aralarından seri tacizciler de çıkabiliyormuş. “Seri tacizci” yargısını direkt telaffuz edebiliyoruz, çünkü MeToo hareketinin evrensel düsturu bu: Kadın ne diyorsa odur. Madem ki, başta yazar Pelin Buzluk en az 20 kadın Toptaş’ı cinsel sadırıyla suçladı, o halde doğrudur. Çünkü hiçbir kadın, her türlü husumet dalgasını göze alarak hayali bir suçlamayla ortaya çıkmaz. Gerçeği ifşa etmek, riski göze alacak kadar kuvvetli bir yürek gerektirir. Yürekli kadınlar da bunu yapıyor.

        Zaten Hasan Ali Toptaş da suçunu kabul etti ve özür diledi ama ne özür! Sanki kastını aşan münasebetsiz bir söz etmiş de belli bir grubun duygularını incitmiş gibi bir özürdü. "Bilmeden, farkında olmadan yaptığım davranışlar nedeniyle kırdığım, üzdüğüm, yaraladığım bütün insanlardan samimiyetle özür diliyorum" diyordu. “Eril failliğin” ne demek olduğunu da bugün kadınlardan öğrendiğini söylüyordu. Peki erkekler bu fiil türünü farkedene kadar örselenen kadın hayatlarının hesabı ne olacaktı? “MeToo” dalgası artık böyle özürleri kaldırmıyor.

        REKLAM

        Fakat şunu gördük ki, MeToo’nun bir numaralı kuralı Türkiye’de de işliyor. Faillerin itibarı ellerinden alınıyor. Everest yayınları “Her türlü tacizin karşısındayız” diyerek Toptaş ile yollarını ayırıyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası verdiği ödülü geri alıyor. İletişim yayınları da, yazar Aslı Tohumcu'nun ifşa ettiği Bora Abdo ile yayın ilişkisini sona erdirdiğini duyuruyor.

        BİR HARVEY WEINSTEIN SAHNESİ

        Pelin Buzluk’un anlattıkları, üç yıl önce MeToo hareketini başlatan şablona birebir uyuyor. Buzluk, Toptaş’ın saldırısından korunmak için kendini banyoya kapatıyor; Harvey Weinstein’ın otel odalarında yıldız adaylarını kovaladığı sahnelerle nasıl da örtüşüyor.

        Herşey 15 Ekim 2017 günü oyuncu Alyssa Milano’nun Twitter’daki paylaşımıyla başlıyor: “Cinsel tacize uğradıysanız cevap olarak 'ben de' (me too) yazın.'' Weinstein’ın dört ayrı şehirde, dört otel suitinde cinsel taciz kapanına kıstırdığı oyuncular bir bir içini döküyor yıllar sonra. Gwyneth Paltrow, Angelina Jolie, Kate Beckinsale ünlü oldukları için göz önünde. Ancak stajyerinden şirket çalışanına nice ünsüz kadın mağdur olmuş. Şöhret uğruna değil, Weinstein’a başkaldıramadıkları için suskun kalmışlar.

        Harvey Weinstein ki, Hollywood’un güç simsarı, Oscar törenlerinde en çok teşekkür alan adam, lanet yağdırılan bir figüre dönüşüyor. Olay, kadınları taciz eden sefih yapımcı hikayesinden ibaret değil. Erkek egemen toplumda cinsiyet ayrımcılığına, cinsel saldırıya uğrayan kadınlar üzerindeki baskı örtüsünü kaldırmayı hedefleyen bir ruh hali beliriyor.

        New York Times’ın haberine göre aslında nicedir dedikodular dolaşıyordu, Hollywood’da herkesin bildiği açık bir sırdı Weinstein’ın tacizciliği. Mesela bir Oscar gecesinde sunucu Seth MacFarlane adayları anons ederken “Kutlarım sizi hanımlar, artık Harvey Weinstein’dan çok hoşlanıyor gibi davranmak zorunda değilsiniz” diye espri yapmış, herkes da çok gülmüştü. Gerçekleri için için bilerek.

        REKLAM

        Neticede “MeToo” hareketinin ilk icraatı gerçekleşti ve Weinstein’ın bütün rütbeleri söküldü, kendi şirketinden uzaklaştırıldı.

        Weinstein Company’de yönetici Lauren O’Connor, çok sayıda kadının tacize uğradığına dair sert bir raporu üst yönetime iletmiş; “Bu şirketin havası kadınlar için zehirli. Skor tabelasında ben: 0 - Harvey Weinstein: 10” diye yazmıştı. Zaten sözleşmelerde “Şirkete leke sürecek açıklama ve davranışlar halinde tazminatsız işten atılma” hükmü bulunuyordu. Yine de mağdurlarla gizli kapaklı anlaşmalara gidilmişti. Asistandan modele, kadınlara yıllar boyu ödenen paraların izleri bulundu. Şirketin ve Miramax’ın eski ve mevcut yöneticileriyle görüşmeler yapıldı; e-mailler’e, şirket içi belgelere ulaşıldı. Bütün sağlam kanıtlar toplandıktan sonra NYT haberi patlattı. Ve Weinstein kendi şirketinden kovuldu. Otel odalarında iktidar gösterileri sona erdi.

        Arkası çığ gibi geldi, dünyanın dört bir yanından yüz binlerce kadın başlarından geçen taciz ve tecavüzleri anlatacak cesareti buldu. Cesaret, çünkü o güne kadar en yakınlarına bile anlatacak yürek kuvvetini bulamayacakları bir yalnızlık içindeydiler. İnandıramama korkusuyla. Fail değil de, kendilerinin suçlu bulunması kaygısıyla. Pelin Buzluk’un fiziksel zorlama karşısında “Özür dilerim ama istemiyorum” demesi (sonraki yıllarda özür dilediği için pişman olarak), Toptaş’ın ‘O zaman neden bu elbiseyi giydin?’ sorgusuyla üste çıkışı, erkek egemen alemde taciz sahnesinin şablonlarıydı.

        İLK ME TOO MAHKUMİYETİ

        Weinstein vakasının üstünden bir yıl geçmişti ki, “ilk Me Too kelepçesine” tanık olundu. Kedi sever mi, sevmez mi hiçbir fikrim yok ama “Dr. Huxtable” kimliğinde hem matrak hem de çok iyi bir aile babasıydı Bill Cosby. Siyah Amerika’nın da gururu olan bir ikondu. Fakat aynı zamanda 60’dan fazla kadın tarafından suçlanan bir seri tacizciydi. Yargılandığı davada “yağmacı cinsel saldırganlık” suçundan en az üç en fazla on yıl olmak kaydıyla hapis cezasına çarptırıldı.

        REKLAM

        Yargı kararından çok önce itibar hesabı kesilmişti zaten, birçok kurum ilişiğini kesmiş, ödülleri ve üniversitelerin verdiği fahri ünvanlar geri alınmış, The Cosby Show’un yeniden gösterimleri kaldırılmıştı. 81 Yaşında hüküm giyen Bill Cosby’nin “eril failliği” aslında öteden beri biliniyordu, ancak cezanın kesilmesi için “MeToo” çağının başlaması gerekmişti. Bazı kurbanlarını hapla uyuşturduktan sonra cinsel saldırıda bulunduğu tespit edilen Cosby hakkında ta 2004 yılında bir şikayet olmuş, ancak savcılık marifetiyle uzlaşmaya varılarak 3.4 milyon dolar sus payı ödenmişti.

        Tam da Cosby’nin cezaya çarptırıldığı günlerde başka bir makamda “Me Too” aşamasına gelindi. Trump’ın Yüksek Mahkeme yargıçlığına aday gösterdiği Brett Kavanaugh, lise yıllarında tacizcilikle suçlanıyordu. Suçlayan kişi ise bir akademisyendi; Prof. Christine Blasey Ford. Muhafazakar siyaset ve medya ise kadını “Dini bütün aile babasına kara çalmaya çalışan bir piyon” gibi göstermek için elinden geleni yapıyordu. Prof. Ford’un ardından iki kadın daha “MeToo” dedi. Kavanaugh muhafazakar bir aile babası görüntüsüne karşın lise yıllarında arkadaşlarıyla bira içme yarışlarına girip, sonra da kızlara alkol ve uyuşturucu vererek toplu cinsel saldırıda bulunuyorlardı. Fakat Trump cephesi ısrarla “kızlar alkollüydü” temasını işliyordu. Sanki kendi özgür iradeleriyle içmiş olsalar bile cinsel saldırıyı hak ederlermiş gibi!

        Acılı bir süreç oldu. Hem Kavanaugh hem de Christine Blasey Ford, Senato Adalet Komisyonu önünde ifade verdiler. “MeToo” ruhu yeterli olmadı, malum Kavanaugh’ın Yüksek Mahkeme adaylığı Cumhuriyetçilerin oylarıyla onaylandı.

        MeToo’nun hükmü şimdilik sadece Hollywood için geçerliydi. Kevin Spacey çok büyük aktördü. Sadece perdede değil, Sam Mendes’in yönetmenliğinde III. Richard olarak sahnede seyrederken de büyülenmiştik. Ama o da seri tacizciydi ve 30 yıllık zirveden sonra çöküşe geçti. House of Cards’ın başrolünden atıldı, Frank Underwood kadar karanlık bir katil olmasa da işlediği suçlar ürkütücüydü; 14 yaşındaki bir çocuğa cinsel saldırıda bulunacak kadar ileri gitmişti. Ardından başka erkeklerden de suçlamalar geldi, kariyeri bitti.

        MeToo çağında kariyer tökezlemeleri için artık bir “Ben de” silsilesi gerekmiyor. İşte Johnny Depp vakası. Eski eşi Amber Heard’e şiddet uyguladığını yazan The Sun’ı iftiradan dava etti, kendi bindiği dalı kesti. Davayı kaybedince dayakçılığı tescillenmiş oldu ve Warner Bros’un isteği üzerine Fantastik Canavarlar’ın üçüncü filminin kadrosundan ayrıldı. O artık Geller Grindelwald değil. Hatta son haberlere göre Houdini de olamayacak. Çünkü dizi projesi rafa kaldırılmış. Çünkü kadın ne diyorsa, o!

        Diğer Yazılar