Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Washington Post’ta yayınlanan makalesinde, pandeminin ülkede 2.5 milyon kadını işsiz bıraktığını, bunun ulusal acil durum olduğunu ve ulusal çözüm gerektirdiğini yazıyordu. Otel, restoran, hasta ve yaşlı bakımı gibi işlerde düşük ücretle çalışıp yoksulluk sınırı altında yaşayan, çoğu da siyah ve Latin 40 stadyum dolusu kadının istihdam dışı kaldığını belirtiyor ve şu gerçeğe parmak basıyordu; “Kadınlar tam kapasiteyle işgücüne katılmadığı takdirde, ekonominin toparlanması mümkün değil!”

        Kadınların işgücü içinde erkeklerle eşit oranda temsil edilmesi halinde GSYİH’nın yüzde 5 daha yüksek olacağını gösteren araştırmalara dikkat çeken Harris, “Kadınları yükseltmek, aileyi ve toplumu da yükseltmektir. Toplumun her kesiminin kazancı olur. Hem ABD, hem de dünyanın gerçeği budur” diyordu. Çalışan anneler çocuğuyla işi arasında haksız bir tercih yapmaya zorlanmıştı. Bu bağlamda çocuk başına en az 3 bin dolar yardımı da içeren kurtarma paketinin ayrıntılarını veriyordu.

        Kamala Harris’in değindiği gibi aynı durum bütün ekonomiler için geçerli; kadınlar tam kapasite katılmadan ekonomilerin düzlüğe çıkması mümkün değil. Türkiye dahil… Bugün birinci yılını dolduran pandemi döneminde kadın aleyhindeki istihdam dengesi daha da bozuldu, yarım milyondan fazla kadın istihdam dışı kaldı. TÜİK verilerine göre Kasım 2019-Kasım 2020 döneminde istihdamdaki kadın sayısında 571 bin kayıp meydana geldi. Güncel verilere göre kadınlar arasındaki işsizlik oranı yüzde 14.5, erkeklerde ise yüzde 12.9.

        REKLAM

        KADIN, AKADEMİSYEN VEYA HAKİM DEĞİLSE…

        Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla çalışan kadın nüfusuna dair bazı rakamlar veriyor: Mimar, avukat ve bankacıların yarıya yakını, hakimlerin yüzde 46'sı, büyükelçilerin yüzde 25'i, öğretmenlerin ise yüzde 60'ı kadın. "Kadın akademisyen oranımız yüzde 45 seviyesinde. Bu AB ortalamasının tam 5 puan üstünde bir oran. 2019 yerel seçimlerinde 1086 kadın muhtar seçildi. Toplam kamu çalışanlarımızın yüzde 40.33'ü kadın” diyor.

        Peki ya kayıt dışı, düşük vasıflı iş alanları ve hizmet sektörü? Tam bir yıl önce insan hareketliliğini yüzde 70-80 oranında azaltmak üzere kapatılan iş yerlerindeki kadınlar?

        Kısıtlama önlemlerinden en fazla etkilenen konaklama, gıda ve turizm alanlarında kadın istihdamı daha yoğun olduğu için, Dünya Bankası verilerine göre bu sektörlerde işsiz kalan kadın sayısı erkeklerin üç katına çıktı.

        İşten çıkarmaların büyük bölümü kayıt dışı işçileri, kadınları ve gençleri etkiledi. Son bir yılda erkek işgücü yüzde 6.6 azalırken kadın işgücü yüzde 12.2 düşüş gösterdi. Okullar da kapalı olduğu için kadınların bu dönemde evdeki yükleri arttı ve işgücü piyasasından çok daha çabuk çekildiler. Özellikle ev işleri, hasta ve çocuk bakımı gibi işlerde kayıt dışı çalışan kadınlar, salgın sürecinde riskli görüldükleri için açıkta kaldı.

        KAGİDER Başkanı Emine Erdem de küresel araştırma raporlarına dayanarak, salgının ekonomi ve ticaret üzerindeki sonuçlarından kadınların erkeklere göre daha fazla etkilendiğini söylüyor. Çünkü dünya çapında salgından özellikle etkilenen sektörlerde kadın çalışan sayısı dengesiz şekilde daha yoğun ve kayıt dışı çalışanların da çoğu kadın.

        REKLAM

        Türkiye’deki durum global manzaranın izdüşümü. Pandemi küçük ve orta ölçekli işletmeleri vurduğu için bu kesimde işsiz kalan kadınlar ekonomik olarak daha kırılgan hale geldi, erkeklere olan bağımlılıkları arttı. Toplumsal cinsiyete dayalı ücret farkı zaten çok yüksekti. DİSK-AR’a göre erkekler kadınlardan yüzde 31.4 daha fazla gelir elde ediyor.

        Kayıt dışı çalışanlar her türlü sosyal güvenceden yoksun olduğu gibi kredi imkanları da yok. Global çapta çalışan kadınların yüzde 40’ını (510 milyon kişi), salgında en fazla zarar gören gıda ve perakende sektöründe istihdam edilen kadınlar oluşturuyor. Bu sektörlerde erkeklerin toplam işgücü içindeki oranı ise yüzde 36.

        Türkiye’de yaşadığımız gerçeklik şu: 2023’te kadınların istihdama katılımı için yüzde 41 hedefi belirlenmişken, bu oran son verilerle yüzde 26’ya indi. Yani milenyum başındaki düzeye. Oysa nice çabalarla yüzde 32’ye kadar yükselmişti.

        Şimdi ekonomiyi yeniden canlandırırken artık kadınların işgücü içindeki olmazsa olmaz varlığını kabullenmek, kadınların sürece katılımını sağlayacak önlemleri almak gerekiyor. KAGİDER Başkanı Erdem’e göre bu alanda atılması gereken dört temel adım var:

        • Öncelikle kadın istihdamını Kovid-19 etkisinden korumak ve kadın girişimcilerin ayakta kalması için destek/hibe ve teşvik programlarını acilen uygulamaya koymak gerekiyor.
        • Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri en ağır şekilde cezalandırılmalı ve cezalar hiçbir şekilde hafifletilmemeli.
        • İstanbul Sözleşmesi uygulanmalı. Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkokuldan başlayarak milli eğitim müfredatına alınmalı.
        • Son olarak, ülkemizde kadının bilim ve teknolojide daha çok varlık göstermesi teşvik edilmelidir.

        Aksi takdirde kadın istihdamında yüzde 41 hedefi çok uzak bir hayal olacak.

        Biden Yönetimi’nin Senato’dan yeni onay alan 1.9 trilyon dolarlık Kovid-19 yardım paketi bile kadın istihdamının pandemi öncesi seviyeye dönmesi için güvence olarak görülmüyor. McKinsey – Oxford ekonomi senaryolarına dayanan projeksiyonlara göre kadınların istihdama dönüşü 2024 yılını bulacak. Erkek çalışanlar eski seviyede tam toparlandıktan ancak iki yıl sonra!

        Diğer Yazılar