Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Konu, ayda iki kilo yerine yarım kilo et yeriz diyen AK Parti Milletvekili Zülfü Demirbağ’ın tavsiyesiyle katiyen alakalı değil. Demirbağ gibi çok tepki çeken diğer milletvekili Uğur Aydemir’in soğan ekmeğe talim güzellemesiyle de ilgisi yok. Ama aynı kapıya çıkıyor.

        Küresel gıda üretiminin geleceğine ve iklim krizine dair kaygıları olan tarım uzmanları da daha az et tüketilmesini, hatta su kaynakları ve ormanları korumak adına tarım üretiminden tasarruf edilmesini istiyor. Fakat et yoksunluğunda gerekli proteini almak için böcek ve larva yemek kaydıyla…

        Ekonomik kriz ve pahalığa karşı et rejimi öneren Zülfü Demirbağ’ın mönü anlayışına uyar mı bilemem. Ancak insanoğlunu ihtiyaç halinde, iklim düşmanı kırmızı et yerine çekirge, karınca ya da kurtçuklarla beslemek üzere bir takım alıştırmalar yapılıyor.

        Küresel beslenme sisteminin bugünkü haliyle sürdürülebilir olmadığını vurgulayan BM uzmanları yerli kültürlerindeki doğal gıda çeşitlerinin besleyici değeri üzerine methiyelere başladı.

        Böcek tüketiminin marka yüzünü bile bulmuşlar. Brezilya’da Amazon yerlisi bir kız, “Cunhaporanga” kullanıcı adıyla TikTok’ta karınca-solucan influencer’ı olmuş durumda. Asıl adı Maira Gomez Godinho, takma adı ise kendi dilinde “güzel kız kardeş” gibi bir anlama geliyormuş.

        REKLAM

        Bu Cunhaporanga çoğu TikTok’çu gibi playback şarkılar söyleyip dans ettiği videolarla vasat bir kullanıcı pozisyonundayken canlı canlı larva yediği videoyla bir gecede şöhret oluyor. Videoyu 2 milyon kişi izliyor, tiksintiyle karışık bir merakla tadının neye benzediğini soruyorlar. “Hindistan cevizine benziyor” diyor kız ve kısa sürede 6 milyon takipçiyle Brezilya’nın en başarılı yerli sosyal medya fenomeni haline geliyor.

        Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro’ya göre ise Amazon havzasındaki yerli halklar “hayvanat bahçesi sakinleri”. Adama kalsa tarım ve hayvancılığa yer açmak için yağmur ormanlarını ortadan kaldıracak. Glasgow iklim zirvesinde ormansızlaştırmaya son belgesine Brezilya da imza koydu.

        Ancak gerçek ortada. 2019’da Bolsonaro’nun iktidara geldiği günden bu yana Amazon ormanlarında kesilen ağaç sayısı yüzde 22 oranında arttı. Paralel olarak besi hayvanlarının sayısı da arttı. Brezilya’nın nüfusu 212 milyon, memleketteki sığır sayısı 190 milyon. Brezilya dünyanın her yerine et ihraç ediyor. Kırmızı et, küresel çapta tüketilen kalorinin sadece yüzde 2’sini oluşturduğu halde, et üretimi tarımsal arazilerin yüzde 60’ını kaplıyor.

        Cunhaporanga kendi kültürü açısından bu kadar normal bir şeyin ilginç bulunmasına hayret ediyor tabii. Fakat giderek artan dünya nüfusunu besleyecek alternatif gıda kaynakları üzerine kafa yoran BM uzmanlarının aradığı tam da böyle bir influencer.

        Gıda ve Tarım Örgütü FAO bünyesinde yerli halkların gıda kaynakları üzerine çalışan tarım ekonomisti Fernandez de Larrinoa, gelecek nesillerin beslenmesinde böcek çeşitlerinin önemli rol oynayacağını söylüyor; “Gerçi tavuk ve balık, sığır etine göre iklime daha az zarar veriyor. Ancak böceklerin ekolojik bilançosu çok daha iyi. Dünya nüfusu yakında 9 milyarı bulduğunda, iklim dostu şartlarda üretilecek sağlıklı proteinlere çok ihtiyacımız olacak” diyor.

        Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın iklim direktörü Gernot Laganda ise şöyle bir tablo çiziyor: Gıda maddelerinin üretimi ve nakliyatı, küresel karbon emisyon hacminin üçte birini kapladığı gibi ormanlara yönelik kıyımın da yüzde 90’ı tarım arazisi açmak için. Bu konuda yavaş da olsa bir bilinç oluşuyor. “Şunu artık anlamamız gerekiyor” diyor Laganda “Tabağımızda gördüğümüz her besin, dışarıdaki hava durumunu da belirliyor. Et tüketimini kısıp başka kaynaklardan protein aldığımız ve tarımsal üretimde monokültürden kurtulduğumuz takdirde, küresel iklim üzerindeki etkisini kısa sürede görürüz. Su, enerji ve gübreden tasarruf ederek tabuttan en büyük çiviyi sökmüş oluruz…”

        REKLAM

        Küresel gıda sisteminin iklime zararlı olduğu artık aşikar. Gelecekte soğan ekmeğe talim etmek de kolay olmayabilir. Sebze ve meyve yetiştirmek aşırı derecede su oburu bir iş. Dünya Bankası verilerine göre küresel su kullanımının yüzde 70’i tarımsal üretime akıp gidiyor. BM projeksiyonları ise 2030 yılında küresel su miktarında yüzde 40’lık bir azalma olacağını gösteriyor. Bu da tarım arazilerinde büyük bir kuraklık ve tarımsal üretimde şok gerileme anlamına geliyor.

        AB MEVZUATINDA YENİ ÇEŞİTLER

        Avrupa’da gıda kıtlığından millet kuyruk oluyor tevatürüyle ilgisi yok. Kuyruk filan yok ama ileride meydana gelecek kuyruklara karşı önlem olabilir.

        AB Komisyonu geçen mayıs ayında kurutulmuş sarı un kurdu ve yemek kurdu böceğinin larvasını yenilebilir gıda çeşidi olarak yönetmeliğe dahil etmişti. Böceklerin alternatif protein kaynağı olarak dünyanın birçok yerinde düzenli olarak yenildiği belirtilmişti. Un kurtları çerez niyetine ya da makarnadan bisküviye, pralinden hamburgere çeşitli gıdalara ilave edilerek tüketilebilecekti.

        Geçenlerde sürdürülebilir besin olarak bir yenilik daha geldi; AB Komisyonu, Avrupa’da sık rastlanan koyu renkli göçmen çekirgelerin de insan sağlığı için risk teşkil etmediğine karar verdi. Gıda yönetmeliğine göre toz halinde, kurutulmuş ya da dondurulmuş çekirgeden de çerez, garnitür veya gıda maddelerine bileşen olabilecek.

        Bu sürdürülebilir gıdaların sofraya gelmesi için böcek çiftçiliğinin yayılması gerekiyor. İngiliz böcek ekologu Dave Goulson’a göre 2050 yılında 10-13 milyarlık dünya nüfusu ancak böcek çiftçiliği sayesinde beslenebilecek. Halen Güney Amerika, Asya ve Afrika’da dünya nüfusunun yüzde 80’ini oluşturan popülasyon böcek tüketiyor. Goulson’ın tarifiyle böcekler sağlıklı protein kaynağı olduğu gibi amino asitler bakımından zengin ve doymuş yağ oranı dana etine göre daha düşük.

        Gelecekteki gıda krizine dar alanda zengin üretimle çözüm bulmak üzere işe girişen start-up’lar var. Hem de Paris’te. Ziraat mühendisi üç arkadaş ta on yıl önce “Ynsect” firmasını kurmuşlar. Yatırımcılar sayesinde firma şu an 400 milyon dolar sermayeye sahip, 250 çalışanı var. Firmanın kurucularından Antoine Hubert, Maastricht Üniversitesi’nde böceklerin protein kalitesi üzerine araştırmalar yapmış.

        Un kurdu proteinin, aynı en halis süt proteini gibi vücutta kas kütlesine dönüştüğünü, bitkisel proteinlerle bunun mümkün olmadığını söylüyor. Firmanın hedefi “dünyanın en büyük dikey çiftliği” olmak. Dikey, çünkü larvalar karanlık ve dar bir alanda bira mayası, buğday kepeği, mısır nişastası ve patates unu gibi üretim artıklarıyla beslenip hızla çoğalıyor, aynı zamanda doğal gübre de oluşturuyorlar.

        Antoine Hubert’in dediğine göre un kurdunun tadı ve kokusu nötr. Fast food burgerleriyle sosislerde etin yerini yüzde 100 tutabileceğini savunuyor. Kendi düğününde bile un kurdundan yapılmış ordövr ikram etmiş. Bulantı bağlamında kültürel bir bariyer var tabii ortada. Bu nedenle de “Ynsect” firması pazarlama kampanyalarında iklim bilinci gelişmiş genç kuşakları hedeflemeyi planlıyor.

        Diğer Yazılar