Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Koronavirüsün Omikron varyantı yüzünden Güney Afrika ve çeper ülkeler, Afrofobik bir saplantıyla dünyadan tecrit edildiler. Tam da yeni turizm sezonunda pandemi hasarını onarmaya heveslenirken auta çıkarıldılar.

        Oysa Güney Afrika örnek bir davranış gösterdi. Koronavirüsün yeni varyantını keşfettiği gibi dünyaya da zamanında duyurdu; numuneleri dünyanın dört bir yanındaki laboratuvarlara göndermeye başladı. Gördüğü karşılık ise izolasyona cezalandırılmak oldu. Tehlikeli bir izolasyon, çünkü gelecekte virüsün yeni varyantlarını bulan ülkeler ekonomik zarara uğramamak için gerçeği gizleme yoluna gidebilirler.

        Kovid-19 salgınıyla mücadelede en önemli silahlardan biri data şeffaflığı. Harvard’da genetik ve metabolizma uzmanı Prof. Gökhan Hotamışlıgil geçen gün bu tehlikeye dikkat çekiyordu; virüsün yeni varyantlarıyla ilgili verilerin gizli tutulması ihtimali büyük tehdit.

        Güney Afrika’nın Epidemi ve İnovasyon Merkezi’nde Omikron’u deşifre eden ekipten Tulio de Oliveira’ya göre de bundan böyle veri paylaşımı tehlikede. Financial Times’a açıklamasında “Ülkemiz aşı istifçilerinin seyahat yasaklarıyla cezalandırılıyor, Beta varyantının keşfinden (Aralık 2020) beri ve şimdi de Omikron nedeniyle ayrımcılığa uğruyoruz. Bu böyle gittiği takdirde birçok ülke yeni varyantlarla ilgili bilgi vermekten kaçınacak ve dünya pandeminin başlangıç aşamasına dönme riskiyle karşı karşıya kalacaktır” diyor.

        REKLAM

        Güney Afrika’ya uçuşların durdurulması şu yönden de abesle iştigal. Virüsün tespit edildiği tarih 9 Kasım. Yani bugüne kadar dünyaya yayılacağı kadar yayılmış olması gerekiyor.

        Hatta Nijerya Hastalık Kontrol Merkezi’nin verdiği yeni bilgiye göre bu ülkede ilk Omikron varyantı ta geçen ekim ayında görülmüş. Mutasyonun genetik sekansı tamamlandığı için ancak şimdi biliniyor.

        Üzerinden iki yıl geçtiği için zihinlerde paslanmış olabilir ama virüsün çıkış noktası Çin, milyonlarca can alacak SARS-CoV-2’nin varlığını günlerce dünyadan gizlemiş, dışarıya sızmaması için de kendi bilim insanlarına eziyet etmişti. 27 Aralık 2019 itibariyle virüsün genetik sekansı çıkarıldığı halde Dünya Sağlık Örgütü’ne ancak 3 Ocak 2020’de “nedeni bilinmeyen viral zatürre” şeklinde bilgi verilmişti. Üstelik virüsün insandan insana geçtiğine dair bir bilgi bulunmadığı konusunda da “yalan” söylenmişti ki, o tarihte Çinli sağlıkçılar en az 20 vakayı çoktan tespit etmişti.

        Virüsü meslektaşlarıyla yazışan Wuhan Merkez Hastanesi’nde görevli Dr. Li Wenliang, sosyal düzeni bozmaya yönelik yanlış bilgiler vermekle suçlanmış, sonra da Kovid-19’dan can vermişti. Yurttaş gazeteciliği yapıp virüsü yazan 47 kişi hapse atıldı, kimileri de ortadan yok oldu.

        Şimdi ise Pekin yönetimi salgınla savaştan galip çıktığı için kimilerinden iltifat aldığı gibi Devlet Başkanı Şi Cinping alınmasın diye yeni varyantın adına bile ayar veriliyor. Normalde yeni mutasyonun Yunan alfabesine göre “Nu”, sonrakinin de “Psi” diye adlandırılması gerekiyordu. “Nu”, İngilizce “new” sözcüğüne benzediği için pas geçildi. “Psi” ise Şi Cinping’in adıyla ses benzeşmesinden ötürü bertaraf edildi.

        REKLAM

        ABD’de Cumhuriyetçi cenah, DSÖ’nün Çin nezdindeki bu isim hassasiyetine çok içerledi, onu da belirtelim. Malum Trump’a göre koronavirüs “Çin virüsü”.

        Bugün Çin hala virüsün Wuhan’daki ana kaynağına giden keşif yollarını tıkarken Omikron’un varlığından dünyayı haberdar eden Güney Afrika’ya sanki felaketin sebebiymiş gibi davranılıyor.

        Almanya merkezli bir düşünce kuruluşu olan Bilim ve Politika Vakfı (SWP) bünyesinde Güney Afrika’daki siyasi ve toplumsal gelişmeleri araştıran uzman Melanie Müller, şu an ülkedeki ruh halini aktarıyor:

        “Büyük bir öfke ve düş kırıklığı hakim. Hem halk hem de uzmanlar bu muameleyi haksız buluyor. Devlet Başkanı Ramaphosa da konuşmasında düş kırıklığını açıkça dile getirdi. Diğer ülkelerde de virüsün varyantları ortaya çıktı, ancak sadece Afrika’nın güneyindeki ülkelere seyahat kısıtlaması getirildi. Oysa sağlık otoritesi görevini tam yaptı, şeffaf davrandı ve Omikron’la ilgili dünyayı zamanında uyardı. Ama şimdi herkes ülkenin cezalandırıldığını düşünüyor. Ceza yerine erken uyarı için ödül verilse, keşifler diğer ülkeler için de cazip hale gelebilirdi. Pandemi nedeniyle ülkede işsizlik yüzde 35’e dayandı. Turizm sezonu umut olmuştu ama başlamadan bitti.”

        Güney Afrika lideri Ramaphosa kısıtlamaları kınarken, Botswana, Zimbabwe, Namibya gibi yasak gelen ülkeler arasında bulunan Malavi’nin Devlet Başkanı Chakwera da Batılı ülkeleri Afrofobi ile suçlamıştı.

        Gerçi Afrofobi’ye pek yüklenmemek lazım. Çünkü kıta dayanışması da söz konusu değil. Yeni varyant nedeniyle Fas, Sudan, Mauritius, Mısır, Ruanda ve Angola da Afrika’nın güneyine sınırlarını kapattılar. Neticede Noel öncesi onlar da turizm sektörünü tehlikeye sokmak istemiyor. Aşı sözlerinin tutulmadığı da ortada. Covax inisiyatifi beklentilerin gerisinde kaldı. Geçen haziran ayındaki G-7 zirvesinde zenginler yoksul ülkelere 1 milyar doz aşı vaadinde bulunmuştu. Bugüne kadar ancak 564 milyon doz aşının dağıtımı yapıldı. Aşı tedirginliğinin yanı sıra birçok bölgede kaynaklar kıt. Bugüne kadar Afrikalıların sadece yüzde 10’u tek dozla aşılandı, ful aşılıların oranı ise yüzde altı.

        REKLAM

        DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ’NÜN KABAHATİ

        Halen dünyayı etkileyen ve can almaya devam eden ana akım varyant Delta. Bilim insanlarının açıklamalarına göre Omikron varyantının semptomları ağırlaştırdığına dair henüz bulgu yok. Ancak Dünya Sağlık Örgütü’nün yeni varyant için “inceleme aşamasında” adımını atlayarak direkt “endişe kaynağı” olarak duyurması dünyayı alarma geçirmeye yetti. Önceki varyantlara ağır tepki verildiği için DSÖ’nün bu sefer daha atik davrandığı söyleniyor.

        DSÖ’nün Kovid-19 teknik ekip şefi Maria Van Kerkhove “Panik yaratmak istemiyoruz. Sadece hızlı davrandık ve pişman değiliz. Varyantlarla ilgili bilgi veren ülkeleri damgalamaktan kaçınmamız lazım. Dengeli tepki verilmeli” diyor ama olan oldu.

        Van Kerkhove’ye göre ülkelerin yasaklara başvurmak yerine mutasyonlara yönelik sürveyans ve test kapasitesini artırması gerekiyor. “Küresel aşı adaleti sağlanmış olsaydı bugün çok farklı epidemik ve ekonomik koşullar altında olurduk. Yoksul ve dezavantajlı gruplar korunur, daha az ölümle karşılaşmış olurduk” diye de ekliyor.

        Şimdi BM Genel Sekreteri Guterres de Afrika’nın güneyindeki ülkelerin tecrit edilmesinden büyük endişe duyduğunu söylüyor, ekonomik zarara yol açan engeller yerine diğer etkili önlemlerle birlikte test kapasitesinin artırılması çağrısında bulunuyor.

        Güney Afrika’dan gelen son haberlere göre ekonomik kaygılar nedeniyle en alt seviyede kısıtlamalar geçerli, dördüncü dalganın merkez üssü olan Pretoria ve Johannesburg’da günlük vaka sayısındaki artış hızlanmış. Aşı stokları yeterli olduğu halde, tedirginlik yaygın, erişim olanakları sınırlı. Ancak yine de durum kıta ortalamasının çok üzerinde. Yetişkinlerin yüzde 41’i aşılı. Aşının zorunlu hale getirilmesi veya kamuya açık yerlere sadece aşılılara giriş izni verilmesi gibi önlemler gündemde.

        İyi haber ise şu; Aşıların Omikron varyantına karşı da hastalığın ağır geçirilmesi riskini azalttığına dair işaretler var. Pretoria verileri, hastaneye yatışların yüzde 87’sinin aşısızlar arasından olduğunu gösteriyor.

        Diğer Yazılar