Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Erkek tenisinin bir numarası Novak Djokoviç, dünya sahnesinde Bosna Kasabı utancından kurtulmanın temiz kağıdıydı Sırbistan için. Yugoslavya savaşında etnik temizliğin toplu mezarlarını, Srebrenitsa soykırımının yakıcı anılarını spor idolü Djokoviç’in başarılarıyla sildiklerini düşünüyorlardı.

        Lahey’de BM savaş suçları mahkemesinde yargılanırken hücresinde ölü bulunması sayesinde yolcu edilen Slobodan Miloseviç gitmiş, yepyeni bir Sırbistan markası olarak Djokoviç doğmuştu. Sırbistan dünya starı çıkaran nasıl da kozmopolit bir memleket görsündü el âlem.

        Sırbistan’da ulusal kimlik ve spor üzerine çalışan sosyal bilimci Dario Brentin’in ifadesiyle Djokoviç bir ulusal gurur abidesi olarak Sırbistan’ın kendisinden bile büyüktü.

        Ama aynı Djokoviç iflah olmaz bir aşı karşıtı olduğu için şimdi Avustralya Açık’ta raket sallayacağı yerde, Melbourne’daki mülteci toplama otelinde sınır dışı edilmeyi bekliyor. Halen kimin tarafından tanındığı tam belli olmayan aşı muafiyeti, Avustralya’nın gümrüğüne takıldığı için.

        Milli gurur açısından bakınca Djokoviç’le birlikte Sırbistan’ın itibarı da yerle bir oldu.

        REKLAM

        Aslında tek sorumlu, pandeminin başından beri ezoterik bir kafayla koronavirüse meydan okuyan, aşıya direnen Djokoviç’in ta kendisiydi. 2020 yazında millet kapanırken, bütün spor müsabakalarına ara verilmişken, gitti kendi memleketinde Adria Tour diye lebaleb tenis turnuvası düzendi. Kendisi ve karısı Jelena dahil topluca Kovid’e yakalandılar. Jelena Djokoviç’in “Koronavirüs 5G teknolojisiyle yayılıyor” iddiası da cabası.

        Sonra da aşıya direnişi başladı; hatta isminden ilhamla adı “No-Vaxx Djokoviç”e çıktı.

        Bu yüzden çok eleştiri aldı ama ülkesinde milli hissiyat ters yönde. Neredeyse aziz mertebesinde olduğu için korona şenliğine dönüşen turnuva icadı büyük tezahürat aldı, aşısızlığına da kimse ses etmedi.

        SPARTAKÜS, İSA VE DAHA NELER

        Djokoviç gibi 20 Grand Slam kazanmış bir “üstün” sporcuya Avustralya’da lâyık görülen muamele Sırbistan’ı zıvanadan çıkardı, olay tamamen politik mesele haline geldi. Alt tarafı bir sınırdan geri çevirme vakasından inanılmaz senaryolar çıkarıldı, emperyalist dış güçlerin kumpasına varıncaya değin komplo teorileri üretildi. Hani o kadar yükseklere yerleştirmişlerdi ki, yıldız kayınca öfke de o denli yüksek şiddette oldu. Millet sokaklara dökülüp Avustralya’yı protesto etti.

        Devlet Başkanı Aleksandar Vuciç’e göre Djokoviç üzerinden bir cadı avı söz konusu, ortada şike var, mesele artık kesinlikle sadece tenisten ibaret değil ve Sırbistan tek vücut şampiyonun arkasında. Bu bağlamda Avustralya’nın Belgrad büyükelçisi dışişleri bakanlığına çağrılıp nota verildi.

        Hele tenisçinin ailesinden yükselen vaveyla inanılır gibi değil. Baba Srdjan Djokoviç’e göre oğlu Spartaküs, hatta Hazreti İsa mertebesinde bir varlık. Ailecek basın toplantısı düzenliyorlar, orada konuşuyor: “İsa’yı çarmıha gerdiler, her türlü eziyeti yaptılar ama o hepsine katlandı ve hâlâ aramızda yaşıyor. Şimdi de Novak’ı aynı şekilde çarmıha gerip eziyet çektirmeye çalışıyorlar…”

        REKLAM

        Baba Djokoviç, oğlu şahsında Sırbistan’ın dış mihrakların saldırısı altında olduğunu iddia ediyor. Doğu ile Batı, zengin ile yoksul ve iyi ile kötünün savaşı söz konusuymuş. Yani zengin ve kötü Batı, Novak’ın 21’inci Grand Slam şampiyonluğunu önlemeye çalışıyor. Gazetelere yaptığı açıklamalarda “Emperyal oligarşinin aç gözlü mensupları Sırbistan’a ve oğluma karşı komplo kurdular” gibi cümleler sarf ediyor. “Avustralya zindanında azılı suçlu muamelesi gören oğlum artık yoksul ve mazlum milletlerin özgürlük mücadelesinin sembolü ve önderidir. Adaletsizlik, sömürgecilik ve ikiyüzlülüğe karşı duran yeni dünyanın Spartaküs’üdür” diyor.

        Sırp “Kurir” gazetesi de “Bütün zamanların en büyük spor skandalı” diye manşet attı.

        Hani skandal görmesek inanacağız.

        Efsane sporcuların itibarlarının iki paralık olduğunu, kariyerlerinin tepetaklak gittiğini çok gördük. Golf sihirbazı Tiger Woods’un seks düşkünlüğü, bisiklet cambazı Lance Armstrong’un doping yalanları, huzur içinde yatsın Maradona’nın uyuşturucu bağımlılığı gibi mesela.

        Onların zararı kendilerine oldu, kişisel trajedilerini yaşarken dünya seyretti ya da onlarla birlikte kahrolan hayranları oldu. Fakat pandeminin farklı yasaları var. Kişilerin en mahrem alanı olan kendi sağlıkları artık kamuoyu önünde bir karakter testine dönüşüyor. Aşıyı reddeden, pandemiyle ilgili yalan yanlış beyanda bulunan ünlüler teşhir edilip yaylım ateşine tutuluyor.

        ŞİFACI GURU, SİMYACI KANKA

        Aslında Djokoviç’in Sırbistan’daki şanına karşın uluslararası bir hayran kitlesi yok. Aşırı kibirli ve hırslı haliyle rakipleri Roger Federer ve Rafael Nadal kadar sempatik olmamasının yanı sıra ruhani inançlarını sergileme biçiminin de bunda payı var. Djokoviç’in ezoterik eğilimleri pandemi döneminde iyice sevimsizleşmesine yol açtı.

        Günümüzde sporcu sağlığı artık bilime emanet edilmişken, Djokoviç’in kariyeri profesyonel ekiplerce değil, tamamen babası ve erkek kardeşleri Marko ve Djordje tarafından şekillendiriliyor. Bir de üstüne şifacı yaşam koçu ve simyacı kankası ekleniyor.

        Bu kadro sayesinde Djokoviç’in sağlığı bilim yerine batıl itikatlara teslim edildi. Beş yıl önce dirseğinden sakatlanan rakete hekimler acilen ameliyat önermişti. Ancak Djokoviç, şifacı guru olarak yaşam koçu Pepe Imaz’ın doğaüstü güçleri sayesinde iyileşeceğine inanıyordu. Marbella’daki tenis okulunda öğrencilerini meditasyon ve kucaklaşmalarla eğiten Imaz, yıllardır Djokoviç’in yanından ayrılmıyordu. Fakat şifacılığı işe yaramayınca Djokoviç mecburen operasyon geçirdi.

        REKLAM

        Imaz’ın kucaklaşma öğretisini her sabah gün doğmadan karısı ve çocuklarıyla şarkı söyleyip yoga yaparak icra ettiğini açıklayan Djokoviç, Brezilya’da tırmandığı bir incir ağacıyla da çok yakın dostluk kurduklarını söylemişti.

        Hele 2020’de Instagram’da paylaştığı video pes dedirtti. Pozitif düşüncenin gücü sayesinde virüs bulaşmış kirli suyun içme suyuna dönüştürülebileceğini iddia ediyordu Djokoviç. Cymbiotika adlı wellness markasının sahibi olan ve simya gücü olduğunu da iddia eden arkadaşı Chervin Jafarieh de karşısındaydı.

        Bütün bu tuhaflıklara karşın Djokoviç’in başarısı eksilmedi. İlk Grand Slam şampiyonluğunu 2008’de Avustralya Açık’ta kazanmıştı. Aynı turnuvada dokuz şampiyonluğu var, Wimbledon’da altı. Bu turnuvada da oynayabilse belki de 21’inci Grand Slam şampiyonluğuyla Nadal ve Federer’i geçmiş olacaktı.

        Djokoviç ailesi yaşananları kumpas olarak görse de Avustralya turnuvaya sadece tam aşılı olan tenisçilerin katılabileceğini aylar önce açıklamıştı. Ülkede korona önlemleri öyle sıkı uygulanıyor ki, bizzat yurt dışındaki Avustralya vatandaşlarına bile aylarca dönüş izni verilmedi.

        Djokoviç ise turnuva öncesi Instagram hesabından aşılı olmadığını ve tıbbi muafiyet belgesiyle katılacağını duyurmuştu. Ancak o belge her neyse Avustralya gümrüğünde geçerli olmadı. Avustralya Tenis Federasyonu ile Sırp makamları arasında bir yanlış anlama olabileceği de söyleniyor.

        Son haberlere göre ise Djokoviç’in avukatları Sırp tenisçinin 16 Aralık’ta yeniden koronavirüse yakalanıp 14 gün karantinada kaldıktan sonra artık semptom göstermediği için organizatörlerden geçici bir turnuva vizesi aldığını iddia ediyor.

        Djokoviç’i 2012’de Laureus Akademisi’nin Londra’daki yılın sporcuları ödül töreninde tanımıştım. Yılın en iyi erkek sporcusu ödülünü alan Djokoviç ilgimi çekmediği için Laureus üyesi iki büyük efsaneyle röportajı tercih etmiştim; Mark Spitz ve Sergey Bubka’yla.

        Kaderin cilvesi mi ne, Djokoviç spora yakışmayacak kadar arızalı çıktı ve aynı törende yılın engelli sporcusu ödülünü alan Oscar Pistorius da tam bir yıl sonra 14 Şubat Sevgililer Günü'nde kız arkadaşı Reeva Steenkamp’ı silahla vurarak öldürdü. Halen hapiste.

        Diğer Yazılar