Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye ile Ermenistan ilişkileri normalleştirmek üzere farklı konjonktürde yine yeni bir başlangıçta. Ankara’nın özel temsilcisi Büyükelçi Serdar Kılıç ve Ermenistan’ı temsilen Meclis Başkan Yardımcısı Rubin Rubinyan önceki gün Moskova’da ilk kez masaya oturdu, bir buçuk saat görüştü.

        Dışişleri klasik “görüşmeler olumlu ve yapıcı atmosferde geçmiştir” açıklamasında, tarafların tam normalleşme hedefiyle müzakereleri ön şart olmaksızın sürdürme konusunda mutabık kaldıklarını bildirdi. İstanbul-Erivan seferlerinin de şubat başında başlayacağı bilgisi var.

        Demek ki Erivan tarafı, 1915 olaylarının soykırım olarak tanınması ısrarını şimdilik ön şart olarak ileri sürmüyor.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan ise AB büyükelçileriyle Çankaya Köşkü’ndeki toplantıda Bakü şartından yana girizgah yaptı; “Azerbaycan’ın topraklarını işgalden azat etmesiyle Kafkasya’da yeni bir döneme girdik, Ermenistan’la normalleşme sürecini başlattık. Adımların sonuç vermesi için Ermenistan’ın fırsatı değerlendirip Azerbaycan’la olumlu ilişki kurması önem taşıyor” dedi.

        2009’da ABD’nin arabuluculuğunda Ankara-Erivan ilişkilerini normalleştirmek amacıyla Zürih’te imzalanan tarihi anlaşma, Azerbaycan’ın Karabağ tepkisi ve Erivan’da 1915 protestoları derken iki ülkenin parlamentoları tarafından onaylanmadığı için kadük kalmıştı. 1993’te Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ savaşında kapanan sınır kapıları o gün bugündür açılmadı.

        REKLAM

        Öyle ya da böyle varsayalım ki, Ankara ile Erivan arasında diplomatik ilişki kuruldu, Kars sınır kapısı açıldı, demiryolu işlemeye başladı ve karşılıklı ticaret hareketlendi, her iki taraf açısından bölgede bir ekonomik canlanma uç verdi…

        Benim merak ettiğim ilişkiler bu yönde normalleşince veya normalleşmenin ilk adımları atılırken, Kars’ta Ermenistan’a dostluk eli adına heybetle yükseldiği tepeden dilim dilim sökülüp kaldırılan İnsanlık Anıtı da geri döner mi?

        UCUBE SÖZÜ KALDI YADİGAR

        “Yerine” döner mi demiyorum, çünkü o kısmı problemli. Mehmet Aksoy’a ait eserin, ucubelik bakımından dönemin Başbakanı Erdoğan’ın estetik zevkine uymadığı için mi yoksa Hasan el Harakani hazretlerinin hatırasına saygısızlık olduğu için mi yıkıldığı tam açıklık kazanmadı.

        Bir insanın iki yarısı üzerinden ortak acıları betimleyen yüzü Ermenistan’a dönük heykel uzlaşma umudunu sembolize eden eli henüz iliştirilmeden 2011’de yerinden kaldırılmıştı.

        Oysa Ermenistan’la bahar havasının filizlendiği günlerdi, futbol diplomasisi bile devreye girmişti. Önce dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Erivan’daki milli maça gidip mevkidaşı Serj Sarkisyan’la birlikte izlemiş; 2009 ekiminde ise Sarkisyan Türkiye’yi ziyaret eden ilk Ermenistan Cumhurbaşkanı olarak Bursa’daki rövanş maçına gelmişti. Gerçi Ermenistan milli marşı tribünlerden ıslıklanmış ve maçta Azerbaycan bayraklarına izin verilmemesi Bakü tarafını gücendirmişti. Yine de barışın simgesi niyetine güvercin uçurulması alkışlarla karşılanmıştı.

        Türkiye’nin 2-0 kazandığı maçın 2010 Dünya Kupası açısından pek önemi yoktu, çünkü iki milli takım da zaten gruptan çıkamıyordu. Esas önemli olan, Zürih’te imzalanan anlaşmanın ardından iki cumhurbaşkanının birlikte verdiği fotoğraftı. Gül ve Sarkisyan’ın gülümseyerek muhabbetleri uluslararası çapta haberdi.

        Aslına bakılırsa iki taraf da rahat değildi. Erivan’da binlerce kişi 1915 protestosuyla sokaklara dökülmüş; Azerbaycan ise Zürih anlaşmasını kınayarak “Ermenistan işgali altındaki Karabağ sorunu çözülmeden sınır kapıları açılmasın” demişti.

        Bu sıkıntılı atmosfere karşın aynı günlerde Kars’ta yükselen İnsanlık Anıtı da futbol diplomasisi gibi uluslararası çapta sükse yapıyordu. Ta ki, yerinden sökülene kadar. Heykelin yok edilmesi de o sükse kadar sansasyona neden oldu dünya basınında.

        Olay 2011’de dönemin Başbakanı Erdoğan’ın 8 Ocak günü Kars ziyareti sırasındaki sözleriyle başladı: “Oraya bir ucube dikmişler. Bulunduğu yerde Seyyid Hasan el Harakani Türbesi ve camisi ortaya çıkarıldı. Caminin kubbesi ile heykelin bulunduğu tepenin yüksekliği adeta eşit. Tarihi eseri gölgeleyecek bir inşaata izin veremezsiniz.”

        Dönemin Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Erdoğan’ın yanlış anlaşıldığını söyledi ama hayır “ucube” sözü geçerliydi ve heykel yıkılmalıydı. Erdoğan’ın “o inşaata” Hasan el Harakani Türbesi bakımından itirazına karşın ucube yakıştırması gündeme hakim oldu. O gün bugündür İnsanlık Anıtı yerinde yok ama ucubeliği yadigar.

        Ermenistan’la uzlaşma umudunu simgeleyen anıta dönemin Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu önayak olmuş ve 2006’da Kars Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’ndan onay çıkmıştı. Heykeltıraş Mehmet Aksoy ile Kars Belediyesi’ni buluşturan kişi ise Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijik idi.

        Yıkım tartışması siyasi gündeme hakim olurken Mehmet Aksoy “Sanat icra ederken politik arenanın, çirkin siyasi polemiğin içine çekildim” diye sitem ediyordu.

        Erdoğan’ın çıkışının ardından, anıta izin veren Koruma Kurulu yeni bulguları gerekçe gösterip heykelin bulunduğu alandaki yapıların yıktırılmasına karar vermiş ve Kars Belediye Meclisi de yıkım kararı almıştı. Birbirleriyle çelişkili kararlarla dolu uzun bir hukuki süreç sonrası Aksoy’un iptal talebi reddedilmiş ve Yargıtay tarafından onanmıştı.

        REKLAM

        Mehmet Aksoy ucube sözü için açtığı davadan 10 bin lira tazminat kazandı. Fakat esas can alıcı karar 2019’da, bireysel başvuruda bulunduğu Anayasa Mahkemesi’nden geldi. AYM’ye göre heykelin yıkımıyla “ifade ve sanat özgürlüğü ihlal edilmişti”; heykeltıraşa 20 bin lira tazminat ödenecekti. AYM, “Kamu kurumları arasındaki uyumsuzluk, bireylerin hak ve özgürlüklerine müdahalenin gerekçesi olamaz. Demokratik bir toplumda sanat eserinin yıkılması son çaredir. Sanat eseri tahrip edilmeden başka yere taşınmasının mümkün olup olmadığı araştırılabilir, ortak çözüm için eser sahibiyle müzakere yapılabilirdi” diyordu.

        AYM kararındaki vurucu nokta “eserin başka yere taşınması”.

        Şimdi zorlu da olsa yeni bir normalleşme sürecinin temeli atılırken kim bilir belki de İnsanlık Anıtı, Hasan el Harakani Türbesi’nin ufkunda görünmediği bir yerden yeniden yükselebilir.

        Ucubeliği yadigar kalsa da en azından hümanist sembolizmi açısından, Kars'a dikilmesi planlanıp şükür henüz görmediğimiz kaşar heykelinden daha sanatsal olduğu kesin.

        Diğer Yazılar