Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FIFA Hakem Komitesi Başkanı Pierluigi Collina “Bu yeni bir şey ve yeni olan herşey ilginçtir” diyordu geçenlerde. Ancak erkeklerin Dünya Kupası’nda Fransız, Ruandalı ve Japon üç kadın hakemin ilk kez maç yönetecek olması herkese yeterince ilginç gelmedi. Futbolun en azından şimdilik en düşük seviyede konuşulduğu turnuva olarak tarihe geçecek Katar şampiyonasında şu an en önemli iki güncel mesele; Katar nasıl olur da son dakika golüyle statlara alkol yasağı getirir ve FIFA nasıl olur da Avrupalı yedi milli takım kaptanının LGBTİ hakları adına One Love sloganlı gökkuşağı pazubandı takmasını daha maç başlamadan sarı kart tehdidi savurarak engeller!

        Katar kupayı ülkenin zenginlik ve refahına bir de prestij katsın diye düzenliyor ama uluslararası arenada müthiş bir PR faciasıyla karşı karşıya. Ülkedeki insan hakları ihlallerine yönelik eleştiriler son on yılda kupa inşaatlarında çalışan binlerce yabancı işçinin ölümü üzerinden başlamıştı. Bu işçiler neden hayatını kaybetti, hiçbir açıklama yapılmıyordu. Uluslararası Af Örgütü raporuna göre göçmen işçilerin ücretlerine haksız yere el konuluyor, tazminatlar ödenmiyor, günde 18 saate kadar çalıştırılıyorlardı.

        Bunlar haklı eleştirilerdi ancak ilk düdük anı yaklaştıkça emekçi hakları rafa kalktı, mesele tamamen alkol ve cinsel yönelim ekseninde değerler çatışmasına evrildi. Ve bu durum FIFA Başkanı Gianni Infantino’yu haddinden fazla gerdi. Adamın asabının ne kadar bozuk olduğunu kupa startından bir gün önceki basın toplantısında gördük. “Bugün kendimi Katarlı hissediyorum, kendimi Arap hissediyorum, Afrikalı hissediyorum, gay hissediyorum, engelli hissediyorum, göçmen işçi hissediyorum” şeklinde tuhaf bir tirad attı. Ayrımcılığın ne demek olduğunu biliyordu, çünkü kendisi de küçükken kızıl saçlı ve çilli olduğu için okulda akran zorbalığına uğramıştı. (Bunun, marjinalize edilen gruplara karşı hak ihlalleriyle aynı şey olmadığına dair çok eleştiri aldı).

        REKLAM

        Sanki FIFA organizasyonu Katar’a 12 yıl önce değil de dün vermiş gibi gelen suçlamalara, politik ve etik düzlemde 3 bin yıl tartışılabilecek bir cevap verdi Infantino: “Biz Avrupalılar etik dersi vermeye başlamadan önce son 3 bin yılda dünyada yaptıklarımızdan ötürü 3 bin yıl özür dilemeliyiz” dedi.

        Katar Emiri Şeyh Temim “Kapımız herkese açık, ancak kültürümüze saygı gösterilmesini de bekleriz” şeklinde davetkar bir açıklama yapmıştı. Infantino bu pozisyonun inanç, ırk ve cinsel yönelim farkı gözetmeksizin her taraftarın memnuniyetle ağırlanacağı anlamına geldiğini söyledi, ancak kamuoyu önünde gay görünmemek kaydıyla! Yoksa cezası hapis.

        Katar’ı değil futbolu savunduğunu belirterek, sonunda “Üç saat içki içmeseniz ölür müsünüz” demeye getirerek kestirip arttı Infantino. Eğer kupayla ilgili en büyük mesele buysa istifa ederek gidip plajda keyif çatacağını söyledi. Yapabilir, Katar’da ikinci adresi olarak evi var.

        Doğru, insan üç saat içmese ölmez ama FIFA ile Katar’ın kavli böyle değildi. Statlarda alkol yasağı turnuva başlamadan iki gün önce geldi. Oysa Dünya Kupası’nın resmi sponsoru Budweiser ile Katar arasında geçen yıl 75 milyon Euro’luk anlaşma yapılmıştı, futbol ve bira elele yürüyecekti. Ancak nihai uygulamada statlarda sadece VIP süitlerde ve taraftarlar için saha dışı ayrılmış bölgelerde, özel ruhsatlı bar, restoran ve otellerde alkol serbest. Budweiser, kararı garip karşıladığını belirterek elinde kalacak büyük miktarda bira fazlasını kupayı kazanan takımın ülkesine armağan edeceğini duyurdu Twitter’dan.

        Infantino Avrupa’yı ikiyüzlülükle suçladı ama FIFA’nın çifte standardını nereye koymalı acaba? Rüşvet iddiaları ortamında Katar’a karşı eli zayıf davrandığı ortada. Çünkü 2014 Dünya Kupası öncesi ev sahibi Brezilya’nın statlarda alkol yasağına ilişkin federal yasasını yumuşatmayı başarmıştı. Yasak 2003 yılında maçlardaki şiddet olaylarını engellemek için konulmuştu. Aslında çok da başarılı sonuç alınamadı; 1998-2008 arasında futbol bağlantılı ölümlerde Brezilya 42 kayıpla birinci sıradaydı.

        REKLAM

        Dönemin FIFA Genel Sekreteri Jerome Valcke, “Alkollü içecekler Dünya Kupası’nın bir parçasıdır, yani önünde sonunda olacak. Çok küstahça gelebilir üzgünüm ama bu konuda pazarlığa kapalıyız” demişti. Nitekim özel bir komitede yapılan oylama ve dönemin Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in imzasıyla yasak turnuva için kaldırılmış ve Budweiser FIFA Dünya Kupası’nın resmi birası olarak satışını yapabilmişti.

        KUPAYI LANGIRTLA BOYKOT: NARSİSTİK ETİK

        Futbolcu ve futbolu yöneten kurumların hemen her konuda politik ve etik duruş göstermesi gerektiğine dair bir önkabul var, özellikle Avrupa’da. FIFA’da ise futbolun ideolojik ve politik çarpışma alanına çekilmesine karşı direnç var. Infantino kupaya katılan 32 milli takıma yazdığı mektupta futbolcuların sadece oyuna konsantre olması dileğinde bulunup, “Dünyaya etik dersi vermek bizim işimiz değil. FIFA çeşitlilik ve kapsayıcılık açısından her görüş ve inanca saygılıdır. Hiçbir kültür veya ulus bir diğerinden daha iyi değildir” demişti.

        Ancak şimdi İngiltere, Galler, Belçika, Danimarka, Almanya, Hollanda ve İsviçre futbol federasyonları milli takım kaptanlarına One Love pazubandı takmak istediği için kriz çıktı. Daha doğrusu FIFA sarı kart tehdidinde bulunduğu için kolluklardan vazgeçildi ama bu sefer de sponsorlar ile medyadan federasyonlara ve FIFA’ya şiddetli tepki gelmeye başladı. “Demek ki, erkek futbolu LGBT bireylerin haklarından yana değil” yazıları çıktı. Kaçak dövüşünce olacağı bu. Alman Futbol Federasyonu FIFA’ya boyun eğdiği için en büyük sponsoru market zinciri Rewe’yi kaybetti.

        Söz konusu yedi ülkenin medyasında hakim görüş şu: Restleşmeden FIFA galip çıktı. Güçlü federasyonlarla ünlü futbolcular sistemi düzeltecek araçlara sahip oldukları halde bir arada duramadılar. Oysa FIFA onlara muhtaç, bu kupada onlar sayesinde 4.6 milyar dolar kazanacak. Büyük federasyon ve futbolcuların ise FIFA’ya ihtiyacı yok.

        Böyle önce aktivizme soyunup sonra pısırık davranınca sloganların, büyük iddiların da altı boş kalıyor. Neticede yedi federasyon boşu boşuna yenilgi aldı. Alman Milli Takımı’nı Katar’a taşıyan uçağın gövdesinde “Diversity Wins” (çeşitlilik kazanır) sloganı vardı. Bir köşe yazarı alaya aldı: “1970’de milli takım Meksika’daki Dünya Kupası’na ‘Milli Bombacı’ Gerd Müller’le uçmuştu. Şimdi Katar’a ‘Etik Bombası’yla uçuyorlar…” Oysa futbol kuralları belli, en iyi olan kazanır. Veya en şanslı olan, mesela 2004 Avrupa Kupası’nı kazanan Yunanistan.

        REKLAM

        Peki o pazubant takılınca gövde gösterisinden öte ne değişecek diye soranlar var elbette. Bir başka ikilem de çeşitlilik ve kapsayıcılık defosu bulunan bir kupayı izlemek etik ilkelere sığar mı?

        Bu bireysel kaygının çok absürt örnekleri var. Almanya’da bazı mekanlar maç yayını yerine langırt turnuvaları düzenliyor. Her oyuncu bir ülkeyi temsil edecekmiş ve oyun aralarında da o ülkedeki insan hakları tartışmaya açılacakmış. Uluslararası Af Örgütü de projeyi destekliyormuş. Almanya-İspanya maçını izleyecek yerde bistroya gidip langırt çevirecek, sonra da Af Örgütü bildirisini dinleyecek kaç babayiğit çıkar acaba?

        Bireysel boykot girişimlerine ilişkin ilginç bir analize rastladım. Avusturyalı felsefeci ve yazar Isolde Charim, “Kupayı izlemek etik midir” kaygısını, bireyin kendisini olayların merkezine oturttuğu, kendi inanç ve eğilimlerini herşeyin ölçüsü yaptığı “narsistik etik” sorunu diye yorumlamış. Çünkü bugün toplumlarda iyi ve kötüye dair genel geçer bir değer yargısı yok. Bu bakımdan etik kaygılar öznel.

        Dünya Kupası’nda şu ana kadar narsizm içermeyen tek politik duruş vardı, o da İran Milli Takımı oyuncularının buz gibi surat ifadeleriyle milli marşı söylememesiydi. Gerçi ülkedeki özgürlük isyanıyla yeterli bir dayanışma olamadı, İngiltere karşısında aldıkları 6:2’lik yenilgi “milli” takımın değil “Hameney’in takımı”nın hezimeti sayıldığı için sokaklarda İngiliz bayrakları ve sevinç gösterileriyle karşılandı. Ancak takımın elinden gelen bu kadardı. Portekizli hoca Carlos Queiroz daha geçen hafta “Başka bir ülkeden olsa onlar da protesto edebilirlerdi” demişti. İngiltere maçından sonra da çocukların aşırı baskı altında oynadığını söyledi.

        REKLAM

        Mahsa Amini’nin ölümünden beri devam eden protesto eylemlerine destek veren futbolcular olmuştu. En kuvvetli ses, Bayen Leverkusen’de oynayan Serdar Azmun’dan çıkmış, “İsterlerse takımdan atsınlar umurumda değil. İnsanları bu kadar kolay öldürdüğünüz için utanın. Viva İran kadınları” diye paylaşımda bulunmuş sonra baskılar sonucu silmiş ve özür bile dilemişti. Katar’a uçuş öncesi milli takımın Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile birlikte poz vermesi öfke yaratmıştı.

        KADIN HAKEMLERİ TANIYALIM

        Erkeklerin etik tepişme aleminden çıkıp gelelim 2022’nin kadın hakemlerine. Konu tabii ki medyada yer tutuyor ama sanki dünya statlarında feminist bir evrensel ruh dolaşıyormuş, cinsiyetçi küfürler savrulmuyormuş ve kadın haklarından yana dünyanın dört bir köşesinde asayiş maksimum berkemalmiş gibi “Kadın haklarının ihlal edildiği Katar’da kadın hakemler” başlığıyla ele alınıyor.

        Dünya Kupası’nda görev alan 69 yan hakemin üçü kadın. Ve işte kupada erkekleri ilk kez yönetecek üç kadın hakem:

        Stephanie Frappart (Fransa) - Dünyanın en tanınmış ve en iyi kadın hakemi, 38 yaşında. Ufak tefek yapısına rağmen fiziksel gücü ve net kararlarıyla otoriter bir figür. İlk birinci lig maçına 2019’da çıktı, Süper Kupa maçını (Liverpool – Chelsea) yöneten ilk kadın ünvanını aldı. Kadınlar Dünya Kupası finalini yönetti ve Şampiyonlar Ligi’nde düdük çalan ilk kadın hakem oldu. Katar’dan önce en son Bernabeu’da 52 bin taraftar önünde oynanan Real Madrid – Celtic maçını yönetti. İlk 33 dakika geçtiğinde üç penaltı vermişti bile, ikisi Madrid biri Celtic için. Maç sonrası yorumlar olumluydu.

        Salima Mukasanga (Ruanda) – Ülkesi bugüne kadar Dünya Kupası’na katılamadı ama şimdi bir kadın hakem olarak Ruanda'yı temsil ediyor. Mukasanga 34 yaşında hastabakıcılık ve ebelik eğitimi almış ama artık sadece sahadaki işine odaklanıyor. Sahada atik ve çevik hareketleriyle tanınıyor, erkekler üçüncü liginden Kadınlar Dünya Kupası’na kadar yükseldi. Bu yıl Afrika Kupası’nda ilk kadın FIFA yetkilisi olarak görev aldı.

        Yoşimi Yamaşita (Japonya) – 2019 Kadınlar Dünya Kupası ve geçen yılki Tokyo Olimpiyatları gibi uluslararası müsabakalarda görev yaptığı halde Katar kadrosuna girmesi kariyerinde büyük atılım olarak değerlendiriliyor. Asya Şampiyonlar Ligi’nde bir kez erkeklerin maçını yönetti. Japon liglerinde hakem kararlarına nadiren itiraz edildiği için gerilimlere alışık değil. Sakin tabiatlı bir hakem olarak tanınan 36 yaşındaki Yamaşita’nın Katar’da daha az iddialı takımların maçlarına verilmesi bekleniyor.

        Diğer Yazılar