Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nda GSM şirketi yöneticilerinin verdiği bilgilerden anladığımız kadarıyla İstanbul depreminde iletişim ille kesilecek. 6 Şubat depremlerinde telekomünikasyonun neden felce uğradığı konusunda çizdikleri tablo ve İstanbul projeksiyonlarından çıkan sonuç bu.

        Komisyonda konuşan yetkililer şu savunmayı yapıyor: “Kahramanmaraş merkezli depremlerde elektrik kesilince baz istasyonlarında kapasitesi sınırlı aküler bitti, seyyar jeneratörler ağır olduğu için vinç ve büyük araç gerekiyordu. Yıkım, trafik sıkışıklığı ve hava şartları nedeniyle yollar tıkandığı için şehir içlerine giremedik, elektrik kesintisi çok uzun sürdü, jeneratörlere yakıt da bulamadık. Sonsuza kadar tedariki sağlamamız mümkün değil.” Türk Telekom bölgede montajla uğraşırken 29 jeneratörün çalındığı da ilave edildi.

        Peki İstanbul depremi için ne talep ediyorlar?

        “Yakıt temininde operatörlere öncelik verilsin, seyyar konteyner baz istasyonlarına abonelik aranmaksızın doğrudan enerji sağlansın.”

        “Geçiş yolu önceliği tanınsın. Yakıt ve ulaşım sorunu olursa diğer temennilerimizi yerine getiremeyiz.”

        Kimden önce, yol ve yakıt önceliği? Arama-kurtarma, ambulans ve itfaiyeden önce mi, soru işareti.

        Fakat komisyonda sarf edilen en can alıcı cümle bütün talepleri boşa çıkarıyor; “İstanbul’da böyle büyük bir deprem olursa on bin tane portatif jeneratör taşısak da o işin altından kalkamayız…”

        REKLAM

        Demek ki daha fazla jeneratör gerekiyor.

        SAVAŞTA MİLYONLARCA JENERATÖR

        Mesela işgal altındaki 44 milyonluk Ukrayna bir yıldır ekonomisini jeneratörlerle çeviriyor. Tamam en az 8 milyonu yurt dışına gitti ama nüfus yine de kalabalık, mal ve hizmet sektörü işliyor, market rafları dolu. Tamamen jeneratör ağı sayesinde. Hatta enerji altyapısını vuran Putin’e karşı ülkenin direnç noktasını jeneratörler oluşturuyor diyebiliriz. Türk malı olanlar dahil.

        Aimprosof adlı IT firmasının sahibi Maksim İvanov’la yapılmış bir röportajı okudum Alman basınında. Yazılım ve web tasarımıyla uğraşan 350 kişinin çalıştığı firmanın Teksan Jeneratör sayesinde ayakta durduğunu ve özellikle Batı’daki yurt dışı müşterilere iş yetiştirdiğini anlatıyordu İvanov; 80 kilovatlık Türk malı dizel jeneratör, kesinti halinde on gün enerji ihtiyacını karşılıyormuş. İnternet hizmeti de Elon Musk’ın Starlink’inden.

        Rusya’nın hedefi enerji santralleri ve iletim hatlarını füze ve kamikaze İHA’larla imha ederek Ukrayna’yı karanlık ve soğukta bırakıp Kiev’i çabucak ele geçirmekti. Ama öyle olmadı, Ukrayna dışarıdan gelen yardımlar, kendi insanlarının dayanışma gücü ve ekonomisiyle direndi, kıyameti yaşamadı.

        Milyonlarca portatif güç kaynağı sayesinde.

        Bunların bir kısmı dış yardımlarla sağlandı. Avrupa Birliği’nin “Generators of Hope” yardım programıyla gelenlerin yanı sıra Ukrayna son üç ayda kendi imkanlarıyla dışarıdan yarım milyon jeneratör alımı yaptı. Yakıt sıkıntısı ihtimaline karşı EcoFlow ve Bluetti’den taşınabilir güneş panelleri getirtildi. Milyonlarca cihazın oluşturduğu şebekenin, bir nükleer santral reaktöründen alınan verime eş değerde olduğu söyleniyor. Üstelik stratejik açıdan daha değerli, çünkü Rusya’nın bir vuruşta enerji kaynağına darbe indirmesi mümkün değil.

        REKLAM

        Geçenlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nden karar çıktı; kardeş şehir Odessa’ya 41 adet jeneratörle 10 adet toplu taşıma otobüsü gönderilecek. AFAD aracılığıyla.

        Dev şirketlerden en küçük kuaför salonu ve kafelere bütün işletmeler portatif güç kaynaklarıyla donatılmış durumda. Büyük perakende zincirlerinin yüzde 70’i jeneratörlerle faaliyetini sürdürüyor. Bazı marketlerde ofis birimleri oluşturulmuş, laptop’unu alıp giden buralarda çalışıyor.

        ABD ve AB’den Ukrayna’ya her ay milyarlık rakamlarla insani yardım gidiyor. Ayda ortalama 5 milyar Euro yardım sayesinde öğretmen ve memur maaşları ödenebiliyor. Savunma bütçesindeki açıkları kapatmak ise vatandaşa düşüyor. Çalışanlar aylıklarından yüzde 20’ye varan oranlarda orduya bağışta bulunuyor. Putin’in yaptığı hesapların aksine, savaş Ukrayna insanını pes ettireceği yerde öyle mobilize etmiş ki, işleyen ekonomi sayesinde halkın yarısından fazlası silahlı kuvvetlere bağış yapabiliyor. Bir ankete göre şirketlerin yüzde 56’sı önemli meblağlarda parayı askere yönlendiriyor.

        Mal ve hizmet sektörü işliyor ancak sanayi üretiminde gerileme var. Ülkenin doğusundaki çelik tesisleri ya ağır hasar gördü ya da Rusların işgali altında. Savaştan önce günde 60 bin ton olan çelik üretimi günde 10 bin tona kadar düştü. Savaş nedeniyle on binler askere alındığı halde işsizlik üçe katlandı.

        Bilişim sektörü ise büyüme kaydediyor; 2022’de ihracat geliri bir önceki yıla göre yüzde altı artışla 7.3 milyar dolara ulaştı.

        Ukrayna’nın en önemli ticaret ortağı AB’ye yaptığı ihracat savaşın daha ilk aylarında yüzde 40’tan yüzde 80’e yükseldi. Polonya ve Romanya’ya ihracat rakamları daha da yüksek.

        Ukrayna’nın özellikle gıda maddeleri rağbet görüyor. İngilizler, Ukrayna’dan tarım ürünleri ithalatı için Moldova’da lojistik merkezi oluşturdu. Liman kenti Odessa’ya 190 kilometre mesafedeki merkezden İngiltere’ye meyve ve sebze ihraç edilecek. Çünkü Brexit sonrası İngiltere’nin market rafları Ukrayna’ya göre biraz daha boş.

        Diğer Yazılar