Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İsviçre’de yapılan araştırmanın sonuçları zaten çok talihsiz, medyanın elinde iyice sirk maymununa dönmüş. Haber içeriği şu: “Bilim dallarında öğrenim gören kadınlar akademik kariyer yapmak yerine yaşça büyük zengin koca bulmayı tercih ediyor…”

        Hayır, seçim tahminini tutturamayıp, ikinci turda iki taraf da fark atabilir gibi veciz cümleler kuran anket erbabına ait değil araştırma.

        Zürih Üniversitesi’nden iki kadın profesöre ait. Ekonomist Margit Osterloh ve sosyolog Katja Rost. Her ikisi de Alman. Akademinin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) kadrolarının üst kademelerinde kadınların neden sayıca az olduğunu araştırmışlar. Bu branşlarda öğrenim görenler de dahil on bin kız öğrenciyle yapılan araştırmada “leaky pipeline” denen olayı deşifre etmeye, STEM dallarında kadınları kayıplara karıştıran “borudaki kaçağın” nedenlerini çözmeye çalışmışlar.

        Amaç gayet olumlu ama sonucun nedenlerini irdelemeden çalışmayı medyaya verince o başlık çıkmış: “Kız öğrencilerin çoğu kendi kariyeri yerine yaşça büyük başarılı kocayı tercih ediyor…”

        Önüne gelen malzemeyi gören her editör aynı başlığı atar. Daha doğrusu “erkek” editör. Aklı başında bir yazı işleri kadını “Bu nasıl araştırma” diye çemkirebilir. “Sen o profesörlük ünvanını bakkaldan mı aldın” diyen bitirim kadın editörler de çıkabilir.

        REKLAM

        KADINLAR AYRIMCILIK VAR SANIYORMUŞ!

        Hakemli dergiler yerine direkt medyaya verilen araştırma İsviçre’de büyük gürültü kopmasına neden oldu, bilim çevreleriyle kadın örgütlerinden sert eleştiri aldı.

        Çünkü sadece kariyer ve aile planları, partner seçimi ve kaç çocuk istendiği, part time işle ilgili düşünceler gibi anket sorularına dayanıyor, kadınların neden kariyerden uzak durduğunu toplumsal etmenlerle derinlemesine sorgulamıyor. Toplumsal cinsiyet rolleri, bilim alanında kadınlara yönelik önyargılar, erkek egemen düzende kadınların dışlanması gibi evrensel olgular sanki hiç yokmuş da, kadınlar zengin kocalarıyla Nobu’da yemek yerken belki lazım olur diye parçacık fiziği okuyormuş gibi.

        Osterloch ve Rost’un analizine göre kadınların çoğu cinsiyetçilik, ayrımcılık ya da zorlu çalışma şartları yüzünden değil, geleneksel aile modelini tercih ettikleri için başarılı bir kocayla çoluk çocuğa karışmak istiyor, evi erkek geçindirsin istiyor; doğum sonrası yarı zamanlı bir işte çalışmayı yeterli görüyorlar, kariyerin lüzumu yok. (Metindeki “başarılı koca” kavramı gazete haberlerinde doğal olarak “zengin” kocaya dönüşüyor).

        Araştırmada bilim dalları kadın ve erkek ağırlıklı diye ikiye ayrılmış. Örneğin veterinerlik ve psikoloji gibi klasik kadın dallarında okuyan öğrencilerin sadece yüzde 19’u aile kurduktan sonra tam zamanlı çalışmayı hedefliyormuş. Mühendislik ve bilgisayar bilimi gibi alanlar da tipik erkek işiymiş araştırmaya göre.

        Milenyumun en feminist pazarlama hamlelerinden ped reklamı bile “çocuk da yaparım, kariyer de” mesajını vereli yıllar oldu. Fakat iki bilim kadını “Kadınlar akademik kariyer konusunda erkekler kadar hırslı değil” sonucuna varıyor, mevzuyu evcimenliğe bağlıyor. Araştırmayı kaleme alan iki kadına göre özetle; kadınlar dışlanmıyor, özgür iradeleriyle dışarıda kalmayı tercih ediyor. “Azınlık grubu” olarak dezavantajlı bir durum söz konusu değil.

        Prof. Osterloch, araştırmayı ilk yayınlayan SonntagsZeitung’a açıklamasında diyor ki; “Kadınlarda, ayrımcılık mağduru oldukları yönünde bir algı oluşturuldu. Ayrımcılığa uğramasalar da bunu içselleştirmiş bulunuyorlar.” Araştırma ve açıklamalar haftalık gazetede yayınlandıktan sonra kopyala yapıştır usulü medya ve sosyal medyada yayılıyor. Metin içeriğinin okunmadığı çok belli; kariyerde başarılı olarak kastedilen eş durumu, zengin koca arayışı başlığıyla tavan yapıyor.

        Araştırmaya bizzat Zürih Üniversitesi’nin kadın öğretim üyelerinden tepki var. Anket sorularının manipülatif olduğunu ve araştırmanın “Bu yanıtları değiştirmek için nasıl bir toplumsal dönüşüme ihtiyaç var” meselesine eğilmediğini söylüyorlar. Bir ekonomist ile sosyoloğun tamamen geleneksel cinsiyet rolleri üzerinden analiz yapması dehşetle karşılanıyor. Sosyal yapılardan kaynaklanan sorunun “kariyer istemedikleri” kestirimiyle kadınların sırtına yüklenmesi kadın derneklerinde infial uyandırıyor. İki uzmanın kabullenişi kabul görmüyor.

        İki profesör ise sonuçların arkasında duruyor ve tepkilerin ideolojik olduğunu söylüyorlar. Araştırmanın neden uzman değerlendirmesinden geçirilmeden medyaya verildiği sorusuna cevap ise şu: “Vergi mükellefinin parasıyla yürütülen bilimsel çalışmanın kamuya açılmasında ne sakınca var? Biz araştırmanın mevcut halinden memnunuz. Konferanslarda tartışılıyor, eleştiri yazıları kaleme alınıyor. Oysa hakemli bir dergiye versek yayınlanması en az iki – üç yıl alacak.”

        Diğer Yazılar