Kadına el kaldırmanın bahanesi olamaz
Kadına şiddet uygulayanlar kervanına Ozan Güven de katıldı.
Tam da İstanbul Sözleşmesi’nin gözden geçirilmesi talimatının verildiği günlerde.
Bu talimata gıkını çıkaramayanların, Ozan Güven’e saldırmalarını ayrı bir tarafa koyarsak, Güven’in iler tutar tarafı yok.
Kendini savunmak istedi:
“O da bana şiddet uyguladı” dedi.
Olabilir. Kadına şiddet uygulayamazsın!
“Kavga ettik. O sırada oldu. Abajur geldi, o geldi bu geldi” dedi.
Olabilir. Kadına şiddet uygulayamazsın!
“Mağdur olan benim” demiş.
Olabilir. Kadına şiddet uygulayamazsın.
“Olaydan sonra barışmıştık. O gece benimle kaldı. Sonra bunları paylaştı” demiş.
Olabilir. Kadına şiddet uygulayamazsın.
“İkimiz de alkollüydük. Kontrolü kaybettik” demiş.
Zurna gibi olabilirsin. Kadına en kaldıramazsın.
Kadın delirmiş olabilir, üzerine saldırabilir, seni dövmeye kalkışabilir.
Yine de kadına vuramazsın.
Baktın olmuyor, olay yerini terk eder gidersin.
Baktın olmuyor polise haber verirsin.
Baktın olmuyor karakola sığınırsın.
Ama kadına şiddet uygulayamazsın.
İster Ozan Güven ol, ister Ahmet Kural ol, ister İbrahim Tatlıses ol.
Fark etmez.
KADINA ŞİDDET UY GU LA NA MAZ. Nokta.
O yüzden Ozan kardeş sus.
Yapacağın tek şey “Nedamet getirmek” olmalı.
Çıkıp “Özür dilemelisin”.
Hem elini kaldırdığın kadından hem de kötü bir örnek oluşturduğun için herkesten.
Hatta zor durumda bıraktığın en yakın dostlarından.
Kadına şiddette “Yaptım ama niye yaptım” diye bir savunma olmaz.
Çok içten, çok derin bir özür ve pişmanlık dahi yeterli olmaz ama en azından şimdiki savunmandan iyidir.