Alamet
Türkiye, kendi kendini ateşe atmaya hazırlanan bir ülke görüntüsü veriyor.
Kendine gazeteci süsü veren birisi defalardır “Kan dökülme çağrısı” yapıyor.
Sedat Peker’le görüştüğünü açıklıyor ve bir kez daha “Çok kan dökülecek” diyor.
Yetmiyor arada hakimleri, savcıları hedef gösteren paylaşımlar yapıyor.
Hadi zaten böyle diyorsunuz.
Yetmiyor.
Bir din dersi öğretmeni, barışı, insanlığı ve iyiliği öğretmesi gereken bir öğretmen elinde uzun menzilli bir suikast silahı ile poz verip açıklama yapıyor, muhalif siyasetçileri 800 metreden vuracağını ilan ediyor.
Bunlar dünden bildiklerimiz. Bilmediğimiz kim bilir daha neler oluyor, kıyıda köşede, kulağımıza gelmeyen, görmediğimiz.
Beteri tepelerde oluyor.
Anketlere göre yükseldiği tahmin edilen bir muhalefet partisinin liderine provokasyon olduğu çok açık peş peşe tacizlerde bulunuluyor Rize’de.
Kadın politikacı diklenmeden dik durmayı beceriyor.
Millet bir soruşturma bekler, işin önünün arkasının açığa çıkarılmasını umarken tam tersi oluyor.
Saldırı en üst perdeden meşrulaştırılıyor.
Yetmiyor, bunun daha başlangıç olduğu, daha neler neler olacağı söyleniyor.
Türkiye çok ciddi biçimde kendini ateşe atmaya hazırlanıyor sanki.
Ve daha seçime 2 yıl varken tüm bunlar oluyor.
Seçim daha da yaklaştıkça neler olabileceği düşüncesi ise karabasanlar görmeme neden oluyor.
Sanki “Binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete” gibi hissediyorum.
Ve sanki alametin tamponunda “Ya benimsin ya kara toprağın” yazıyor.