Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Benim ve aralarında Ahmet Hakan, Fatih Portakal gibi bir bölümü gazeteci daha pek çok bildik tanıdık ismin kimlik ve tapu kayıtları gibi özel bilgileri birileri tarafından hacklenip, bunlar üzerinden bu kişilere şantaj yapılmaya başlanınca ben de açıkça bunu yazdım.

        “E Devlet hacklenmediyse bu bilgiler ortalıkta nasıl geziyor?” diye sordum.

        Aldığımız yanıta bak.

        Devletin benim ve sizlerin güvenliğinden sorumlu resmi kuruluşu, bu rezaletin nasıl oluştuğunu araştırıp soruşturmadan bir açıklama yapıyor, “Fatih Altaylı dezenformasyon yapmaktadır, hakkında suç duyurusunda bulunacağız” diyor.

        Ayıptır.

        Mağdurun suçlu gösterildiği bir sistem mi yaratmak istiyorsunuz?

        Vatandaşı korumaktansa suçlamak daha mı kolay!

        Gerçek mi, dezenformasyon mu yarın telefonumla beraber savcılığa başvurduğum zaman herkes görecek zaten ama buna bile gerek kalmıyor.

        Beni suçlayan Emniyet Genel Müdürlüğü dün resmi bir açıklama ile beni ve başka birçok kişiyi “Dolandırmaya çalışan” kişinin yakalandığını söylüyor.

        Haydaaaa!

        Ben dezenformasyon yapıyorsam, dün yakaladığınızı açıkladığınız adam neyin nesi!

        Bursa’da oturan 17 yaşında bir gençmiş.

        Öyle diyorsunuz açıklamanızda.

        Söylesenize ben dezenformasyon yapıyorsam, bu çocuk aralarında Ahmet Hakan’ın da, Fatih Portakal’ın, Nevşin Mengü’nün de bulunduğu sayısını bilmediğimiz kişinin, en gizli bilgilerini nasıl ele geçirmiş!

        Onca gazeteci yazıp söyledi, sonunda ben yazınca harekete geçtiniz ve açıklamalarınızda sadece benim adıma yer vererek faili yakaladınız.

        Sağolun.

        Ama hem beni yalancılıkla suçlayıp hem de benim de aralarında bulunduğum birçok insanın bilgilerini ele geçiren, bundan menfaat elde etmek isteyen birinin varlığını kabul etmek ve yakalamak nasıl oluyor onu da anlamadım.

        Mağduru suçlamaktansa, “Yazılar ve açıklamalar ihbar kabul edilerek yapılan operasyon sonucunda adı geçen kişilerin bilgilerini henüz belirlenemeyen bir yolla ele geçiren bir kişi yakalandı” demek ağırınıza mı gidiyor!

        İlle “suç duyurusu” falan diyerek vatandaşı bir tehdit, bir sindirme girişiminde bulunmak mı lazım!

        Bulunun isterseniz.

        Karşılıklı “Bulunuşuruz”.

        Çok şükür Adalet’ten, gerçek Adalet'ten asla korkmadık.

        Korkanlardan olmadık.

        Ha bu arada aklınızda bulunsun.

        Suç dolandırıcılık değil.

        “Devlette kalması gereken kişisel bilgileri ele geçirmek yoluyla şantaj” suçu.

        Biz dolandırılmadık. Bilgilerimiz ele geçirildi.

        Devletimize emanet bilgilerimiz.

        İyi bayramlar

        İyi bayramlar
        0:00 / 0:00

        Sevgili okurlar,

        Tüm inanan okurlarımın Ramazan Bayramı, kimine göre “Şükür”, çocukluğumuzda öğrendiğimize göre “Şeker Bayramı” mübarek olsun.

        Pandemi nedeniyle ne ellerinizden ne gözlerinizden ne de yanaklarınızdan öpüyorum.

        Sevgimizi, muhabbetimizi göstermek için öpüşmek şart değil.

        Herkese iyi bayramlar, ailelerinizle, sevdiklerinizle geçirebileceğiniz güzel bir tatil diliyorum.

        Biliyorsunuz bayramlarda yazmamak gibi bir geleneği sürdürmeye çalışırım.

        Çünkü gazetecilerin bayramlarda tatil yaptığı yılların geleneğini korumak isterim.

        Ama yazmaya değer bir şeyler görürsem geleneği bozarım belki.

        Ne de olsa artık tatilde iken bile çalışıyoruz.

        Bayram sonrası savcılık

        Bayram sonrası savcılık
        0:00 / 0:00

        Cumartesi günü hacker'ı savcılığa şikayet edeceğimi yazınca, hacker'dan yüzlerce mesaj gelmeye başladı.

        Çeşitli eski ve yeni bakanların, devlet görevlilerinin dostu olduğunu iddia eden, bu kişilerin telefon numaralarını paylaşan ve bunlara attığı mesajları gösteren mesajlar.

        Ben cevap vermedikçe delirdi.

        Tehditlerin dozu arttı.

        Rus olduğunu iddia eden hacker'ın, oldukça geniş bir Türkçe küfür hazinesine sahip olduğu ortaya çıktı.

        Gün boyu yüzlerce mesaj geldi kendisinden.

        Pazar günü ise mesajlar kesildi ve kendi oluşturduğu gruplardan çıktı.

        Ardından hacker'ın arkadaşı olduğunu iddia eden bir kişi devreye girdi.

        Bayram ertesi her ikisi hakkında da savcılığa gideceğim.

        Bu bilgilerin nasıl ele geçirildiğini öğrenmem lazım.

        Hepimizin ve devletin güvenliği için.

        Hediye

        Hediye
        0:00 / 0:00

        Belki aranızda bilenleriniz vardır ama yeni bir şey öğrendim.

        Bilmeyenler için paylaşmak isterim.

        Geçen ay kızımın ve annemin yaş günleri vardı.

        Her ikisi de bir hediye istemediklerini, onlara alınacak bir hediye yerine ihtiyaç sahiplerine bir şey almamızı istediler.

        Onların bu talebi üzerine nasıl yaparım diye düşünürken yardımcım Gülay her zaman olduğu gibi imdadıma yetişti.

        Umut dalı projesi diye bir organizasyondan söz etti.

        Siz bir yakınınız ya da kendiniz adına bu projeye bir katkıda bulunuyorsunuz, onlar bu katkı ile ihtiyaç sahibi bir aile, bir çocuk, bir okul ne varsa buluyor, sizin kendi başınıza asla ulaşamayacağınız bir yere sizin adınıza ulaşıyor, armağanınızı onlara iletiyor ve sonra da bunun fotoğrafını sizinle paylaşıyorlar.

        Normalde böyle şeyler yazılmaz ama sistem çok hoşuma gittiği ve daha fazla insana ulaşması gerektiğini düşündüğüm için paylaştım.

        Aklınızın bir kenarında bulunsun.

        Belki aynı organizasyonu yapan başka kuruluşlar da vardır ama benim öğrendiğim bu oldu.

        Hediye diye bir yakınınıza bilmem kaçıncı gömleği, bilmem kaçıncı ayakkabıyı ya da tüketilip atılacak bir şeyi vereceğinize bu sisteme ya da bu tür sistemlere katkıda bulunabilirsiniz.

        Bugün herkese Bayram

        Bugün herkese Bayram
        0:00 / 0:00

        Bugün bayram.

        Bu yüzden bugün eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın "Bir avuç dolar için" filminin afişini paylaştığı tweet'ine değinmeyeceğim.

        Haliyle Suudi Arabistan'dan da söz etmeyeceğim.

        Bakan Nebati "Enflasyon düşecek" derken enflasyon hedefini yükselten Merkez Bankası revizyonu konusuna da girmeyeceğim.

        Dış ilişkilerin mali endeksli olmasını da bugünlük konuşmayacağım.

        Son yılların en şaibeli liginin ve federasyonunun Trabzonspor'un şampiyonluğuna gölge düşürmesinden de söz etmeyeceğim, Trabzonsporlu taraftarların bir kez daha takımı yakma girişiminden de.

        Bir spor müsabakası tribününe yakışmayan silahlı pankart meselesini de ele almayacağım, Fenerbahçe'nin haklı isyanını da.

        Millet de bayram tatiline gitmeyi bırakın, memlekete gidip ana babasını, çoluk çocuğunu görecek hal olmadığı için uzatılmayan bayram tatili ise hiç mevzumuz olmayacak.

        Çünkü bugün bayram.

        Bugün sanki Türkiye'de yaşamıyormuşuz gibi keyif yapalım.

        Yarın kaldığımız yerden devam ederiz.

        Pahalı bir efsane

        Pahalı bir efsane
        0:00 / 0:00

        Galatasaray’ın gerçek röntgenini, en azından bir bölümünün röntgenini Domenec Torrent dün gazetecilerle paylaştı.

        Kulübe geldiklerinde, kulübe ait bilgilerin tamamımın silindiğini, bilgisayarların ve dosyaların götürüldüğünü, bomboş bir kulüp binası ile karşılaştıklarını anlattı.

        Şimdi ise kulüple kimsenin ilgilenmediğini, kulübün başı boş bir halde olduğunu ve bir aylık süreçte kulübün geleceği ile ilgili tüm hazırlıkların akamete uğradığını, geleceğin de kaybedildiğini söyledi.

        Galatasaray’da tam bir “Fetret” devri yaşanıyor.

        Ve görülen o ki, en az 11 yıl süren Fetret Devri kadar sürecek.

        Ve hala bu meseleyi Fatih Terim üzerinden tartışanlar var.

        Fetret Devri sonrasında ortaya bir Fatih çıkar mı bilmiyorum ama Terim çevresinde yaratılan efsane artık sona ermeli.

        Terim üzerindeki yönetim ne kadar iyi ise ancak o kadar iyidir.

        Süren yönetimi iyiydi.

        Terim başarılı oldu.

        Canaydın yönetimi berbattı.

        Terim hiçbir şey yapamadı.

        Ünal Aysal yönetimi başlangıçta iyiydi.

        Terim başarılı oldu.

        Aysal yönetimini dağıttı, berbat bir yönetim kurdu.

        Terim Milli Takım'a kaçtı.

        Terim, kurulu takımı devraldı.

        İki sene şampiyon oldu.

        Mustafa Cengiz bu takımı dağıttı.

        Terim başarılı olamadı.

        Ve çok açık ki, Terim ne zaman geldi ise Galatasaray’ın giderleri arttı, maliyetleri arttı.

        Sonuç olarak Terim her şeye rağmen bir Galatasaray efsanesidir ama bu efsanelik Galatasaray’a pahalıya mal olmuştur.

        Ve Terim son gidişinde geriye bir enkaz bırakmış, Galatasaray’ı düşünmemiş, kendinden sonra tufan olmasını istemiş.

        Torrent’ten bunu öğrendik.

        Bu arada merak ettiğim bir şey var.

        Galatasaray’daki varlığının tartışıldığı ve başarısızlığın zirvesine çıktığı günlerde sürekli olarak gazetelerde “Terim’e şuradan teklif var, Terim’e buradan teklif var” haberleri yayınlanıyor.

        Son olarak eski öğrencisi Rui Costa, Terim’i Benfica’nın başına istiyordu ama Terim Galatasaray’ı bırakmıyordu, Terim’i isteyen pek çok milli takım da vardı.

        Peki şimdi bu takımlar nerede?

        Artık Galatasaray’la bir işi de kalmadığına göre.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Haklı çıkan başyazarlardan özür dilediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar