Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının 3 büyükleri Moody’s, S&P ve Fitch. 3’ü de ülkemizi yatırım yapılabilir seviyede notlamıyorlar. İlk ikisi bu seviyenin 4 kademe altında, sonuncusu ise 2 kademe altında tutuyor uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notumuzu. Moody’s 14 Haziran Cuma akşamı bu notu B1’e indirdi.

        Yatırım yapılabilir statüde olmak ya da olmamak ülkeye yatırım gelip gelmeyeceği yönünde çok iyi fikir vermiyor. Hatta genellikle kararların ardından ilgili ülke varlıkları, not kararlarıyla ters yönde hareket ediyorlar.

        Bunun sebebi yatırımcıların ön almalarından ve çoktan gereken fiyatlamayı yapmalarından kaynaklanıyor. Kabuğu soyulup, kesilmiş ve tabağınıza gelip 3 gün beklemiş meyveye kredi notu diyoruz.

        Türkiye’de yatırım yapılabilir kredi notu verilmeden 90 milyar dolara yakın yabancı sermaye giriyordu bundan sadece 7 yıl önce! Yatırım yapılabilir kedi notunu alıp 5 sene içinde kaybettiğimiz süreçte çektiğimiz yıllık sermaye akımı 10’da 1’ine düştü.

        Öyleyse hemen çöpe atabilir miyiz? Elbette hayır.

        İşler nereye ve nasıl gidiyor? sorusunun yanıtıdır kredi notu. Yatırımcılar belki finansal varlık alırken kredi notunu dikkate almazlar ancak ülkeye borç verenlerin tahsil ettikleri faizin bir bileşenidir kredi notu. ‘Bana ne’ diyemeyiz.

        Kredi notları, borç verdiğinizde hangi olasılıkla paranızı geri alabileceğinizi ölçmeye çalışır. Gruplar ve kıyaslama yapma imkanı sunar.

        Kredi notu, ekonominin trendini ve ait olduğu grubu gösterir.

        Memleketimizin ekonomisi son 2 yıllık performansı ile önemli oranda bozulma emareleri göstermiştir. Şimdi mesele bubozulmanın derecesine adil bir şekilde karar vermeye gelmiştir. Moody’s ve onun dramı ise burada başlamaktadır.

        *

        Kredi notu 2 bileşenden oluşur; oluşmalıdır: Ödeme kabiliyeti ve ödeme isteği.

        Kimi ülkeler ödeme güçleri olmasına rağmen acıyı üleştirmek isterler. Türkiye’nin finansal tarihinde bu yok. 19 kez IMF ile anlaşma ve ekonomik egemenliğin kısmi teslimi var ancak borcunu ödememek yok. Ödeme isteği notun bileşenlerinden biridir ancak her zaman ihmal edilir.

        Moody’s ve diğerlerinin değerlendirdiği asıl konu ise ödeme kabiliyetidir. Yapılan tüm değerlendirmeler bu konu başlığının altına yazılıyordur aslında. Çoğunlukla, bol siyasi değerlendirmeden ötürü bunu göremeyiz. Ancak yalın gerçek budur.

        Şimdi kabiliyete ve onun hikayesine geçelim.

        Moody’s notu neden son 18 ayda 3. kez indirdiğini anlatırken, kurumsal kalitedeki erozyonu tekrar dile getirdi. Türkiye’nin finansal düzeninin eskisine dönme ve serbest rejimden çıkma ihtimalinden bahsetti ve bir ödemeler dengesi krizinin arttığına işaret etti. Bunlar olurken ABD ile ters gitmenin yaptırım riski getireceği ve böylelikle Türkiye’nin kötüden daha kötüye gitmesi olasılığını işledi. Seçim belirsizliğini negatifler hanesine ekledi. Sonuç olarak temerrüt olasılığının arttığını ifade ederek notunu verdi.

        Ülkemizin kamu borcunun milli hasılaya oranı %33,6 ile IIF’ye göre ilk kez %50’ye ulaşan gelişen ülkeler (GÜ) ortalamasının epeyce altında. Borcun döviz olan kısmı son 3 yılda yükselmiş ve %50’ye ulaşmışsa da milli hasılanın sadece %17’sine tekabül etmekte. Hane halkı borçluluğu GÜ’de ülkemizin 3 katına yakın ve yine GÜ reel sektör borcu / milli hasıla oranı ortalaması Türkiye’nin %30 kadar üstünde.

        Kabiliyet ve istek.

        *

        Ekonominin sert inişinden ötürü Türkiye’nin 2 ay içinde artıya dönecek cari dengesini ve gördüğü tepeden 6 puan düşen enflasyonunu görmezden gelmek ve tüm dünyada Fed faiz indirim beklentileri coşarken bunun getireceği küresel faiz düşüşünü haneye yazmamak da belki bir yere kadar kabul edilebilir.

        Bu arada, önceki not indiriminde Fed faiz artışları not indirim sebebi olarak sıralanmıştı; belirtmek isterim.

        Bu durumda kıyaslayalım. Biz şimdi hangi mahalleye taşınmış olduk?*

        Ülkeler aşağıda. Tek biri ile kıyaslamak yerinde olacak. 3 kurtarma paketi alan, 300 milyar Euro civarında yardım almış ve 2060 yılına kadar borçlanmış, büyüyüp enflasyon üretemeyen, %180 kamu borcu olan Yunanistan ile…

        Peki ne olmalı? Türkiye’nin bozulan değerlerini bana göre en iyi yansıtan kurum Fitch. Onun bizi yerleştirdiği yatırım yapılabilir seviyenin 2 kademe altı sanırım en doğru gruplamaya işaret ediyor. Seçim Pazar günü bitiyor. Türkiye ve ABD’nin ilişkilerinin sonucu görülüp karar verilebilir. Büyüyemeyen ve bütçe açığı bir türlü daralmayan Güney Afrika’ya gösterilen lütfun yarısı bize de gösterilebilir. Kurumların gücü ile yarışta en önde olamayacak ve daha önce moratoryum ilan ederek ‘ödemem’ diyen Rusya’ya biçilen anlayış kumaşından bir parça belki…

        Unutmayın, kabiliyet ve istek…

        Diğer Yazılar