Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        G20 toplantılarında herkesin ayrı bir gündemi vardı. Ancak hiç kimsenin derdi ortak metinde ne olacağı ile ilgili değildi.

        Liderler arası bir networking imkanı ve ardından ikili görüşmelerin sonuçları…

        Merak edilen buydu. Zirve sonunda konuşulan da bu oldu.

        G20 liderleri tarafından yayımlanan 13 sayfalık metinden kimsenin haberi olmadı bile. Bu metne göre iklim değişikliğinden yaşlanan nüfusa, gelir dağılımdan düşük ve kapsayıcı büyümeye kadar birçok alanda liderler ‘ortaklaşa’ çalışacaklar.

        *

        ABD açısından zirvenin en önemli görüşmesi Çin ile olandı. Beklendiği üzere Başkan Trump geçici bir ateşkesi kabul etti. ABD’li şirketler Huawei’ye bir süreliğine mal satabilecekler. ABD ekstra gümrük vergisi almadığı 300 milyar dolarlık Çin malına ‘şimdilik’ tarife uygulamayacak. Karşılığında Çin, ABD tarım ürünlerinde derhal alım yapacak ve müzakereler devam edecek.

        Ne var ki iki ülke arasındaki farklar çok fazla. ABD, Çin’i küresel rekabette devlet kapitalizmi ile öne geçmekle suçluyor. Çinli şirketleri teknoloji kaçakçılığı ve kalpazanlığı ile suçluyor. Hepsinin ardından, bu elde edilen avantajları Çin’in liberal ve kural bazlı sistemin altını oymak için kullandığı suçlamasını yöneltiyor.

        Sorunlar bugünden yarına çözülmeyecek. Diğer yandan, ABD’de 2020’de başkanlık seçimi var ve heyecanı şimdiden başladı. Demokrat adaylar boy göstermeye başladılar bile. Oysa ekonomi yavaşlama sinyalleri üretiyor. Başkan Trump’un görüşmeleri ekonomiye zarar vermeyecek ancak Çin’e karşı parmak sallama pozisyonundan inmeyecek bir makamda götürmesi olası.

        Yavaşlayan ekonomi Fed’e faiz indirtirken, müzakerelerin sürmesi piyasaları oyalamaya yetecektir. Bu da her şeyin bir süreliğine mükemmel olduğu ‘goldilocks / altın oran’ senaryosu geçerli demektir. Küresel riskli varlıklar için iyi haber.

        Bir başka konu ise Rusya’nın artık OPEC’in abisi olmasının tescillenmesi oldu. Bu zamana kadar Viyana’da bir araya gelip petrol piyasasına yön vermeye çalışan liderler yerine sahnede Putin ve Prens bin Salman vardı. Rusların katılımı ile OPEC+ olarak nam kazanan yeni oluşumun +’sı kararları almak için Suudlar ile anlaştı ve piyasalar bunu çoktan satın aldı. Brent petrol üretim kesintilerinin 6-9 y uzayabileceği beklentisi ile %3’e yakın yükseldi.

        Suudlar demişken… Topraklarımızda eritilen Kaşıkçı’nın vebalini ABD desteği ile üstünden atmayı başaran Prens bu toplantının aile fotoğrafında en ön sıradaydı. Suudi Arabistan’ın elindeki ABD Hazinesi kağıtları miktarı Obama döneminde 89 milyar dolara inmişken, son veriye göre 177 milyar dolara fırlamış durumda. Obama yönetiminde ‘terörü finanse eden ülke’ suçlamasından şimdilerde ‘reformist krallık’ payesini almak önemli. Krallık’ın İsrail ile eş güdümlü politikası ve İran karşıtı duruşu, yanında bir de yüklü silah alımları… Bölgenin –ABD indinde- yükselen yıldızı…

        *

        Türkiye ile ilgili, kısa vadeli en büyük iki sorunu ABD ile ilişkiler ve İstanbul tekrar-seçimiydi.

        İstanbul’da seçimin bitmesinin ardından geriye tek risk faktörü kalmıştı: ABD.

        ABD konusunu ise iki kompartımanda değerlendirmek lazım. İlki Amerikan müesses nizamı ve Başkan arasındaki güç dengesi. Diğeri ise ABD ile yaşadığımız çoklu çözümsüzlük. Sadece S400 meselesi değil. Öyle ya. Gülen’in iadesi, ABD’nin PKK’ye desteği, Suriye’de ayrışan görüşler, Halkbank konusu…

        Kurumsal Amerika’nın Türkiye’ye karşı epeyce sert olduğu gerçek. Ancak Başkan’ı yabana atmamalı. Üstelik ABD’yi eskiden olduğu gibi kurumlardan mürekkep rasyonel bir anayasa idaresi diyerek eski güzel yerine oturtmak doğru değil. G20’de neredeyse Asyalı lider sayısı kadar Trump ailesi mensubu vardı..

        Suudlar için siper olan Trump bir yere kadar bizim için de devrede olabilir. Kendisinin Türkiye ve Türk heyeti ile ilgili güzel sözlerini iskontolayarak bunu söylüyorum.

        Dün yaptırımların ne kadar sert olacağını konuşurken bugün ABD Başkanı’nın ağzından farklı şeyleri duymak önemli bir gelişme. Hele ki kendinden önceki Başkan’ı kamuoyu önünde suçlaması! Bunu da not etmek gerekir. Nasıl ki Başkan Suudlar için Yemen savaşındaki ve İsrail için Obama döneminden 180 derece farklı bir politika belirlediyse, Türkiye için de bunu ‘kerhen’ yapabilir.

        Kurumsal Amerika ve Trump, Türkiye konusunda ne kadar uzlaşabilirler bilmek güç. Diğer yandan, piyasa artık ABD cephesinden iyi haberleri bekliyor. CAATSA yaptırımları olmaz diye de düşünülmüyor. Doğrusu, sonuç bilinmiyor. Olmayacağı yönünde elimizde güçlü bir done yok. Piyasanın kozu Amerikan Başkanı ve onun Türkiye aleyhinde görüşlere ket vuracağı beklentisi. Bunun içine ne kadar olumlu haber sığdırabilirseniz. Hayal gücünüze kalmış.

        Tüm yönleri ile G20 ve çıkan sonuçlar bir cennet vaat etmiyor. Ancak cehennem sıcağı herkes için bir süreliğine geride kaldı. Küresel konsensüs bu.

        Diğer Yazılar