Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Davos’taki elitlerin de konuşmalarının faydası oluyormuş… Sosyal olaylardan ders çıkarılıyormuş…

        Kapitalizm kendi eliyle öyle bir canavar yarattı ki şimdi onu dizginlemek zorunda kalıyor: Eşitsizlik.

        Eşitsizlik, ülke içinde bir sorun olabileceği gibi aynı zamanda küresel bir problem. Hem yerel hem uluslar arası dengeleri bozabilecek güçte bir silah.

        Geride bırakılanların sosyal tepkilerinin 2019’da bıraktıkları izleri anımsayalım.

        Latin Amerika’nın neredeyse tamamı, bölgemizde birçok ülke… Üstelik 2020’de yenilerinin olmayacağını kimse garanti edemiyor. Lübnan’ı hatırlayalım. Ülke protestolar sebebiyle iflasa sürüklendi. Şili’de ekonomik paketler açıklandı. Irak’ta çok sayıda insan hayatını kaybetti.

        Sermayenin devamlı olarak ekonomik faydayı kendine yontması ve lobi gücünü kullanarak konforunu koruması, olan biteni bu açıklıkta göremese bile geniş kitleleri rahatsız ediyor. Dünyanın kalanı için fikri olmasa bile kendi hayatını yaşıyor. Kişisel deneyimi yeteri kadar şey söylüyor.

        Kaldı ki sosyal medya artık dünyayı birleştirdi. En özel tecrübeden en genel politikaya kadar her şey kıyaslanabilir. Herkes kendi sosyal durumunu görebiliyor ve pekala başkaları ile kıyaslıyor.

        İnsanların hak talepleri var. Haklı talepleri var.

        Ekonomi bilimi, aynı miktarda işi daha fazla ücretle yapmanın verimliliği ve dolayısıyla büyüme potansiyelini aşağı çektiği konusunda emin. Ancak politikacılar başka bir yol bulamıyorlar. Keza gelinen noktada bu seslere kulak tıkamak imkansız hale geldi.

        2019’da dünyanın birçok yerinde asgari ücret artışları görülürken 2020’de de bu trendin sürdüğüne şahit oluyoruz.

        Tabloda görülen maaş artışlarının önemli bir bölümü enflasyon kaynaklı olsa da bahsettiğim temaya ait birçok artış olduğunu reel artışlardan görmeniz mümkün. Toplam milli gelirden çalışanların aldığı pay geriledikçe ve küresel nüfusun yüzde 1’i küresel servetin hep daha fazlasına talip oldukça bu tip geçici çözümleri sürekli yaşayacağız.

        Tablodan okunan reel artışlar sürdükçe,ekonomi yönetimlerinde popülist siyasetçilerin ve ortodoks olmayan önerilerin savuşturulabileceği görüşü hakim. Her ne kadar aynı çıktıyı üretmek için daha fazla ücret ödemek sürdürülemez ise de bugün bulunan çözüm bu.

        Peki asgari ücretler en düşük yaşama standardını sağlamaya yetecek kadar yüksek mi?

        Bunun yanıtını vermek epeyce güç ancak öncelikle bir kıyaslama yapmak mümkün.

        Aşağıda önce ülkelerin satın alma güçlerine göre asgari ücretleri sunuluyor. Ardından asgari ücretin ülkedeki medyan ücrete oranı veriliyor. Satın alma gücüne göre verilmesinin sebebi her ülkenin yaşam şartlarının farklı olması. Bir ücret bir ülkede 2 ekmek alırken, diğerinde aynı ücret 10 ekmeğe denk geliyor olabilir.

        Görüldüğü gibi Avrupa’nın doğusuna ya da gelişen ülkelere doğru gittikçe asgari ücret göreli olarak düşüyor. Ücretin ülke şartlarında iyi bir seviyede olup olmadığını anlamanın yolu ise toplam tüm maaşların medyanını (ortancasını diyelim) alıp asgari ücreti bununla kıyaslamak.

        Tabloda medyan ücretlerin %73’üne denk gelecek şekilde asgari ücret ile ülkemizin zirvede olduğunu görmek mümkün. Ne var ki bu aslında ülkemizde tüm ücretlerin düşük olduğunu ya da düşük raporlandığını bize gösteriyor!

        Tersten gidersek, birçok kurumun açıkladığı açlık sınırının dahi altında olan asgari ücret ülkede neredeyse norm olmuşsa bir hata var demektir. Oysa dünyadaki bakışa göre asgari ücretin diğer ücrete oranlandığında düşük çıktığı ülkelerde asgari ücretin düşük olduğu ülkeler olarak kabul ediliyor.

        Ülkemizde kayıt dışılığın oldukça güçlü olduğunu anlatan bir tablo aslında bu. Diğer yandan, ücretlilerin kayıt dışını eklesek de yaratılan değerden aldıkları payın düşük olduğunu pekala bu tablodan çıkarmak mümkün. O kadar ki, asgari ücret kıyaslamalı olarak ülke şartlarında fena görünmüyor. Gel gör ki, bir asgari ücretle yaşamak da pek mümkün görünmüyor…

        Sonuç olarak, dünyada eşitsizliği gidermenin biricik ve en kestirme yollu olarak asgari ücret artışları gündeme girdi. Davos’ta konuşulanlar, politikacıların sosyal problemleri teşhis etmeleri ve geride kalanların isyanı bizi bu noktaya getirdi. Bu ve benzeri çözümleri gözlemlemeye devam edeceğiz.

        Ülkemizde ise hem asgari ücretin reel olarak artmasına hem de tüm maaşlar düzeyinin ciddi biçimde artmasına ihtiyaç var. Bunun yanında alınan maaşların gerçek şekliyle bildirilmesi ve vergilerin de buna göre ödenmesi belli ki artık bir zorunluluk haline gelmiş.

        Diğer Yazılar