Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Prens Muhammed bin Salman (MBS) iktidara yürürken Kral’a ne sözler verdi bilmek güç ancak belli ki ortaya koyduğu vizyon kendisini eşitler ve hatta kendinden üstünler arasında birinci yaptı.

        İktidar yürüyüşü böyle başladı.

        Neydi MBS programının mantığı?

        Suudi Arabistan petrol gelirlerine mahkum bir ülke. Dünyada yenilenebilir enerjiye yatırım arttıkça maliyetler aşağı gidiyor. Karbon bazlı enerji kullanımı düşüyor ve maliyetli hale geliyor. Türkçesi, petrol ve doğal gaz hem bol bulunacak hem de ucuzlayacak.

        İhracatın neredeyse tamamı, ekonominin ise yaklaşık yarısı petrol ve doğal gaz üstüne kurulu. Öyleyse bir sorun var. Bu sorunu çözmeye şimdiden başlamalıydı. Bunun için, göreve geldiği 2017 yılından itibaren değişiklikleri yavaş yavaş yapmaya başladı.

        Ancak değişiklik, Arabistan’da dünyada olduğu kadar kolay telaffuz edilmiyor. Üretim biçimi değişecek ancak yönetim biçimi aynı kalacak. Oldukça zorlu bir görev bu.

        Ardından Ritz Carlton zindanlarında ailenin kalan fertlerine ikna odaları kuruldu. Bu aile fertlerinden hem krallığın bütçesine katkılar toplandı! Hem de yönetime ortak olma sevdaları törpülendi. Değişim başlıyordu.

        REKLAM

        Kadınların hayata katılabilmeleri ve toplum hayatının minik değişikliklerle yeni bir hizaya sokulabilmesi adına adımlar atıldı. Prens’in gücü arttıkça direnç de zayıfladı. Ardından 2030 Vizyonu geldi.

        Buna göre petrol endüstrisi küçülecek, hac ve benzeri amaçlarla gelen turistler katlanacaktı. Tamamen yeni kurallar ile işleyen Neom şehri kurulacak ve yeni bir hayat kurgulanacaktı. Bunlar kısmen Suud parasıyla ancak önemli oranda da yabancı sermaye ile yapılacaktı.

        Yeni ekonomi yeni sosyete gerektirecekti. Dolayısıyla toplum da dönüşmeliydi. Baştaki lider ülkenin uzun süredir beklediği ‘reformist’ liderdi.

        2018 sonbaharındaki Kaşıkçı cinayeti ile her şey allak bullak oldu. Krallık maddi hayatı Batı’ya döndürecek, modernleşmeci bir yönetim altında mıydı? Yoksa farklı ambalajla gelen plastik bir rüya mıydı?

        Uzun bir sendeleme ve ABD’ye verilen sonsuz tavizlerin ardından Başkan Trump yeniden Prens’in elinden tuttu.

        2020 belki de MBS için geri dönüş yılı olacaktı. Ne var ki; önce covid19 ile gelen talep şoku, ardından Rusya’nın petrolde fiyat savaşında eli yükseltmesi ile kabus geri döndü. Üstelik 2030 artık çok da uzak bir yıl değil.

        Dünyanın en büyük şirketi Aramco’nun borsaya açılırken yabancılardan pek talep görmediğine şahit olduk. Kaşıkçı’nın katlinin ardından geri çekilen yatırımcılar tam ülkeye geri dönmeye hazırlanırken petrol krizi çıktı. Üstüne covid19 sonrası kötümserliği geldi. Üstelik Trump her ne kadar yeni yönetimi himaye ediyorsa da Yemen’de sürdürülen vekalet savaşı, Kaşıkçı krizi, Katar problemleri üst üste geldiğinde ABD’de ciddi bir muhalefet birikti. Üstüne Washington Post’un sahibi Bezos’un özel hayatının cep telefonundan, Prens ile konuştuktan sonra sızdırıldığı iddiaları gelince...

        REKLAM

        MBS ve çevresi belli ki petrolde son dansın geldiğine iman etmiş durumdalar. Bu sebeple bir değişim istiyorlar. Değişim için gereken kaynaklar ülkede kısmen var ancak kısmen de yok. Bunun için yabancı yatırım gerekiyor. Yatırımlar güven arıyorlar. Güveni sarsacak her iş de Krallık tarafından yapılıyor.

        Bir diğer problem ise ABD’nin gereken kalkanı bedava sunmaması. İsrail’in yarenliğini yapmak, coğrafyada istenmeyen adam olmak demek. Suudlar belki de gönülsüzce bu işe soyunmak durumunda kalıyorlar. Üstüne petroldeki sorunlar beklenenden önce kapıyı çalıyor.

        Örneğin, 2011-2014 arasında ortalama Brent petrol varil fiyatı 100 dolarken son 3 yılda 71, 64 ve 2020 ortalaması 50 dolara kadar indi. Şimdilerde 30 dolarda. Oysa Suudi Arabistan’ın bütçesini denkleştirmek için ihtiyacı olan fiyat 80 dolarların üstünde. Bir yandan da riyalin dolara çıpalı seyri sürüyor. Çıpayı tutmak için rezervler harcanıyor ve bütçe açığı savunma harcamaları, düşük petrol fiyatı sebebiyle çift haneli açıklar veriyor.

        Ülkenin bugün bile problemleri oldukça fazla. Kaldı ki, yarının planı yapılsın. Üstelik en zorlu değişimleri hedefliyorlar: İçinde insanı barındıran ve sosyal dönüşüm gerektiren hedefleri var. Yanında İsrail, arkasında ABD olsa da Suudi Arabistan’ın işi zor. 2030 Vizyonu belli ki revizyonlar gerektirecek.

        Diğer Yazılar