Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Salgın hastalığın tüm dünyayı vurduğu 2020 yılının Nisan – Haziran döneminde memleketin ekonomisi de bundan nasibini aldı. Geçen yılın aynı çeyreğine göre gayri safi yurt içi hasılamız yüzde 9.9 daraldı.

        İçinde bulunduğumuz OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı) ülkeleri grubu da yine bu yılın 2. çeyreğinde yüzde 9.8 daraldı. Yani ülkemiz içinde bulunduğu lige benzer oranda daraldı. Aşağıda seçili ülkelerdeki daralma verilerini görebilirsiniz.

        Elbette bu daralmaları kim daha başarılı oldu diye kıyaslamak pek makul değil. Çünkü listedeki birçok ülke uzun süreli ve neredeyse tam kapanmalara gitti. O günler yaşanmamış gibi oldular. Herhangi bir faaliyet görmedik. Diğer yandan, kredi genişlemesini bol kullanan ülkelerin kısa vadede büyümede istenen verileri elde etmesi de nerdeyse mümkün. Burada asıl hikaye şokun hemen her ülkeye uğramış olmasıdır.

        TÜİK tarafından açıklanan verilere göre önceki çeyrekteki minik çeyreklik büyümemiz de eksi yüzde 0.1’e revize edildi. Böylece bu çeyreklik (çeyreksel daralma) daralma ile 2 çeyrek üst üste küçülerek teknik resesyona girmiş olduk.

        Yıllıklandırıp baktığımızda ise son 10 çeyreğin 4’ünde daralma olduğu görülüyor.

        REKLAM

        Bu çeyrekteki büyümeye katkı sunan bileşenleri incelediğimizde, dünyanın her yerinde olduğu gibi hizmetin (- yüzde 25) sanayiden (- yüzde 16.5) daha sert daraldığına şahit oluyoruz. Tarımın + yüzde 4 ile bu çeyrekte katkı yaptığına şahit oluyoruz.

        İktisadi faaliyet kollarına göre katkılar bu şekilde iken harcamalar yöntemiyle bakınca hane halkının tüketimi yüzde 8.5 daraldı. Kamu harcamaları ise yüzde 0.8 geriledi. Yatırım kalemi yüzde 6.1 düşüş sergilerken ihracatta ise yüzde 35’lik düşüş yaşadık. İthalatın yüzde 6’lık kısmen daha sınırlı düşüşü sebebi ile net dış talep büyümeyi 8 puana yakın baskılamış oldu. Stoklar ise önceki çeyreklerin devam eden etkisi ile 5 puana yakın yardımcı oldu.

        İkinci çeyrekte yaşadığımız daralmanın ardından baz etkisi ve güçlü canlandırma tedbirlerinin etkisi ile ekonominin hızlı şekilde pozitif tepki ürettiğini görüyoruz. Öncü verilerden alınan sinyaller bu çeyrek büyümesinin yaşanan daralmayı neredeyse geri alabilecek kadar güçlü olduğunu bize anlatıyor.

        Önceki çeyreklik ortalamalarını aldığımızda kapasite kullanımı, satın alma endeksleri, üretim ve güven endekslerinin her birinin güçlü şekilde 3. çeyrekte yukarı tepki verdiğini görmek mümkün. Ne var ki son birkaç haftadır yaşanan TL’deki değer kayıpları ve faizlerdeki yükseliş sebebi ile finansal koşullar sıkılaşıyor. Bununla birlikte 800 milyar TL’ye dayanan kredi genişlemesinin yılın kalanında aynı hızda sürmesi de imkânsıza yakın. Üstüne tüm dünyada artan vakaları eklediğimizde içinde olduğumuz toparlanmanın hız keseceği kesin gibi.

        Yurt içinde ve hedef ülkelerde artan vakalar turizmdeki beklenen toparlanmayı geciktirecek.

        Tüm bu nedenlerle toparlanmanın ivmesi yavaşlayacak. Bu sebeple yüzde 2 ve civarı tüm yıl daralma tahminleri gerçeğe yakın gibi duruyor. Ne var ki yatırımlar ve istihdam kaleminde toparlanma daha da uzun sürecek. Türkçesi, verilerdeki toparlanmayı geniş halk kitleleri daha sınırlı hissedecekler.

        REKLAM

        Son olarak, gelişen ülkelere kıyasla çok daha hacimli bir canlandırma hareketine giren ancak bunu yaparken yüksek enflasyon veren ülkemiz ne yazık ki gevşek finansal koşullar elde etmek isterken yılın kalanında sıkı finansal koşullar ile yüzleşmek durumunda kalacak. Hatta bu süreçte uzun vadeli faizleri yukarı hareketlenen belki tek ülke Türkiye olacak. Rezervlerin önemli oranda kullanılmasına rağmen kurdaki erime de bu resme katkıda bulunuyor.

        Sözün özü, krize verilen oldukça güçlü tepki ve stokların katkısı bu çeyrekte çift haneli derin daralmaları önlemiştir. Haziran ayı ile beraber toparlanma başlamış ve yaz aylarında hız kazanmıştır. Ancak son yıllarda sık yaşanmaya başlanan ekonomik daralmalar ve finansal şoklar ülkemizin büyüme potansiyelini ve istihdam yaratma becerisini aşağı çekmiştir. Yeni büyüme ve istihdam normaline göre planlar yapmak zaruridir.

        Diğer Yazılar