Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye füze işinde Çin defterini kapatınca, Avrupa ve Amerika’dan; “Ortak üretelim” yönünde teklifler gelmeye başlamıştı. ABD’li savunma sanayii devi Lockheed Martin ile Alman ve İtalyan ortaklı MEADS şirketi de bunların en önde gelenlerindendi. Beni de şubat başında ziyaret eden MEADS yetkilileri, Türkiye ile ortak üretim, teknoloji transferi, Türk şirketlerinin mevcut kapasitelerinin sisteme entegrasyonu dahil birçok konuda işbirliğine hazır olduklarını, ancak ihale öncesi kendilerini dahi iyi anlatabilmeleri için biraz zamana ihtiyaç duyduklarının altını çizmişlerdi. Bu kadar önemli ve Türkiye’nin taleplerini karşılamada hiçbir negatiflik görünmeyen bu teklifi Ankara’dan önemli bir yetkiliye aktardığımda gülümsemeyle karşılamıştı. Anladığım kadarıyla benzer tekliflerin çok daha iyileriyle gelen Amerika ve Avrupa’dan şirketler söz konusuydu. Ancak, Türkiye-Rusya ilişkilerinin iyi bir döneme girmesinin füze konusuna nasıl yansıyacağını da merak ediyordum, fakat doyurucu net bir cevap bulamamıştım. Zira Rusya, füze satışından öteye geçen bir teklif için henüz masada yok gibi görünüyordu. Belki de bir şeyler vardı, ama ben mevzunun derinliklerine vakıf olamamıştım. Dün gelen bir haberle, detaylar ortaya çıkmaya başladı.

        Rusya Sanayi ve Ticaret Bakanı Denis Manturov, Ankara ile anlaşma imzalanması halinde, Rus hava savunma şirketi Almaz-Antey’in Türkiye için S-400 füze savunma sistemi üretebileceğini açıkladı. Bu haberde gördüğüm tek bir gelişme var. Daha önce Rusya S-300 önerirken şimdi “S-400 de verebiliriz” noktasına gelmiş. Ancak ortak üretim, teknoloji transferi gibi detaylar yok. Rusya’nın devlet teknoloji şirketi Rostech Genel Müdürü Sergey Çemezov da, Rusya ve Türkiye’nin S-400 füze savunma sistemlerinin satışı konusunda görüşmelerde bulunduğunu aktarmış.

        Fakat Obama yönetiminin tüm soğukluğuna rağmen, ABD’nin yeni Başkanı Trump’la birlikte füze konusunda Türkiye’nin kendi taleplerini karşılayacak şekilde Türk Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi ihalesinde rotayı Batı’ya kırma ihtimali daha yüksek görünüyor.

        ALTAY TANKINI KİM ÜRETECEK? KOÇ GRUBU İHA YAPABİLİR Mİ?

        Koç Grubu şirketlerinden Otokar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) şirketi Tawazun’un girişimleriyle kurulan Al Jasoor (Cesur), BAE Silahlı Kuvvetleri ile 661 milyon dolarlık 8x8 taktik tekerlekli zırhlı araç sözleşmesi imzalamış. Savunma sanayiimizin tek kalemde imzaladığı en büyük ihracat anlaşması olması hasebiyle güzel haber. Ancak Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Koç’un Habertürk’te yer alan açıklamaları arasında “İnsansız hava aracına ilgi çok, çalışabiliriz” sözleri daha fazla dikkatimi çekti. Neden mi?

        Çünkü bizim savunma sanayii şirketlerimiz, devletten aldıkları işler ölçüsünde ilerleme kaydediyorlar. Yenilikçi tarafları neredeyse yok. Sorun tek başına özel veya yarı kamu şirketlerinin değil, devletin bu konuda bir modelinin olmamasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla kimse riske girip inovatif ürünler geliştirmiyor. Devlet de alanında uzman iki şirketi çağırıp, Amerika’da olduğu üzere ceplerine para koyarak, “Şu şekilde bir ürün istiyorum” diyerek yarışa sokmuyor.

        Fakat “İnsansız hava araçlarına (İHA) ilgi çok” yaklaşımı pek anlamlı değil. Önemli olan ilginin çok olacağı alanları bugünden görebilmek. Zira konvansiyonel ürünlere yatırım yapan, garantici geleneksel şirketlerin bu işlerde pek şansı yok. Ar-Ge’ye büyük paralar ayıran dev şirketler ve zehir gibi beyinlerle geleceğe uçan küçük şirketler başarılı oluyor. Türkiye’nin de şirketlerini doğru modellerle şekillendirmesi, cesaretlendirmesi gerekiyor.

        Mesela Koç Grubu, Altay Tankı Projesi’nin geliştiricisi olarak, üretim tarafında da yer alabilmek için yoğun çaba sarf ediyor. Ancak yapılan ihalelerde geliştirme ve üretim taraflarının ayrı düşünülmesi, eğer ülkenin bu alanda yeterli kapasitesi yoksa ciddi anlamda külfetleri de beraberinde getiriyor. İhale şartnamesi sebebiyle üretim tarafında bir yarış olması gerekiyor. Ali Koç’un “250 tankı en erken biz yaparız” şeklindeki zaman uyarısının “kamuda pek karşılığı yok” diye biliyorum. Çünkü “Bu işi biz de yaparız ve hazırız” diyen Koç’tan başka 2 önemli grup daha var. BMC konsorsiyumu ve Nurol Holding’in çoğunluk hissesine sahip olduğu FNNS. Hasılı tankta yarış devam ediyor.

        Diğer Yazılar