Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD'nin uygulamaya başladığı İran ambargosunu öncekileriyle karşılaştırmak doğru değil. Öte yandan 4 Kasım’da devreye girecek ikinci ambargo adımıyla daha sert bir tablonun ortaya çıkacağının bugünden görülmesi şart. Türkiye açısından konu sanıldığı kadar kolay olmayacak. Zira İran’dan aldığımız doğalgaz ve özellikle petrol için şimdiden alternatif arayışına girilmesi şart. Türkiye’nin İran’dan aldığı doğalgazın Türkmenistan ait olduğunu, zaruret durumu anlatılabilir ama petrol de işler biraz daha karışık. Ülke olarak, İran, Irak, Suudi Arabistan ve Rusya’dan petrol ithal ediyoruz. Ancak ağırlıklı pay halihazırda İran’da. Ayrıca Irak’ta ortam karışık, Kürt petrolünün Türkiye’ye gelebilmesindeki sorunlar aşılabilmiş değil.

        Daha önceki İran ambargoları gündeme geldiğinde, Türkiye-ABD ilişkilerinin iyi olması sebebiyle istisnalardan faydalanabiliyorduk. Fakat bu defa durum çok farklı. Hem ABD ile aramız limoni, hem de ABD bu defa İran’a karşı ambargolara müsamaha tanımayacak şekilde çok daha ağır yaptırımlarla geliyor.

        ABD’de bulunan Türk heyetinin ajandasındaki konular içinde İran meselesinin kaçıncı sırada yer aldığını tahmin etmek zor. ABD ile çözmemiz, rayına sokmamız gereken başka hayati meselelerimiz var. Dolayısıyla İran petrolü için istisna alınabilmesinde hava pek müsait görünmüyor. Öncelikle ABD-Türkiye ilişkilerini yoluna girmesi lazım ama paralelinde ABD'nin para ve altın ticareti için 90 gün, ham petrol ve petrol ürünleri ticareti için ise öngördüğü 180 günlük geçiş sürecinin de iyi değerlendirilmesi şart. Yetmez, alternatif kaynakların bulunması da elzem. 4 Kasım 2018'e kadar olan zamanın iyi değerlendirilmesi, Avrupa ile ortak hareket edecek noktaların bulunması işimize yarar mı, kestirmek zor.

        Mesela 2016 yılında, İran’a yaptırımların kaldırılmasına yönelik anlaşmayla birlikte İran’dan aldığımız ham petrol miktarı yükselmeye başladı ve % 50 seviyelerine kadar yükseldi. Türkiye'nin ham petrol ithalatındaki tek oyuncu olan TÜPRAŞ’ın ihtiyacını Irak, Suudi Arabistan ve Rusya’dan karşılamakta da bazı sıkıntılar olabilir. Çünkü İran petrolde oyun dışı kaldığı zaman, yerini hangi ülke kaynaklarının, nasıl dolduracağı meselesi gündeme gelecek. İran’dan petrol alamayacak tüm ülkeler piyasada arayışa çıkacaktır.

        Öte yandan bu sene devreye girecek Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR'ın Aliağa'daki yeni rafinerisine de petrol gerekecek. Zira SOCAR’da rafinerisini azalmakta olan pahalı Azerbaycan petrolüne göre değil, İran ve diğer ülkelerin petrol türüne göre dizayn etti. Yani isteseler de Baku-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Hattı’ndan (BTC) gelen petrolü Aliağa’ya getiremezler, kullanamazlar. Zaten Türkiye’de şu ana kadar BTC’den akan Azerbaycan petrolünden tek damla almış değil. Dolayısıyla SOCAR’ın Türkiye’de inşa ettiği yeni rafineriye de petrol lazım.

        Bu sebeple Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in, Türk heyetinin ABD yapacağı temaslara vurgu yapması önemli. Çünkü çözüm bu görüşmelerden çıkacak. ABD Başkanı Donald Trump'ın, ‘İran ile iş yapanların ABD ile iş yapamaz’ mealindeki açıklaması ise sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın konuştuğu, çözüm aradığı bir hadise. Hatta birçok devasa şirket, ABD ile ticaretini ve geleceğini tehlikeye atmamak için İran’dan çekileceğini açıkladı. Fakat şirketlerin durumuyla, ülkelerin pozisyonu çok farklı. Bu sebeple ABD’deki Türk heyetinden gelecek haberler çok önemli. Dilerim bir ara yol bulunur.

        ATAK İHRACATINDA ABD ENGELİ AŞILIYOR

        Türkiye’nin 1.5 milyar dolarlık, 30 adet ATAK helikopterinin Pakistan’a satışında, ABD ile gerilen ilişkiler nedeniyle sorun çıkabileceği bilinen bir gerçekti. Geçen hafta BloombergHT'de bu konuyu gündeme getirmiştim. Sonrasında Savunma Sanayi Başkanlığı’ndan (SSB) önemli bir yetkiliyle görüştüm. Aldığım bilgilere göre SSB, alternatif çözüm arayışı içinde. Hatta ABD dışındaki motor üreticileriyle de görüşülmüş. Belli mesafeler de kaydedilmiş. Halihazırda ATAK’ın motorunu üreten LHTEC şirketinin eşit hisseyle sahipleri olan Rolls-Royce ve Honeywell yetkilileri de ABD resmi makamlar nezdinde girişimlerine devam ediyorlarmış. Fakat SSB ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii(TUSAŞ) yetkilileri, sözleşmeyi riske sokmamak için alternatif şirketlerle de motor temininde ciddi mesafe kat edilmiş ve Pakistan’a ATAK satışında sorun olmayacakmış. Aldığım bilgiler aynen böyle…

        Diğer Yazılar