Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yıllardır kamu tarafındaki araç israflarını, ülkemizde yatırım bulunan şirketlerin yerli üretimlerinin kamu alımlarında teşvik edilmesini yazıyordum ama hep tersi oldu.

        Kamuyla birlikte belediyelerde, başkan seviyesindeki çalışanlar bile Alman malı ithal otolar kullanmaya devam etti. Hatta Türkiye’de hiç yatırımı olmayan Alman markalarının kamu kullanımı ve tercihleri sebebiyle ülkemizde en fazla satanlarda hep zirveye oynadılar. Ben de bunlara dikkat çektim, eleştirdim. Artık gerek kalmayacak gibi...

        Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, kamuda araç tasarrufu kararıyla bu mevzu da kapanacak. Ama nasıl kapanacağı daha önemli. Bakan Albayrak aynı zamanda sıkı bir takipçi olduğu için devlette araç sebebiyle yapılan israflar eskisi gibi olmayacaktır.

        Kararda dikkat çeken 2 husus var.

        Bir; kamudaki araç sayısı önemli oranda azalacak.

        İki; azalanlar da Türkiye içinde üretimi olan yerli araçlardan olacak. Ama ‘yerli üretim’ ibaresi bazılarını cezbetmişe benziyor. Bu sebeple süslenerek sunulan tekliflere de dikkat edilmesi şart. Neden mi?

        Türkiye’de yatırımı olan G. Koreli bir şirketin ortağından gelen teklif ilginç:

        “D veya daha üst segment otomobillere verilecek alım garantisi ile Türkiye’de iki veya üç yeni yatırım mümkün olabilir. Kamuda 115 bin otomobil var. Bunların yüzde 15’i üst segment ve hepsi ithal. Eğer üst segment araçlarda 25 bin adetlik bir iç pazar oluşursa Türkiye’de üretim gündeme gelir.”

        Teklifte açıkça deniyor ki, kamuya daha fazla D veya üstü segment araç alın, hatta alım garantisi verin. Yılda 25 bin adetlik pazar oluşursa, yabancı yatırımcı üretim için gelir. Bu teklifin ne anlama geldiğine siz karar verin.

        Fransa’da kamunun kullandığı oto sayısının 7 bin civarında olduğunu düşünün. Bir de yapılan 25 bin adetlik üst segment teklife bakın. Böyle bir teklifle kamuda araç tasarrufu arka plana atılıyor, yerli üretim bahanesiyle başka kapılar aralanmak istenmiyor mu?

        BAKAN ALBAYRAK'IN DİKKAT ÇEKEN KARARLARI!

        Türkiye’nin enerji meselesi için yıllardır yerli kömürü ve yerli kaynakların kullanılması gerektiği gündeme getirdim. İthal kömür santrallerine sağlanan desteklerin neden yerli kömürden esirgendiğini de sık sık gündeme taşıdım. Hatta Kanada’da hayata geçirilen ve doğalgaz çevrim santrallerinden daha az çevresel etkiye sebep olan temiz termik santral modellerini de yazdım.

        Amma velakin, Berat Albayrak, Enerji Bakanı oluncaya dek değişen bir şey olmadı. Yenilenebilir enerji kaynaklarında ise işin teknoloji geliştirme ve yatırım tarafında zayıf kaldığımızı vurguluyordum. Bakan Albayrak, yerli kömüre ve yenilenebilir enerji mevzusunun teknolojik boyutuna da ihale modeliyle son noktayı koydu.

        Saatlerin ileri-geri alınmasının faydadan çok zararı olduğunu savunuyordum. Bu mevzuda Enerji Bakanlığı döneminde Bakan Albayrak, ‘saatlerle oynama’ hususunu benim de savunduğum şekilde bitirdi. Hatta Avrupa Birliği’nde de Türkiye ile aynı noktaya gelme durumu söz konusu. Bazı yazar arkadaşların ‘Çocuklar sabahın köründe okula gitmesin’ mealinde gündemde getirdikleri bir bakış açısıyla savunulacak bir konu değil.

        Saatlerle oynamanın ülke ekonomisine ve psikolojisine ciddi zararları oluyor. Nitekim bu yılın başlarında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yaz saati uygulamasına son verilmesi için hazırlanan karar tasarısı kabul edildi.

        Avrupa Parlamentosu'nda ele alınan karar tasarısı, parlamentodan 384 kabul, 153 ret ve 12 çekimser oyla geçti. Bu kararla yaz saati uygulaması detaylıca incelenecek, gerekli adım atılacak.

        Ve son karar.

        Bakan Albayrak’ın imzasını taşıyan, benim bu hususta defalarca yazı yazdığım kamunun kullandığı otolara, hassaten ithallerine yönelik karar son derece önemli. Aynı kararın devletin lisans ve onayı ile hizmet verilen tüm alanlarda, mesela taksilerde de olması gerektiğini düşünüyorum. Sadece kamu kurumları ve belediyelerde değil. UBER tartışması sonrasında İstanbul caddelerinde ithal otoların taksi olarak kullanılması yaygınlaştı. Bu durumunda ele alınması gerekir.

        İstanbul Yeni Havalimanı’na (İHY) 19 merkezden toplu ulaşım için İstanbul Büyükşehir Belediyesi toplu taşıma ihalesine çıktı. Aynı mantıkla taksiler için de yerli araç kullanım kriterleri konarak neden ihaleye çıkılmıyor? Atatürk Havalimanı’ndaki taksi kooperatifinir böyle bir hakkı varsa HAVAŞ’ın neden yok?

        Netice itibariyle Bakan Albayrak’ın kamuda araç kullanım ve tasarrufuna yönelik kararı rahatlıkla bir çok alanda uygulanabilir. İnanılmaz faydaları da olur.

        Diğer Yazılar