Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Amerika-Çin ticaret savaşının biz neresindeyiz? Bu tartışmaları uzaktan mı seyredeceğiz? Bizi de ilgilendiren faslına ne zaman uyanacağız? Çinli Huawei, Türkiye telekomünikasyon altyapısının %75’ine hakim olmuş. Ericson, Nokia, ZTE ve Samsung gibi rakiplerini fersah fersah geride bırakmış.

        Böyle bir şey normal mi? Kişisel elektronik cihazlar, mobil telefonlar, tabletler değil telekomünikasyon altyapının neredeyse tamamını kontrol ediyor. Türkiye’de satılan 3 cep telefonundan birinin Huawei olması ise ayrı bir konu.

        Türkiye’de GSM operatörlerinin altyapı yatırımlarındaki (Baz istasyonu, çekirdek şebeke vs.) tablo şöyle: Vodafone’da %100, Türk Telekom’da %75 ve Turkcell’de ise altyapının %50’sinin Huawei’ye ait.

        Telekomünikasyon piyasasını düzenleyen bakanlık ve ilgili kurum bu konuda ne yapıyor acaba? Daha vahimi başta Çinli Huawei olmak üzere benzer yabancı şirketlere Türkiye kamu otoritelerinin sağladığı kolaylıklar yüzünden yerli, milli ve özgün ürünler geliştirip, üreten kendi şirketlerimiz engelleniyor. Hatta bırakın özel sektörü, kamu kaynaklı bazı şirketlerin önü de bilinçli olarak kesiliyor. Bunları neden konuşmuyoruz?

        Ülkemizde telekomünikasyon sektörünün bir numaralı muhatabı, düzenleyicisi, denetleyicisi Ulaştırma Bakanlığı ve uhdesindeki Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK). Fakat sektör özellikle altyapı tarafında sürekli geri gidiyor. Bakanlık bünyesinde faaliyet gösteren, yarı kamu kurumu pozisyonundaki Türk Telekom’a olan iltimaslar, tüm sektörün önünü tıkamış durumda. Hatta ciddi bir geri gidiş var.

        Küresel ‘Telekomünikasyon Gelişmişlik Endeksi’ndeki yerimiz şöyle; 2003’te 59’ncu ülkeyiz. 2010’da 68, 2012’de 80, 2014,’te 86, 2016’de 88 ve 2018’de ise 89’ncu olmuşuz. Altyapıda 15 yılda, 30 basamak geri gitmişiz.

        ‘e-Devlet Gelişmişlik Endeksi’ndeki durumumuza bakalım. 2003’te 49’ncu, 2010’da 69, 2012’de 80, 2014’te 71, 2016’da 68 ve 2018’de ise 53’üncü olmuşuz. Altyapıdaki duruma göre iyi. En azından toparlanma işaretleri var.

        Bakalım 2019’da tablo ne olacak? Eğer fiber altyapı tartışmalarına Türk Telekom’un arkasında aldığı bürokrat bakışıyla devam edersek ilk 100 içindeki konumumuzu bile kaybedebiliriz. Peki bu duruma neden ve nasıl geldik?

        Öte yandan dünya genelinde telekomünikasyon sektöründe Çinli şirketlerin hızlı yükselişleri rahatsızlığa sebep oluyor. İngiltere’de Savunma Bakanı, Huawei tartışmasından dolayı görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Almanya’da konu hararetle gündemde ve Çinli Huawei’nin pazarın ne kadarında etkin olabileceği müzakere ediliyor. Amerika ise Avrupa Birliği (AB) ülkelerine Huawei’den uzak durmaları için baskı yapıyor. Neden?

        Amerika’nın 2 endişesi var. Birisi ticari, diğeri ise her türlü güvenlik içeren stratejik bir yaklaşım. Çünkü tartışmaya konu olan 5G ve bu teknolojide rakiplerini bir adım öne geçen Huawei başrolde. Batılı ölçülerde veya bilinen kapitalist mantıkla da hareket etmiyor. Çinlilerin hedefe gitmek için her şeyi yapabiliyor olmaları endişe kaynağı. Ticari kaygılar, ilgili şirketlerin pazardaki konumu, siber güvenlik, teknoloji hırsızlığı, haksız rekabet, insan hakları ihlalleri ve diğer hususlar, Çinli Huawei şirketinin 5G’de öncü rol almasıyla daha da tartışılır olmaya başladı.

        Özellikle 5G’nin etki alanı endüstri olması alarm zillerin çalmasının ana kaynağını oluşturuyor. Mobil cihazlarla insanların iletişimi, konuşması, mesajlaşması, veri paylaşımı, tv izlemesi, görüntü indirmesi gibi detaylar 4G’nin son sürümleriyle tamamlandı. Bu sebeple dünyada nesnelerin interneti (IoT), cihazların, aletlerin birbiriyle iletişimi, yapay zeka ve tüm bunların odak noktasında olan 5G ve ona yönelik yatırımlar, teknolojiler ve öncü rol alan şirketler konuşuluyor. Amerika-Çin arasındaki Huawei kavgası da çok anlamlı. Keşke bizim kamu tarafından da bu işe uyanan olsa.

        Halbuki Türkiye’de telekomünikasyon alanında güzel gelişmelere imza atan şirketler, bilim adamları, müteşebbisler var. 5G’de dünya çapında işler çıkaran değil, standartları belirleyen hocalar, 50’ye yakın patent alan şirketlerimiz var. Ama kamu duvarını aşıp markaya, ürüne dönüşmede sorunlar yaşanıyor. Bu ülkede yabancı şirketlerin seveni çok!

        Huawei Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su olan Guo Ping’in dikkat çekip, övdüğü, dünyanın 5G kahramanı ilan ettiği önemli bir bilim adamı, Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erdal Arıkan da ULAK AŞ’nin yönetiminde yer alıyor. 4,5G ve onun altyapısı üzerinde geliştirilecek 5G üzerinde çalışmaları yapan ekibe rehberlik ediyor. İnsan kaynağımız, mühendislerimiz çok iyi. Kamu sorunlu.

        Aselsan, Netaş ve Argela ortaklığında Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) desteğiyle geliştirilen yerli baz istasyonu ULAK’a Turkcell’in can suyu desteğine sık sık vurgu yaptım, yapıyorum ama aynı şartlarda olan, aynı ihale kriterleriyle iş yapan diğer iki operatör; Vodafone ve Türk Telekom (TT) milli ve özgün bir ürün için kılını kıpırdatmıyor. Bu durum adil olmadığı gibi haksız rekabete sebep olmuyor mu?

        Bakanlık ihale kriterlerini uygulasaydı 4,5G altyapısı için operatörler mecburen yerli ürün için çaba sarf edeceklerdi. Olanları kullanacak, olmayanlar için geliştirip, üretme arayışına gireceklerdi. Fakat Ulaştırma Bakanlığı, yabancı hazır ürünü alımını tercih edip, ihale kriterlerini görmezden geldi, geliyor. İki operatörde ULAK’a göstermelik, az sayıda, depoda tutmak üzere sipariş verdi. Üstelik Argela’da TT hissesi olmasına rağmen durum böyle. Niçin?

        Çünkü Ulaştırma Bakanlığı 4,5G ihale kriterlerini denetleyip, müeyyide uygulamaya gitmedi, gitmeyi de düşünmüyor. Şirketlere ciroların %3’ü kadar ceza kesme yetkisini de kullanmaktan yana değil. 3 GSM operatörünü denetleyip, ilk 3 yıl %30-40-45 oranında yerlilik şartını kimin, ne kadar sağladığına bile bakmadı. O zaman ihale niye yapıldı? Kriterler neden kondu? Bu durumda Turkcell’in yerli bir teknoloji ürünü olan ULAK’a maddi ve manevi desteğiyle diğerlerinin durumu aynı mı olacak? Türkiye yerli, özgün ve milli teknolojiye bu mantıkla nasıl kavuşacak?

        Ve gelelim can alıcı noktaya.

        Huawei ve Ericson gibi şirketlerle 3 GSM operatörü milyarlarca dolarlık altyapı ürün tedarik anlaşması yaparken, ihale şartnamesindeki yerlilik kriterine özel hassasiyet göstermişler. ‘Bana ceza kesilirse sana yansıtırım’ türünden ‘Back to back’ maddeler koymuşlar. Yani yerlilik kriterine uymayıp, kolay yoldan Huawei veya Ericson’dan ürün alan GSM operatörlerine Ulaştırma Bakanlığı ceza keserse, onlar da bu cezaları anlaştıkları şekilde yansıtacaklar. Anlayacağınız kamu ceza kesmeyerek iki dev şirkete arka çıkmış oluyor.

        Ulaştırma Bakanlığı’ndan bir yetkiliyle konuyu tartışırken, ‘Bakanlık olarak GSM operatörlerine ihale şartnamesi gereği para cezası kesmekten yana değiliz. Bunun yerine 3 şirketle 5G altyapısı için fon oluşturmayı düşünüyoruz.’ cevabını aldım. 4,5G’de hazır ürüne destek verilmezken, 5G için fon kurma girişimi inandırıcı değil. 4,5G olmadan 5G olmayacağına göre hiç samimi de değil. Hatta ‘Haberleşme Teknolojileri Kümesi’ gibi alternatif veya rakip pozisyon girişimleriyle de bu sürece zarar veriliyor.

        Bakanlık yetkilileri şu soruya cevap verebilirler mi? İhale şartnamesi varken bir şey yapılmıyorsa, fona kim, nasıl ve neden para aktaracak? Denetimi nasıl olacak? Mesela İngiliz Vodafone haklı olarak "Bu fona neden para aktarayım?" diyebilir. Fonunun hukuki altyapısı yok. Ama ihale şartnamesi ve kriterleri orada duruyor.

        ‘Yerlilik kriterine uymayan GSM operatörüne şartname gereği cironun %3’ü kadar ceza kesilir. Lisans iptali bile yapılır. Maddeleri neden kondu?’ Ayrıca ceza kesip, kesmemek de ihale şartnamesi gereğince bakanlığın ihtiyarına bırakılmış. Bakanlıkta şimdi top çeviriyor. Ceza kesmeyerek, denetim yapmayarak ülke ekonomisine, geleceğine, teknolojik atılımına zarar veriliyor. Bu uğurda çalışan şirketlerin morali, motivasyonu bozuluyor.

        Hasıl-ı kelam Amerika-Çin teknoloji kavgasını birazcık bilinçli izlense, Türkiye’de telekomünikasyon gibi stratejik bir sektörde yabancı ağırlığını %50’nin üzerine çıkarmayacak düzenlemeler yapılsa ve yerli/milli teknolojilere engel olanlara ağır müeyyideler getirilse fena mı olur?

        Diğer Yazılar