Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeri geldikçe Türkiye’nin fiber altyapıyı ihmal ettiğine çeşitli açılardan ve yaşan son gelişmeler üzerinden dikkat çekiyorum. Mesela Binali Yıldırım, Ulaştırma Bakanlığı döneminde fiber mevzusuna el atmıştı. Zorlama bir atmosfer oluşturarak,Türk Telekomçatısı altında ve sadece bir şirketle işi çözümleme girişiminden hayra alamet bir netice çıkmayacağını o zaman yazmıştım. Nitekim çıkmadı.

        Sene 2019 ve Türkiye internet hızında dünya 102’ncisi.Merak etmeyin bizden geride daha çok ülke var. Ülkelerin internet geniş banthızı üzerine yapılan bir araştırmaya göre Türkiye, 207 ülke arasında internet hızı en yüksek 102. ülke olmuş. Bu listede 2018 yılında 91 ve 2017'de 83. sıradaymışız. Yavaş yavaş gerilere doğru ilerliyoruz.

        Buna benzer tabloyu 2 ay önce de başka bir kaynaktan yayınlamıştım. Kısacası internet ve dijital dünyada istikrarlı bir şekilde geriye gidişimiz söz konusu.

        Merakınızı da gidereyim. İnternette dünyanın en hızlısıTayvan. Avrupa'nın en hızlıları ise sırasıylaİsveç, DanimarkaveHollanda.

        Araştırmaya yapan teknoloji ve araştırma şirketiCable, 9 Mayıs 2018 ile 8 Mayıs 2019 tarihleri arası 12 aylık dönemde 207 ülkenin geniş banthızını araştırmış. Dünyanın ortalama hızı bir önceki seneye göre yüzde 20.65 oranında arttığını tespit etmiş.

        Türkiye, bir önceki yıla göre %7,57 oranında internet hızını iyileştirmesinerağmen dünya liginde geri düşmüş. Birileri bu iyileştirme rakamına‘Efendim internette %7,57 iyileştirme oranıyla rekor kırdık’diye de sunmuş olabilir. Çünkü bizde her büyüme, atılan her adım, yapılan ihracatlarrekor olarak değerlendiriliyor. Makul büyüme hızı, gelişme oranlarına bakan yok.

        Bakalım dünyanın ortalama internet hızını düşüren Türkiye’nin temposu hangi yetkilimizin ilgisini çekecek? Zira son bir yıldırTurkcell, Vodafonegibi telekomünikasyonsektörümüzün öncü şirketleri fiber kablo döşeyemiyor. Kamu engel oluyor, önlerini açmıyor.

        Cable’ın araştırmasına göre Türkiye'nin ortalama internet hızı son üç yılda kademeli olarak artış göstermiş, ancak bu iyileştirmeler olması gereken oranlarda değil. Çünkü tüm ülkeler internet hızını artırmak için yatırım yapıyor, büyüyor.

        Özetle; Dijitaldünyada hız, ekonomi demek, gelişmişlik demek, büyüme demek...

        XXXX

        İstanbul-İzmir Otoyolu’nda ‘Oksijen’siz kalmayın!

        Tüm etaplarıyla hizmete girenİstanbul-İzmir Otoyolu’nu başka alternatifi olmadığı için eski karayoluyla kıyasladık. Havayollarını, vatandaşın çok yüksek bulduğu fiyatlarla nasıl etkileyeceğine dair yorumlar da yaptık, yapıyoruz.

        Bir araçta 2-3 kişi gidilirse havayoluna göre hesaplı olduğuna dair tespitler de yaptık. Ben de yazdım. Otoyolda geçen zamanla ilgili çeşitli yaklaşımlarda söz konusu. 3,5 saat mi, 4 saat mi? Uçak ile otoyolkıyaslaması neye göre yapılmalı ona da değinmiştim.

        Fakat bir de otoyol üzerinde bulunduğu kilometreye göre isim alan ve otoyolu inşa eden konsorsiyumun‘Otoyol’şirketi tarafından işletilen“Oksijen”tesisleri var.

        Eski karayolundaki hatıraları, tatları ortadan kaldıran ve AVM gibi çalışan bir anlayışla,‘yol üstündeyiz’mantığıyla aynı markaların kalitesizleştirilmiş, standartlardan uzaklaştırılmış hali gibi bir durum söz konusu. Belki zamanla oturacaktır, lakin mevcut durum hiç iyi değil.

        ‘Oskisjen 86’da bir deneyim yaşadım. Gece 23 gibi köftecisi ve dönercisi maalesef kötüydü. Yemekler soğuk, bekletilmiş, tatsız, tuzsuzdu. Merak ettim, her iki yerin kasadaki sorumlularıyla konuştum. Şikayet ettikleri tek şey vardı; Yorgunluk. Gündüz 11’de başlayan personel kaçta evine gideceğini bilmiyordu.

        Otoyolda şehir merkezlerine yakın yerlerde mola vereceksiniz,‘Oksijen’gibi yol üstü AVM mantığıyla çalışan yerleri değil, yerel lezzetler bulacağınız noktaları araştırın ki zamanla bu yolun da kaliteli mekanları, durakları ortaya çıkısın.

        XXX

        Dubai sağlıkta İstanbul’la yarışabilir mi?

        Dünyada yaklaşık 25 milyon insan sağlığı için seyahat ediyor. Dünya sağlık turizm pazarının yaklaşık 100 milyar dolar seviyesine çıkması sebebiyle de bazı ülkeler pastadan pay almak için çaba sarfediyor.

        Türkiye, özellikle İstanbul, sağlık turizminde iyi konumda ve giderek de pazarını büyütüyor.Birleşik Arap Emirliklerinin (BAE)gözde turizm merkeziDubai’ye,sağlık turizminde İstanbul’la rekabet için 2014’ten bu yana yatırım yapılıyor. Fakat sağlık turizminde veya tedavi amaçlı yapılan seyahatlerde iki önemli kriter öne çıkıyor;

        1)Ziyaret edilen ülkenin sağlık alanında gelişmişliği, insan kaynağı, hastanelerinin durumu ve yabancı misafirlerine yönelik ilgili mevzuat düzenlemelerin olması.

        2)Tedavi amaçlı ziyaret edilen ülkenin turizm potansiyeli, otelleri, hizmet kalitesi ve tedavi boyunca hastanın ve yakınlarının iyi zaman geçirecek imkanlara sahip olması.

        Türkiye tüm kriterleri fazlasıyla karşıladığından hatta imkanlarını tam anlamıyla seferber edememesine rağmen ilgi görüyor. Türkiye kendi insan kaynağıyla, doğal imkanlarıyla sağlık turizminde başarılı olurkenDubai, uluslararası kurumlara yüzde yüz mülkiyet hakkı sağlayan yasal düzenlemeler yapıp, yabancı şirketleri yatırım yapmaya teşvik ederek bu alanda büyümek istiyor. Dubai'ye çalışmaya gelen yabancılar için bile sağlık kampanyaları yapılmaya başlanmış.

        Turizmde ilke şudur; Bir bölgenin, şehrin, ülkenin hizmet sektöründen kendi vatandaşıfaydalanmıyor, tercih etmiyorsa oraya turist çekemezsiniz. Bu sebeple çalışan yabancıların,‘Dubai’de tedavi olun’tarzı sağlık kampanyalarına tepkilerini merak ediyorum. Bakalım Dubai sağlık turizminde ne kadar başarılı olacak?

        Diğer Yazılar