Ar-Ge Kanunu değişiyor
Yurtdışından insan kaynağı temin etmede yasalarımızın ve çalışma anlayışımızın ciddi etkileri var. Özellikle Türk kökenli nitelikle beyinleri kazanmamız için önemli değişiklikleri gidilmesi gerekiyor. Türkiye’nin hali hazırda en fazla ihtiyaç duyduğu teknolojileri geliştirmek için teşvikler verilen Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) bölümlerinde çalışacak olanlara ‘devlet memuru’ zihniyetiyle çalışma anlayışının dayatılması büyük sorun.
“Sabah 8, Akşam 5” mesai şartlarında çalışana, kart basana Ar-Ge desteği verilirse, bu alanda istihdam edilecek nitelikli insanı elbette bulamayız. Bırakın yurtdışındaki Türk kökenli ve yabancıları, şu çağda ülkemizdeki beyinleri bile bu şartlarda Ar-Ge yapmaya ikna edemeyiz. Ayrıca etsek dahi buralardan doğru düzgün iş çıkmaz. Zaten bu mantıkla da Ar-Ge yapılmaz.
Bu sebeple “5746 Sayılı Ar-Ge Kanunu” değişmesi için çalışmalar yapılıyor. Ancak bugünü değil, geleceği düşünerek, mesai saatlerine değil, geliştirilecek projeleri, performansları dikkate alarak düzenleme yapılması şart. Kanundaki değişiklikler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakında sunulacak. Önemli oranda yenilikler getiriyor. Ancak araştırdığım ve öğrendiğim kadarıyla değişikliğe uğramış haline de ilaveler yapmak gerekiyor.
Mevcut “Ar-Ge Kanunu” 2008 yılında yürürlüğe girmiş, ancak günümüzde çalışma modelleri değişti, değişmeye de devam ediyor. Teknoloji hususunda çok ciddi gelişmeler yaşanıyor. Covid-19 süreci dijitalleşmeyi ve teknolojiyi süreçlerine entegre edebilmenin önemini net bir şekilde gözler önüne serdi. Dolayısıyla kanunun gelişmelere göre değişmesi şart.
“Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Ar-Ge insan kaynağı kapasitesini artırmayı da düzenleyen detaylarla yaklaşık 10 gün önce TBMM’nin ilgili komisyonunda kabul edildi. Süreç devam ediyor.
Kanunda yapılan değişiklikle, personelin toplam çalışma süresinin yüzde 20’sini merkez dışında faaliyet göstermesine imkan veriyor. Diğer bir ifadeyle iş merkezine gitmeden dışarıda yapacağı çalışmayı yüzde 20 ile sınırlıyor. Ancak bu oranın Cumhurbaşkanı tarafından yüzde 50’ye kadar artırılabilmesi de öneriliyor ve öngörülüyor.
Umarım Cumhurbaşkanı bu oranı yüzde 80’e çıkarır. Zira daha yeni yapılan, ama henüz yürürlüğe girme aşamalarını tamamlamayan düzenleme bu haliyle günümüz ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanacağı aşikar. Gelecek yılları ise düşünemiyorum. Covid-19 döneminde bir çok sektör iş yerine gitmeden de daha verimli çalışılabildiğini ortaya koydu. Dünyada da bu yaklaşım revaçta.
İş yerine mesai kavramlarıyla bağımlılık yerine yapılan işte ortaya konacak performansa, kaliteye, projeye ve somut işlere odaklanacak ve buna göre değerlendirmeye tabi tutulacak bir düzenleme gerekiyor. Özellikle dijital çağda iş yerinde zamanın yüzde 80’nini geçirmeyi şart koşmak enteresan! Tam tersi olması lazım.
Ar-Ge yapılan bir merkezde çalışan nitelikli personelin, uzmanın yüzde 80 dışarıda, yüzde 20 işyerinde çalışması, mobil cihazlarla her türlü iletişim ve kontrolün olduğu bu dönemde neden makul karşılanmıyor? Özellikle Ar-Ge merkezleri için bu durumu tartışmak bile yersiz.
Mesela yazılım alanında faaliyet gösteren firmalar, uzaktan ve esnek çalışma düzenini sektörde yeni normal haline getiriyor. Bu akım başka sektörler için yaygınlaşıyor ve küresel ölçekte faaliyet gösteren teknoloji şirketleri de bu modele geçiyor.
Türkiye’nin "Ar-Ge Kanunu" yerinde bir kararla madem değişiyor, mutlaka zamanın ruhuna da uygun olmalı...