Çöp ithalatını kimler, nasıl izin verdi?
Türkiye, çeşitli ülkelerden gelen atıkların, çöplerin merkez üssü olma başarısı gösteriyordu. Önemli bir gelişme yakalamış, rekorlar kırıyordu. Avrupa çöpünün, plastiğinin en büyük alıcısı olmuştuk. Son 10 yılda çöp ithalatı yüzde 7 bin artmışken aniden frene basıldı.
Bu çöplerden kimler, hangi şirketler faydalanıyordu? Ölçüsüz izinler neye göre veriliyor, bu çöplerin amacına uygun olarak kullanılıp, kullanılmadığını kim denetliyordu? Aniden tüm çöp ithalatını yasaklayacak kadar başıboşluk olduğuna göre kanunlara uymayanlara ne ceza verildi? Gerek şirketlere ve gerekse kamu tarafında denetim ve kontrol görevi olanlar için ne tür soruşturmalar yapıldı? Hangi cezalar verildi? “Çöp ithalatını yasakladık” demekle geçiştirilecek bir durum değil.
Ticaret Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu sorulara cevap vermesi, kamuoyunu aydınlatması gerekir.
Öte yandan ani alınan bir kararla plastik çöp ithalatının yasaklanmasının ilgili sektöre vereceği zararı dikkate alan, paydaşlarla görüşen oldu mu? Bu ülkede bu tür ticari kararlar sabahtan akşama alınırsa ülke ekonomisi, üretimi, istihdamı zarar görmez mi?
En azından çöp ithalatının yasaklanması için bir takvim çıkarılabilir, türüne, ülkesine göre yavaş yavaş kısıtlamalar gidilebilirdi. Bunlar yapılırken de kafasına göre çöp ithal edip ülkemizi kirletenler soruşturulurdu. Şimdi toptancı yaklaşımla bu dosyanın kapatılmaması lazım. Mutlaka sorumluları bulunup cezalandırılmalıdır.
Öte yandan plastik çöp yani teknik tabiriyle etilen polimer Ticaret Bakanlığı tarafından “ithalatı yasak” atıklar arasına dahil edilince Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, haklı olarak kararın kendilerini çok olumsuz etkileyeceğini açıklamış. Haklı, ama sektörlerindeki bu kötü gidişat için onların da bir yaklaşımı olmadı.
Bu yasak yüzünden plastiğe ucuz ulaşmak zorlaşacak. İlgili sektör biraz sıkıntı yaşayacak, ama Türkiye’de bu kontrol ve denetimsizlik yüzünden daha fazla kirlenmeyecek. Polietilen artık çok daha pahalı ithal hammadde olacağından tüketimi de azalacaktır.
Peki çözümü nedir? Elbette çöpün, plastiğin bile ithaline, hazırına konmak değil. Çöp toplamayı özellikle de çevreye müthiş zarar veren plastiği toplayıp, geri dönüştürmeyi öğrenmemiz şart. Çöpü kaynağında ayrıştırarak toplamak için daha fazla geç kalınmamalı. Kentsel dönüşümden daha önemli bir konu. Üstelik bunun da rantı var. Düşünsenize yıllık yaklaşık 10 milyon ton plastik üretip, bunun sadece 1,7 milyon tonunu geri dönüştürüyoruz. Her sene ülkemizi 8,3 milyon ton plastikle kirletmek dehşet verici değil mi?
Kendi plastiğini toplayamayarak geleceğini hızla kirleten bir ülke var ortada. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kaybedecek tek bir dakikası bile olmamalı.
Petkim de bu alanda özelleştirme sonrası yeterli yatırım yapmadığı ve ülkemiz ihtiyacının sadece yüzde 20’sini üretebildiği için sektör tarafından eleştiriliyor.
Kısacası bu işin neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Ticaret Bakanlığı kaidesiz, kuralsız ithalat izinleri vermiş. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gelen ithal çöplerle ilgilenmediği gibi Türkiye’de üretilen plastiğin doğru şekilde toplanıp, geri dönüşümü için de bir aksiyon almamış. Üretim tarafında ise Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Petkim gibi kuruluşları organize etmemiş, edememiş…
Allah’tan İngilizler, Almanlar ve Avrupa’nın diğer ülkeleri, onlardan geri dönüşüm amacıyla ithal edip, doğaya saldığımız çöpler için bizden önce davrandılar. Tabii bu arada ithal çöpten para yapanlar çoktan işlerini tamamlamışlardı!