Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        'Helal Gıda Pazarı' Türkiye'nin gündemine girdiğinde, bu alandan ciddi rant elde edeceğini düşünenlerde önemli aktör olmak için yola koyuldu. Endonezya, Malezya, Hindistan, Amerika ve Arap ülkeleri gibi yaklaşık 2 milyarlık Müslüman nüfusa sahip devletlerin bazıları bu pazarın aktörleri, çoğunluğu ise önemli pazarı durumunda. Türkiye ise coğrafi konumuyla, sanayi altyapısıyla, bu pazarda etkin rol oynayacak ülkelerden birisiydi.

        Ancak ortaya çıkan gelişmelere bakılırsa Türkiye'de 'Helal Sertifikası' alan şirketlerin çoğu ya 'helal' zincirine uymadan hareket etmiş, ya da bu sertifikayı sadece pazarlama unsuru olarak kullanmayı planladığı için kurallar manzumesini başından beri delerek faaliyette bulunmuş. Gelinen nokta ise tam bize göre durum arz ediyor. 'Helal Sertifikalı' şirket çok, helal iş yapanlar ise yok denecek kadar az. Neredeyse sertifika alanların yüzde 10-15'i vaatlerine uyup 'Helal Sertifikalı' ürünle tüketiciyi buluşturuyor.

        Halbuki ülkemizde 'Helal Sertifika' uygulamasıyla öne çıkan özellikle gıda sektörünün denetim altına alınması, hijyenik ürünlerin tüketiciye ulaştırılması anlamında da kamu tarafının yükünü hafifletebilirdi. İhracata katkısı olurdu. Ama bu alanda rol almadan, pazar edinmeden kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Çünkü gıdada helal üretim cephesine ciddi anlamda haram işler bulaştığına dair şikâyetler var. Bu durumda, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, helal sertifikası veren uluslararası akreditasyonu olan derneklerin nasıl bir yol izleyeceği önemli. Görüldüğü kadarıyla mevzuat ve düzenlemelerin sektör üzerinde çok fazla caydırıcı etkisi olmuyor. Sadece yanlış işlere bulaşmış, söz verdiği şekilde ürün üretip, tüketiciye ulaşıncaya kadar olan zincirde vaatlerine uymayanları teşhirle yetinmek de çözüm olmuyor.

        Dün Zaman Gazetesinde Dünya Helal Konseyi adlı çatı kurumun bünyesinde yer alan tek Türk üye olan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Derneği (GİMDES) Teknik Bilim Kurul Üyesi Hayrettin İşbilir'in ilginç tespitleri vardı. Anladığım kadarıyla bu alanda da ciddi usulsüzlük söz konusu, her 'Helal Sertifikası'na da inanmayın, gıdanın diğer alanlarından buranın da farkı yok.

        YÜZDE 10'U HELAL GERİSİ NE HAL?

        Tahmin edilen 'Helal' gıda pazarı 850 milyar dolar, kozmetik, oyuncak, ilaç, turizm, tekstil gibi sektörlerle birlikte tüm helal piyasanın büyüklüğü ise 2.5 trilyon dolara ulaşıyor. Şu an bu rakamların sadece yüzde 10'una ulaşıldığı sanılıyor. Dolayısıyla ciddiyetsiz adım atılacak bir pazar değil. Müslüman ülkelerin gıda pazarı ise ağırlıkta uluslararası ticareti yapılamayan basit ürünlerden oluşuyor. Ürünler, kalitesiz imalatıyla birlikte kötü paketleme, istikrarsız arz ve sürdürülemeyen markalaşma yüzünden talep görmüyor. Halbuki birçok ülkede Müslümanların da tercih ettiği 15 milyonluk Musevi toplumun Kosher ürün pazarı, 250 milyar dolara ulaşmış durumda. Türkiye'nin başarısına paralel olarak hesabı siz yapın....

        Kirpi ve TMSF

        Çukurova Grubunun Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) yaşadığı ilişkilerden önce Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) ile mayına dayanıklı zırhlı araç Kirpi'nin üretimi konusunda sözleşmeye aykırı gelişmeler olduğu için üretici firma BMC yüzünden sorunlar yaşıyordu. Kirpi TMSF ile sıkıntıyı aşacak gibi görünüyor. Bu konuda SSM'nin bir şeyler yapması gerektiğini ben de yazmıştım.

        Savunma sanayiinde ürün geliştirmek, pazarlamak ve başarılı olmak önemlidir. Dolayısıyla umarım SSM, TMSF'nin bu kararına yeşil ışık yakar.

        Ancak, TMSF'nin el koyduğu halde faaliyetine devam etmesi yönünde karar aldığı, ürünlerini pazarlamaya devam ettiği Eston İnşaat gibi şirketler de var. İnşaat kalitesi konusundaki endişelerle beraber vaat edilen tarihte teslim edilmeyen konutlar ve bilgilendirilmeyen tüketicileri de var TMSF'nin. Merakım şu: TMSF kontrolündeki şirketler arasında dengeler nasıl kuruluyor?

        Diğer Yazılar