Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sanat tarihi ve arkeolojiden ilerlerken siz nasıl rüyalara düştünüz? “Bir gün bir rüya gördüm ve hayatım değişti” mi?

        Aslında düşmedim. Rüyalar çocukluğumdan beri var. Çok kültürlü, geniş, tasavvuf kökenli bir aileden geliyorum. Geleneklerde, âdetlerde hep rüyalar vardı. Ben de çocukluğumdan beri rüyaların bana rehberlik ettiği kavşakları deneyimledim. Sanat tarihi ve arkeoloji; insanın ortak sembollerini, ortak imgeleri, mitleri anlayabilmek, insanın ruhsal dönüşümünü izleyebilmek için bilinçli olarak seçtiğim bir alan. Üstelik antropolojiden psikopolitikaya kadar pek çok başka alanla da bağlantı kurma fırsatı veriyor.

        Batı ve Doğu kültürlerinde rüyaların anlamları veya rüyaya yüklenen anlamlar değişiyor mu? Nasıl?

        Sembollerin kültürlerdeki anlamları değişiyor olsa da, temel ruhsal dönüşümler değişmiyor. Mesela rüya gören en yüksek ruhsal rehberini Hindistan’da Buddha olarak görüyor, bir Aborjin yüksek ulu bir ağaç olarak görüyor. Rüyanın hissi ise aynı mesajı veriyor.

        Boşa giden bir rüya yok mu? Hepsinin bir maksadı var mı? Benim bildiğim bir uykuda gördüğümüz rüyalar kendi içinde bir bütünsellik arz ediyor. Yani tek tek rüyalar değil, o bütünsellik anlamlı. Öyle mi?

        Rüyalar hem bireyin kendisi ile hem de kolektif alanla ilgili. Hatırlanan her rüyanın bir amacı var. Rüyanın sembolleri kadar, rüyadaki ve uyandığımızdaki his de önemli. Esas bütünsellik bu nokta. Rüya gören bir sürü rüya görmüştür ama hatırladığı rüyada ne var?

        DÜN GECE BİR RÜYA GÖRDÜM (Zeynep Ergen / Doğan Novus)
        DÜN GECE BİR RÜYA GÖRDÜM (Zeynep Ergen / Doğan Novus)

        “RÜYAYI UYANIRKEN KAYBEDİYORUZ”

        Çoğu insan rüyamı hatırlamıyorum der veya uyandığınız anda aklınızda olan rüya kısa süre sonra silinir gider. Rüyayı hatırlamanın veya akılda tutmanın yolu var mıdır?

        Rüyaları hatırlamak için pek çok yöntem var. Kitabımda en etkili olan pratikleri anlatıyorum. Rüyayı hatırlamak aslında uyku öncesiyle de ilgili. En etkili pratiklerden biri; uyumadan bir kaç dakika öncesinde sakin kalmak, sessizlikte uykuya hazırlanmak çok etkili. Uyanırken de uyanma pozisyonunda bir kaç dakika kalmak. Beden hangi pozisyonda uyandıysa… Rüyayı uyanırken kaybediyoruz.

        Rüyada olacak olanı mı görürüz, olmuş olanı mı? Başkaları için rüya görür müyüz?

        Anlayabildiğimiz, rüyada gördüğümüz geleceğin sadece sezebildiğimiz gelecek yani yakın gelecek olduğu. Ama henüz rutin dışı olan olağandışı durumları getiren rüyaları anlamaya çalışıyoruz. Hangi gelecek? Rüyada olacak olanı görmek o anda/şimdide en yüksek olan potansiyel. Aralarında sevgi bağı olan insanlar birbiri için rüya görüyor. Ortak görülen rüyalar var. Beraber rüyaya yatmak da var.

        Özellikle bu topraklarda istihare diye bir mefhum var ki önemli kararlara epeyce bir etkisi oldu. Herkes bunu yapabilir mi ve gerçekten de olumlu sonuçları olmuş mu?

        36 uygarlığın anayurdu olmuş Anadolu’da 12 bin yıla tarihlenen Göbeklitepe’nin topraklarında yaşıyoruz. İlkçağ’dan, Hititler’den rüya kayıtları var, eskilerin istihare gelenekleri var. Herkes istihare rüyasına niyet edebilir. İstihare duaları var. Niyetin net olması önemli. İlk defa kalınan evde istihare rüyasına yatılır. Yeniay fazında istihare rüyasına niyet edilir. Öncesinde oruç tutulur. Böyle rüyaların hayırlı cevabı verdiğine inanılır.

        “SEMBOL DEĞİŞİR HAKİKAT DEĞİŞMEZ”

        Rüya yorumlarındaki farklılıklar neden kaynaklanıyor?

        Ben rüya yorumcusu değilim. Rüya okuyucusuyum. Rüya yorumu değişir, çünkü sizin hayatınızdaki sembolün anlamıyla benim hayatımda aynı sembolün bireysel anlamı farklıdır. Bilinçdışındaki kolektifte bize getireceği dönüşüm değişmeyecektir, sadece potansiyelimize göre akacaktır. Yaşamlarımız yorumlardan ibaret, semboller değişir hakikat değişmez. Bütünsel ve yargı katmadan okumakla başlar rüyayı anlamak.

        En sık görülen rüyalar veya rüya sembolleri neler? Trabzandan kayıp sonunda boşluğa yuvarlanırken uyanmak ve bunu sık sık görmek, hayra alamet midir?

        Deniz sembolünü çok görüyoruz. Gündemimizde deprem olduğu için deprem rüyaları çok görüyoruz. Ailemizi, sevdiklerimizi çok görüyoruz. Hatırladığımız rüya bir sinyal verir. Trabzandan kayıp boşluğa düşmek, rüya görenin kendini pek güvende hissetmediği yönünde bir rüya sinyali veriyor.

        Ve kardeşin kardeşi vurduğu o derin ayrılık... Sizde Freud mu, Jung mu baskın?

        Freud, Adler, Jung ekolünün birbirini tamamladığını düşünüyorum. Freud cinsellik ve güç dürtüsü üzerine temel kuruyor. Jung hepimizin bağlantıda olduğu bilinçdışı kavramını, arketipleri getiriyor. Ben daha çok Jung’un dediği gibi; değişen sembollerin, yeni arketiplerin peşindeyim. Mesela bundan 20 yıl önce cep telefonu rüya sembolü olarak iletişimle ilgiliydi. Bugün personamızın, kimliğimizin de sembolü. Jung bize büyük bağlantının bilgisini hatırlattı.

        “KÂBUSLAR BİLİNÇALTININ ÇIĞLIĞI”

        İşin bir de kâbus kısmı var ki o acaba en derin bilinçaltımızın yansıması mı oluyor? Rüyalarımız hangi aşamada kâbusa dönüşüyor?

        Kâbuslar en derindeki zaaflarımız, bastırdıklarımız, yargıladıklarımız dışladıklarımızla ilgili… Bazen doğal afet yaşamış birinin, doğal afet geçirdiğini tekrarlayan bir kâbus olarak görmesi, bazen çok yanlış yaptığını düşündüğümüz birinin yaptığı yanlışın aynısı yaptığımızı gördüğümüz rüyalar… Kâbuslar bilinçaltının çığlığıdır. Artık çözülmek, kapanmak, dönüşmek isteyen deneyim her ne ise…

        REM uykusunun Kıbrıs ve Anadolu’da 03.00-05.00 arasında olduğunu söylüyorsunuz. Bu süre coğrafyaya göre değişiyor mu böyle? Uyuduğumuz saatle bağlantılı değil mi?

        Uyuduğumuz saat değişebilir. Yaklaşık olarak derin uykuya geçişimiz, ışık ve ses yoğunluğunun azalması ile ilgili. Güneş doğmadan hemen önceki saat diliminde derin uykuda gördüğümüz rüyaları daha çok hatırlıyoruz.

        İyi rüya görmek ve bunu hatırlamak aynı zamanda bir yaratıcılık işareti midir?

        Rüyaları hatırlayabilmek, kendimizi daha iyi anlamak, asıl duygularımızı fark edebilmek, sezgilerimiz ve öngörüler... Heykeltıraş heykeli önce rüyasında yontuyor, müzisyen rüyasında notaları yazıyorlar… Tıpkı Niels Bohr’un “Atom Rüyası,” Friedrich August Kekule’ nin “Kuyruğunu Isıran Yılan Rüyası” gibi... Rüyalarda ilham, yaratıcılık var çünkü kolektif bilinçdışı ile bağlantıda…

        *

        İKİ TAVSİYE

        Müzik, tarihi ve sosyolojisi ile ilgili iki kitap… İlkinde Osmanlı döneminde musiki hayatı, kavramları, tarihsel kırılmaların musikiye etkisi, devlet ve halkın musikiyle farklı ilişkisi anlatılıyor. İkincide ise biraz daha bugüne yaklaşan yazar, müzik sosyolojisine yön veren temel kuram ve yaklaşımları ayrıntılarıyla ele alıyor.

         Sarayın Sesi Halkın Nefesi (Bayram Bilge Tokel / Kapı)
        Sarayın Sesi Halkın Nefesi (Bayram Bilge Tokel / Kapı)
        Müzik Sosyolojisi (Güneş Ayas / İthaki)
        Müzik Sosyolojisi (Güneş Ayas / İthaki)

        Diğer Yazılar