Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz yıl Türkiye’de sinemalarda gösterime giren filmlerde karşımıza gelen en iyi kadın başrol performanslarını hatırladık ve yerli yabancı ayrımı yapmadan bize göre en iyilerini seçtik

        Amy Adams

        Düzenbaz (American Hustle)

        Dolandırıcılığa, para kazanmaktan ziyade İngiliz aksanlı bir kadının kimliğine bürünme fırsatı verdiği için başlayan taşralı Sydney Prosser rolünde Amy Adams yine harikaydı. 5 kez aday olduğu Oscar’ı ne zaman alır bilemeyiz, ama kendi kuşağının en iyi oyuncularından biri olduğu kesin.

        Emma Thompson

        Mr. Banks (Saving Mr. Banks)

        “Mary Poppins” kitabının film haklarını satmak için Hollywood’a gelen ve başta Walt Disney olmak üzere herkese diş söktüren ünlü yazar P.L. Travers’te Thompson, karikatüre kaçabilecek aksi ve yaşlı bir kadın karakterini, ince, duyarlı yorumuyla ölümsüzleştirdi. Davranışlarının gerisindeki çocukluk travmalarını, acıları yansıtırken rolüne belirli bir ironi getirmeyi de ihmal etmedi.

        Scarlett Johansson

        Aşk (Her)

        Yalnız bir erkeğin sadece sesini duyduğu Samantha isimli bir işletim sistemine âşık olmasını inandırıcı kılan en önemli unsurlardan bir tanesi Scarlett Johansson’du. Spike Jonze’un bu harika filmi sayesinde Johansson’un sesinin ne kadar etkileyici olduğunu fark ettik ve bir oyuncunun sesiyle bir filme ne kadar çok şey katacağını bir kez daha anladık.

        Meryl Streep

        Aile Sırları (August: Osage County)

        39 yılı geride bıraktığı meslek hayatında bugüne kadar farklı konuşan, farklı gülen, farklı yüz ifadelerine sahip o kadar çok karakter oynadı ki şaşırmamak elde değil. Ölümcül bir hastalıkla baş etmeye çalışan, aksi ve huysuz Violet Weston da bunlardan sadece biriydi. Kalabalık kadrolu bir aile dramı olan “Aile Sırları” belki ileride unutulacak ama Violet Weston’ı görür görmez, Streep’in şahane oyunculuğu hemen hatırlanacak.

        Ahu Türkpençe

        Köksüz

        Babasız kalmış orta halli bir aile. Evde mutluluğa izin vermeyen huysuz bir anne ve aile reisliğine mahkûm edilmiş, ne yapacağını bilemeyen, yolunu şaşırmış 30 yaşlarında genç bir kadın.... Ahu Türkpençe, Deniz Akçay’ın sağlam senaryosunun da katkısıyla karakterin içindeki acıyı ve hüznü son derece duyarlı, mükemmel bir yorumla getirdi karşımıza. Yeni yılda onu keşke daha çok filmde seyretsek.

        Judi Dench

        Umudun Peşinde (Philomena)

        “Katolik Kilisesi’nin 50 yıl önce elinden aldığı oğluna yeniden kavuşmak isteyen Philomena’yı ondan daha iyi kim oynayabilirdi?” sorusuna cevap bulmak kolay değil. İnançlı, mütevazı, işçi sınıfından gelen Philomena, ilk başlarda onu küçümseyen entelektüel yol arkadaşı gazeteci yazarın hayranlığını kazanırken biz de onun oyunculuğunun derinliğine bir kez daha şahit olduk. O kadar sade bir tarzı var ki oynadığını hissetmiyorsunuz bile.

        Juliette Binoche

        Sils Maria ve Perde (Clouds of Sils Maria)

        İlerleyen yaşının getirdiği yeni rollere alışmakta zorlanan ve kendini “yüksek Avrupa sanatı”nın kibirli kalesine kapatan ünlü yıldız Maria Enders’in, yeni dünyadaki huzursuzluğunu kendine özgü doğal ve sade üslubuyla canlandıran Binoche, bir kez daha hayranlık uyandırıcı. Kaç yaşına gelirse gelsin yönetmenlerin vazgeçemeyeceği oyunculardan biri.

        Marion Cotillard

        İki Gün ve Bir Gece (Deux jours, une nuit)

        Edith Piaf’ı canlandırdığı “Kaldırım Serçesi”yle Oscar kazanan Fransız oyuncu Cotillard, bu kez çalıştığı atölyeden atılmamak için iş arkadaşlarını ikna etmeye uğraşan Sandra’yı canlandırdı. 4 aylık uzun bir depresyonun ardından “hayat ringi”ne gönülsüzce çıkan Sandra’da Cotillard yine gönlümüzü kazanan duygusal bir performans sergiledi.

        Lale Başar

        Köksüz

        Deniz Akçay’ın yazıp yönettiği ilk uzun filmi “Köksüz” yılın en iyi iki performansına sahne oldu. Eşini kaybettikten sonra dengelerini bir daha bulamayan, kendi çocuklarından bir çocuk gibi ilgi bekleyen ve mutsuzluğunun bütün hıncını farkında olmadan sevdiklerinden çıkaran anne rolünde Lale Başar da unutulmaz bir performansa imza attı.

        Farah Zeynep Abdullah

        Unutursam Fısılda

        Son dönemin en yetenekli genç oyuncularından Farah Zeynep Abdullah, liseli bir “erkek Fatma” olarak tanıdığımız Hatice’nin âşık olması, pop yıldızına dönüşmesi ve olgunlaşması gibi tüm değişim süreçlerini ikna edici, duygusal bir performansla canlandırarak yılın en çok seyredilen yerli filmlerinden birine önemli bir katkı yaptı.

        Diğer Yazılar