Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu yıl 37’ncikez sinemaseverlerlebuluşmayahazırlananİstanbul FilmFestivali, 6-17Nisan tarihleriarasındagerçekleştirilecek. Festivalkapsamında12 günde, 18bölümde 43ülkeden 218yönetmenintoplam 210filminingösterilmesiplanlanıyor.Biz de her yılolduğu gibi10 filmlik biröneri listesihazırladık.

        Ağacın Altı(Undir Trenu)

        FestivalinAntidepresan bölümündegösterilen bir kara komedi...Yılın büyük bölümündekarlı buzlu bir ortamdayaşayan İzlandalılarıngüneşe, ağaca hasretolduğu bilinir. Ama bunlariçin ülkede birçok kavgaçıktığını biliyor muydunuz?Yönetmen HaffsteinGunnar Sigurdsson’un bukavgalardan esinlenerekçektiği “Ağacın Altı”,komşular arasında geçen bir“ağaç savaşı”nı anlatıyor...Basit bir anlaşmazlıktrajediye doğru evriliyor.Venedik dahil festivallerdeilgiyle karşılanan film,İzlanda’da Edda Ödülleri’ndeyılın en iyisi seçildi.

        Ex Libris:New YorkHalkKütüphanesi(Ex Libris: The New YorkPublic Library)

        Belgesel yönetmeniFrederick Wiseman,bulunduğu şehrin gururkaynaklarından biri olan NewYork Halk Kütüphanesi’ni anlatıyor. PrömiyeriniVenedik Film Festivali’ndeyapan belgesel, eleştirmenlertarafından “sabır ve metanetebir övgü” olarak nitelendi.İnternet çağında birkütüphane üzerine çekilmiş 3saat 17 dakikalık bir belgeselseyretmek akıl kârı gibigözükmese de meraklılarıiçin festivalin en ilgiye değerfilmlerinden biri olacağıkesin.

        İtaatsizlik (Disobedience)

        “Gloria” (2013) ve “A Fantastic Woman” (2017) filmleriyle tanıdığımız Şilili yönetmen Sebastián Lelio, yeni filminde bir yasak aşk öyküsü İstanbul Film Festivali için anlatıyor. Fotoğrafçı Ronit (Rachel Weisz), New York’tan Londra’ya döner. Yıllar önce terk ettiği dindar Yahudi cemaati onu soğuk karşılar. Gençlik yıllarından arkadaşları Esti (Rachel McAdams) ve Dovid (Alessandro Nivola) ise cemaatin bir parçası haline gelmişlerdir. Ronit ve Esti’nin arasındaki duygusal yakınlaşma her ikisini de farklı şekilde etkileyecektir.

        Köpek Adası (Isle of Dogs)

        Wes Anderson’un animasyonla buluşmasının seyre değer sonuçlara yol açtığını “Fantastic Mr. Fox”tan (2009) biliyoruz. Berlin Film Festivali’nin açılışında gösterilen “Köpek Adası”, Anderson’un animasyon tutkusunun yeni örneği. Film, Japonya’da köpeklerin insanlardan uzakta bir adada sürgüne gönderildiği karanlık bir gelecekte geçiyor. 12 yaşındaki Atari, köpeği Spot’u bulmak için adaya geliyor. Filmin seslendirme kadrosu, Bryan Cranston, Edward Norton, Bill Murray, Scarlett Johansson gibi Hollywood yıldızlarıyla dolu...

        Lean On Pete

        Melankolik bir büyüme hikâyesi... “Weekend” (2011) ve “45 Years” (2015) gibi mütevazı, incelikli ve derin öyküleriyle tanıdığımız İngiliz yönetmen Andrew Haigh, bu kez bir Amerikan öyküsüyle geliyor karşımıza. Willy Vlautin’in romanından uyarlanan film, 15 yaşında yoksul bir gencin hikâyesini anlatıyor. Yarış atlarının bakımının yapıldığı ahırda iş bulan Charley (Charlie Plummer), hayatından bezmiş jokey Bonnie’yle (Chloe Sevigny) iletişim kurmayı denerken yarışlarda iddiası olmayan Pete adlı atla özel bir bağ kuruyor.

        Madeline Madeline’i İzliyor (Madeline’s Madeline)

        Sundance Film Festivali’nde gösterilen ve eleştirmenlerden aldığı yüksek puanlarla öne çıkan bağımsız bir film. Amerikalı yönetmen Josephine Decker, 16 yaşında bir kızın hikâyesini anlatıyor. Ruhsal sorunlarıyla boğuşan, annesinin sevgisiyle boğulan Madeline, tiyatro sahnesinde tümüyle farklı bir kişiliğe bürünür... Psikolojik sorunlarla sahne performansı arasındaki ilişkilerin keşfine çıkan filmde Madeline rolündeki Helena Howard ve annede Miranda July’ın oyunculukları öne çıkıyor.

        Sahaf (The Bookshop)

        Katalan yönetmen Isabel Coixet’in, Penelope Fitzgerald’ın romanından sinemaya uyarladığı film, 1950’li yıllarda, İngiltere’de geçiyor. Eşini kaybetmenin acısını unutmaya çalışan Florence Green (Emily Mortimer), kasabada açtığı kitapçıyla çağdaş edebiyata karşı önyargıları yıkmaya çalışıyor... Tam bir kitapsever filmi olarak nitelenebilecek “Sahaf”ın, İspanya’da çok sevildiğini; film, yönetmen ve uyarlama senaryo dallarında Goya Ödülleri’ni kazandığını belirtelim.

        Transit

        “Barbara” (2012) ve “Yüzündeki Sır” (Phoenix – 2014) ile tanıdığımız Alman yönetmen Christian Petzold’un yeni filmi, bir göçmen hikâyesi anlatıyor. Anna Seghers’in 1942 tarihli romanından uyarlanan filmde Nazi işgalinden kaçan Georg, kimlik belgesini ele geçirdiği ölü bir yazarın yerine geçer. Georg, Marsilya’dan gemiye binebilmek için beklerken başka mültecilerle tanışır; gizemli Marie de bunlardan biridir... Petzold, Marsilya’da çektiği filmde aradan geçen 75 yıla rağmen Avrupa’da çok az şeyin değiştiğini vurguluyor.

        Western

        Valeska Grisebach’ın yazıp yönettiği film, günümüzde geçen bir öyküyü yer yer Amerikan western’lerini hatırlatan imajlarla anlatıyor. Bir grup Alman inşaat işçisi, çalışmak üzere Bulgaristan’ın kırsal bölgelerinden birine gelir. İçlerinden birinin, civardaki köyün sakinleriyle arkadaşlık kurmaya çalışması, her iki tarafta da garip karşılanır... Grisebach’ın gerçek işçilere rol verdiği film çağdaş Avrupa’ya, yabancılık tartışmaları üzerinden bakıyor.

        You Were Never Really Here

        “Kevin Hakkında Konuşmalıyız”la (2011) tanınan yönetmen Lynne Ramsay, kaybolmuş bir genç kız, uyumsuz bir savaş gazisi ve nüfuzlu devlet adamlarının dahil olduğu şiddet dolu karmaşık bir suç ağında olup bitenleri anlatıyor. Beklentilere göre gelişmeyen bu ezber bozan polisiyenin müzikleri Radiohead’in gitaristi Jonny Greenwood’a ait. Geçtiğimiz Filmekimi’nin programında yer almış ama gösterilememişti. Özellikle yeni denemelere açık sinefillere öneriyorum.

        Diğer Yazılar