Stepneygate olayı
2007 yılında üç pilotun (Kimi Raikkönen- Fernando Alonso- Lewis Hamilton) son yarışa kadar şampiyonluk umudunun olduğu o efsane sezona damgasını vuran (ve hatta gölgeleyen) “Stepney Gate” olayını bu hafta konu alalım.
Hatırlarsınız 2007 yılında Ferrari’ye Kimi Raikkönen gelmiş ancak, takım içerisinde bir huzursuzluk ortamı hakim olmuştu. Çünkü takımda artık o muhteşem üçlü (Schumacher-Brawn-Todt) yoktu. Dengeler tamamen değişmiş ve bu uğurda Brawn’ın bir numaralı adamı Nigel Stepney deyim yerindeyse açıkta kalmıştı. Monaco yarışlarına kadar da bu durum böyle devam etmişti. Sıralamalarında ise resmen dananın kuyruğu kopmuştu.
O haftasonu Ferrari’nin yakıt deposunda bulunan beyaz toz, tüm sezon boyunca sürecek olan olayın fitilini ateşledi. Beyaz tozun Nigel’ın üzerinde bulunması tüm hafta sonu boyunca en çok konuşulan konu oldu. Çünkü olası bir sabotaj gündemdeydi! Akabinde Nigel’ın takımdan uzaklaştırılması, mahkeme kararıyla evinin aratılması gibi bir sürü hukuki işlem başlatıldı. Keşke tüm olay bundan ibaret olsaydı da Ferrari içerisindeki kargaşa sezona mâl olmasaydı. Neyse, dediğim gibi olay bununla sınırlı kalmadı. İşin içine o dönemde McLaren-Mercedes takımından Ron Dennis’in bizzat işe aldığı Michael Coughlan da dahil oldu.
Michael Coughlan ve Nigel Stepney’in uzun yıllardır süre gelen bir arkadaşlıkları bulunuyordu. Formula 1 dünyasında çıkar ilişkilerinin öncelikli olduğu bilinen bir gerçek. Yani bu ikilinin arkadaşlıkları içinde çıkar ilişkisi denilebilirdi. Bu noktada olayı tek bir cümleyle özetleyeceğim. Nigel, Ferrari aracına ait dökümanları, İngiltre’nin Surrey şehrinde bir kırtasiye dükkanında kopyalayarak McLaren’e yani en büyük rakibine sattı. Gerçi fotokopiden önce maillerle birçok bilgi zaten McLaren’e sızmış ve hatta Ron Dennis’de bu olaylardan ilk başlarda haberdarmış. Neyse dönelim fotokopi olayına, kırtasiye dükkanı sahibi Maranello’ya ulaşarak kendilerine ait 600 sayfalık dokümanı kopyaladığını söylemesi üzerine olay alevlendi. FIA’ya başvuran Jean Todt, McLaren takımında kendilerine ait belgelerin olduğunu ve şampiyonluğun pistlerde kazanılması gereken bir ünvan olması gerekirken, kirli oyunlarla şampiyonluk mücadelesi verildiği hakkında uzunca bir mektubu yetkililere iletti.
Tüm bunlar meydana gelirken McLaren’de de sular durulmuyordu. O zaman çaylak pilot olan Lewis Hamilton’la Fernando Alonso arasındaki ipler iyice gerilmişti. Öyle ki iş Alonso’nun Dennis’i tehdit etmesine kadar gitti. McLaren Motorhome’unda tarafların karşılıklı olarak birbirini tehdit ettiği ve o konuşmalarda Alonso’nun Dennis’e “elinde McLaren’e ait önemli mailler olduğunu ve doğru hareket etmezlerse bunları FIA’ya vereceğini” söylediği duyuldu.
Ferrari her geçen gün olayın üstüne gidiyordu, McLaren’de ise işler sarpa sarmaya başlamıştı ki FIA artık devreye girdi ve soruşturma başlattığını açıkladı. Bu zamana kadar da sezon ortası geçilmiş, şampiyonluk yolunda önemli puanlar alınmıştı.
Mosley and Dennis
Sezon boyunca yarışlardan ziyade padoğun konuşulduğu o yıl, Eylül ayında yapılan mahkemede bu olay sonuca bağlandı. FIA Başkanı Max Mosley tarihin en büyük cezalarından birini McLaren-Mercedes takımına verdi. Takım tam olarak 100 milyon dolar para cezasına çarptırılmakla kalmadı üzerine sezon boyunca takımlar klasmanında aldıkları tüm puanları silindi. En fenası da bir sonraki sezonda araçlarında Ferrari’ye ait herhangi bir veri olmaması adına araçları didik didik edilecekti.
Bir adamın takım içerisindeki memnuniyetsizliğinden kaynaklanan bu olay Formula 1 tarihin en büyük skandalı oldu. Kimisine göre mahkeme salonlarında kazanılan, kimisine göre de her şeye rağmen pistte (Kimi’nin pilotaj marifetleri) kazanılan bir şampiyonluktu.
Olaydan sonra başroldeki Nigel Stepney’e ne mi oldu? Takımla ilişiği tamamen kesildi hatta tüm Formula 1 kariyerini bitirmiş oldu. Kariyerini değiştirmiş daha sakin bir hayatı tercih etmişti ki, geçtiğimiz yıl İngiltere’de korkunç bir trafik kazasında hayatını kaybetti.
