Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sipariş vermek bir meziyettir. Bu konu üzerine onlarca makale okudum ve sonunda da: “When Harry Met Sally” de Sally’nin ne istediğini bildiği o kararlılıkta olmanın gerektiği ancak, Starbucks’taki bir kahve seçiminden karakter analizi çıkarmamanın yerinde olacağı sonucuna vardım. Restoranda yemek siparişi verirken pek çok etkinin altında kaldığımız artık bir sır değil. İyi bir restoranda açlığı gidereceğim derken sinir küpüne dönmek mümkün. Masanın etrafında dolanan garsonlar, garip isimlerden oluşan bir menü insanı gerebilir. Tüm bunlar siparişi olumsuz yönde etkiliyor. Ayaküstü yemekte de hızlı yiyorsun ne yediğini anlamıyorsun, bir zaman sonra bu da sinir yapıyor. Bakın bu konuda yapılan araştırmalar bizlere neler söylüyor:

        Ortamın Havası

        Yumuşak aydınlatılmış (hafif sarı renk ışıklı, loş bir ortam), geriden gelen lounge müzikli restoranlarda yemekten alınan keyif artıyor. Psychological Reports’un yaptığı bir araştırmada; yemek yiyenler iki ayrı restorana gönderiliyor. Birinde caz müzik ve sarı aydınlatma bulunuyor; ötekindeyse beyaz aydınlatma ve biraz gürültülü bir müzik... Yemek yiyen insanların ilk restoranda daha uzun süre kaldıkları gözlemlenirken, öteki restoranda insanların hızlıca yemeklerini bitirip kalktıkları görülüyor.

        Refakatçinin Kilosu

        Bir erkek ve bir kadın yemek yiyorsa bunda sıkıntı yok. Ancak hem cinslerinle aynı masada bulunuyorsan kilo bir anda masanın yıldızı oluyor. Appetite dergisinin 2014 yılında yaptığı bir araştırmadan çıkan sonuca göre: Masada biri kiloluysa diğerlerinin bilinçaltında onun kilolu olması yüzünden daha sağlıksız yemeklere yönelim oluyor. Bunun açlık durumumuzla bir ilgisi yok, tamamen dış görüntü yüzünden farkında olunmadan verdiğimiz bir karar. Aksi durumlar içinde bu geçerli. Bu sefer sipariş verilirken çok daha az, daha sağlıklı yiyecekler söyleniyor.

        Yemek İsimleri

        2014 yılında International Journal of Hospitality Managementda yer alan bir makalede; menüdeki yemeklerin içinde ne olduğu yazıldığında, daha fazla ödemek pahasına bile olsa, kesinlikle onlar tercih ediliyor. Düşünün ki menüde “deniz salatası” yerine “deniz taraklı, kalamarlı, karidesli salata” yazıyor. Aynı yemek ama birinde daha detaylı yazınca sanki daha iyiymiş daha lezzetliymiş gibi geliyor. Tabii bu noktada menüde yazılanları okuyabiliyorsan ya da anlayabiliyorsan diye eklemek de lazım.

        Şefin Spesiyali

        Yemek siparişlerinde bazılarımızın kolaya kaçtığı burada ortaya çıkıyor. Geçen yıl Psychology & Marketing dergisinde yayınlanan bir çalışmada “şefin seçtikleri ya da tadım menüsü” tercih eden insanların kendilerini daha rahat hissettikleri ortaya çıkmış. Adını bile söyleyemediğin yemeği telaffuz etme paniğinden de bu vesileyle kurtuluyorsun. Gerçi böyle bir durumda da yüksek kalorili veya alerjiniz olan bir yemeğin karşınıza çıkması şansa kalıyor ancak, şeflere güven her yerde, her zaman tam!

        Diğer Yazılar