Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Siyasi partilerin Ankara’da ittifak görüşmelerindeki her yol alışı, Anadolu’da bir kıpırdanmaya neden oluyor…

        Bir kesimde rahatsızlık ve burukluk yaratırken, diğer kesimde kaygılı sevince yol açıyor.

        Bunu ileri sürmemin nedeni bir haftadır Anadolu’nun farklı illerinden siyasi partilerin il, belediye veya ilçe başkanları ile yaptığım telefon sohbetleri.

        Konuşmalarımdan yola çıkarak şunu ileri sürebilirim ki, partiler çatıda ne anlaşmaya varırsa varsın, sandığa oyun nasıl gideceğini yereldeki gönüllerin hareketi tayin eder…

        Dolayısıyla hangi partinin hangi bölgedeki başkanlığı kime bıraktığından çok, seçmenin ortak vicdani kanaati oya yön verir.

        Yani, yerelin dinamik gücü, genel merkezlerin bin bir pazarlık sonucu elde ettiği tahakkümünün önünde olur.

        DİP DALGA

        Genel merkezler hangi il üzerinde uzlaşırsa uzlaşsın, son tahlilde o bölgede seçmenin kimin üzerinde uzlaştığı önem kazanacak.

        Hangi kamuoyu şirketinin, hangi adayı öne çıkarmak veya parlatmak için manipüle edilmiş anketleri de bu kez algıları yönetemeyecek…

        Daha ilerisini söyleyeyim, ittifak için uğraşan her dört partinin seçimde dip dalga ile karşılaşma olasılığı da bu seçim yüksek.

        Yani hangisinin umulmadık başarı yakalayıp, hangisinin sıfır noktaya düşeceğinin ne bir verisi, ne de garantisi var...

        Yine Anadolu’nun farklı bölgelerindeki siyasi parti temsilcileriyle yaptığım konuşmalardan yola çıkarak belirtiyorum ki, bu seçim bugüne kadar yapılmış yerel seçimlerden çok farklı dinamiğe sahip…

        Çünkü Ankara’da ittifak görüşmelerinin tıkandığı ve ilerleme sağlamanın zor olduğu haberlerinin çıktığı gün iki partinin il veya ilçe başkanları bırakın belediye meclis üyelikleri muhtarlara, ihtiyar heyetlerine kadar liste hazırlığı yapıyordu.

        İttifak konusunda bütün pazarlıkların tamamlandığının ileri sürüldüğü yerde ise il, ilçe teşkilatı, bırakın ortak liste çıkarmayı, birbirinin yüzüne bakmayacak oranda düşmanlaşmıştı.

        Dolayısıyla genel merkez yönetimleri açısından bu seçim, sahadaki propagandadan daha çok, teşkilatının oyuna sahip çıkma uğraşıyla da geçecek.

        DÖRTLÜ MATRİKS

        Prof. Dr. Sencer Ayata hocamın deyimiyle, “bu seçim dörtlü metriksin, karmaşık bir oyunu ile karşı karşıya…”

        Nedeni de ittifaktan daha çok, kim kimi kendine yakın görüyorsa ondan etkileneceği, yerelin dinamiklerinin ideolojinin önüne geçeceği sandık olmasından...

        İdeolojik olarak içselleştirmese de hizmet edeceğine inandığı veya kendisine bir zamanda veya yerde dokunmuş olana oy vermekten kaçınmadığı bir sandık sürecine tanıklık ediliyor.

        Ya da geçmişte kendisine, sevdiği kişiye veya partisinin liderine yapılanı unutmuyor; davranışının odağına geçmişi koyarak birikmiş öfkesini sandıkta kusmak için kenarda bekliyor.

        Türkiye birebir aynı olmasa da benzer süreci 1994 seçiminde yaşadı...

        O dönem Refah Partisi’ni seçmen oyunun çok üzerinde bir oyla “hizmet edeceğine inandığı için” adaylarını belediye başkanlıklarına taşıdı.

        O nedenle Ankara’da çatıda ne denli uzlaşı sağlanırsa sağlansın, asıl uzlaşının yerelde teşkilat ve seçmenin gönlünde oluşturulması gerekiyor.

        TEŞKİLATI ÇALIŞMAZSA

        Eğer yerelde teşkilat içselleştirmezse, CHP seçmeninin sandığı bırakıp tatile gitmesi; MHP seçmeninin 2002’de partisi yerine başka partiye kayması; AK Parti seçmeninin 7 Haziran seçiminde kılını kıpırdatmamasına benzer süreçle karşılaşılması kaçınılmaz oluyor.

        Yerel seçimin dinamiği de oy geçişkenliği de milletvekili genel seçimine hiçbir koşulda benzemiyor…

        O nedenle bu seçiminin en önemli dinamiğini partilerin yereldeki teşkilatı ile seçmeni hangi oranda etkileyeceğidir.

        Kendi oluşturduğu ittifaktan ne kadar oy kaçırmayacağı kadar, karşıda oluşmuş ittifaktan ne kadar oy alacağı da sandık sonucunu belirler.

        Örneğin AK Parti ile MHP’nin uzlaşmış olması değil, CHP ile İYİ Parti’nin bölgesindeki ittifakından hoşnut olmayan seçmenden ne kadar oy kapabildiği de önemlidir ya da tam tersi diğer ittifak adayına ne kadar oy kaçırdığı sandığın sonucunu tayin eder.

        HDP SEÇMENİ NE YAPAR?

        Bir başka dinamik de ister gizli, ister açık olsun HDP seçmeninin davranış dinamiği…

        Geçmiş yerel seçimlerde ortalama %50’ye varan oranda CHP’ye destek çıkan HDP seçmeni be kez ne yapacak?

        Veya geçmiş yerel seçimlerde AK Parti adaylarına yöresine göre %35 ile %45 desteğini gösteren mütedeyyin HDP seçmenin tavrı ne olacak?

        BAZEN 3, BAZEN 5 EDİYOR

        Ayrıca unutulmamalı ki her dönem yerel seçimler iktidar partileri açısından ciddi bir handikap oluşturdu.

        Sadece AK Parti döneminde değil, geçmiş iktidarlara da bakılırsa, milletvekili genel seçimi ile yerel seçim arasındaki oy farkının 6 ile 10 puan arasında değiştiğine tanıklık edilir.

        En iyi örnek de yakın geçmişten; AK Parti 2009’da %38 aldı, hemen ardından 2011 seçiminde %49,5’u aştı…

        Yine 2014 seçiminde %44 aldı, ama hemen ardından yapılan 2015 seçiminde %53’e ulaştı…

        Bunlar da gösteriyor ki iktidar partileri açısından yerel seçim riskli…

        İttifaktan gelecek oylarla bu handikabın kapatılması kadar, kaçıracağı yerler olacağını da göz önünde tutması gerekiyor.

        Çünkü yıllarca bir yere aday olmak için bekleyen partili, bir anda ittifak nedeniyle umudunun yok olmasına, en azından yarışa girememesi gibi bir durumla yüz yüze kalıyor.

        Bu da hem kendisinde hem de çevresinde uzaklaşmaya, ötekine yüz çevirmeye neden oluyor.

        Bütün bunlardan dolayı kimsenin bugünden 2+2=4 eder hesabını yapmaması lazım.

        Merhum Demirel’in dediği gibi bazen 3, bazen de 5 edebiliyor…

        Diğer Yazılar