Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TÜRKİYE Tek Yürek yardım kampanyasında elde edilen miktara ilişkin inşaat sektöründe olanların hesabına göre yıkılanın iki katından fazla ev yapma olanağı ortaya çıktı.

        Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre son incelemelere göre Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da hasar yüksek, diğer 8 ilde ise bazı ilçeleri hariç kent merkezlerinde bu denli yüksek yıkıma rastlanmadı.

        Hasar tespiti tamamlanan 61 bin 722 binada yer alan 263 bin 800 bağımsız birimin ise acil yıkılması gereken ağır hasarlı veya yıkık olduğuna karar verildi.

        BİR DAİRENİN MALİYETİ

        Birim maliyet hesabından yola çıkılırsa, temel ile birlikte bir binanın metrekare maliyeti yaklaşık 450 dolar civarında…

        Her bir dairenin TOKİ konutlarında ağırlıkla uygulanan 90 metrekare üzerinden hesaplandığında, ek maliyetlerle birlikte 800 bin liradan hesap edilebilir.

        Toplu konutun getirdiği bazı masraf eksiltici unsurlar eklendiğinde ise daire başına maliyetin 500 bin lira civarında olacağı hesaplanıyor.

        TOPLANAN MİKTAR

        Gelelim önceki gece toplanan yardımlara…

        Bağışçılar 115 milyar 146 milyon 528 bin lira verdi…

        Buna 100 milyar lira da Hazine’den aktarılanlar eklendiğinde 215 milyar lira eder…

        Ülkelerden gelen başka yardımlara ilaveten Dünya Bankası’nın 1 milyar 780 milyon dolar, yani 33 milyar lira desteği de eklendiğinde 250 milyar lira civarına ulaşır.

        Türkiye Tek Yürek kampanyasının ötesinde farklı ülkelerde yaşayan Türkiye sevdalılarının yardımları da eklendiğinde 300 milyar liralık kaynağa ulaşır…

        Bu da her biri 500 bin liradan 600 bin ev demek…

        Yol, altyapı yatırımları çıkıldığında dahi yıkılan veya acil yıkılması gereken binalardan da fazla sayıda konut stokuna ulaşmak olası.

        HAYIRSEVERLERİN EV DESTEĞİ

        Habertürk’ün de içinde bulunduğu Ciner Grup gibi süratle ev yaptırıp teslim etmek için kolları sıvayan hayırsever işadamlarının katkıları da bunun içinde değil…

        Toplanan yardımın AFAD ve Kızılay üzerinden kullanılması ise başlı başına başka bir kolaylık; çünkü Sayıştay gibi bürokratik kontrollerin getirdiği zorunluluklar yok.

        Merkez Bankası ve kamu bankalarının bağışlarının gerisinde yatan neden de bundan kaynaklansa gerek.

        DURMUŞ YILMAZ’IN HESABI

        Nitekim eski Merkez Bankası Başkanı, İYİ Parti milletvekili Durmuş Yılmaz ile dün sohbet ederken, bugüne kadar Bankanın böyle bir yardım kampanyasına katıldığına tanıklık etmediğini belirtti.

        Kanunu gereği de bunun mümkün olmadığının altını çizdi.

        Durmuş Yılmaz, 30 milyar liralık yardım sonrası gelen eleştiriler sonrası Merkez Bankası’nın bu yardımın 2022 bilanço kârından karşılanacağını açıkladığını da anımsatıp ekledi:

        “Merkez Bankası bu tür bağışları sene başında bütçesine koyma şekliyle yapabilir. Nitekim 21 ildeki Merkez Bankası Ormanları ve 1999 depremi sonrası yapılan evler de bu şekilde gerçekleşti. Sevda Cenap And Vakfı’nın müzik ödüllerine destek de yine aynı şekilde yapıldı. Bunlar bütçe içinde olanlar. Eğer elde ettiği kardan ödeyecekse, kurumlar vergisi beyanıyla vergisini ödeyecekti. Hazine’ye bu yolla gidecek, bütçe içinde dağıtılacak ve Sayıştay denetimine tabi olacaktı. Bir cepten alıp diğerine koyduğu doğru, ama denetim dışında bir yerden alıp diğerine koyuyor…”

        KAMU BANKALARININ DURUMU

        Durmuş Yılmaz, Hazine’den kısa süre önce destek alan kamu bankalarının durumuna da dikkat çekerken, İş Bankası’nın kendi öz sermayesi ile destek planına da övgüde bulundu.

        Elde edilen paranın çok iyi kullanılması halinde alt yapılar dahil şehirlerin çok hızlı bir şekilde yeniden ayağa kaldırmak bir yana, yeniden kurulmasının sağlanabileceğine de vurgu yaptı.

        Belki de bundan olsa gerek kabine inşaatın bir an önce başlaması için adım atma kararını dün bir kez daha bakanları aracılığıyla dile getirdi.

        Bütün bunlar barınma ihtiyacının karşılanmasını sağlayabilir.

        Ancak depremin yaşattığı acıların yarasının sarılması uzun süre alır…

        Aptallık zekâ değil, ahlak problemidir…

        Aptallık zekâ değil, ahlak problemidir…
        0:00 / 0:00

        GELELİM bu sürede depremzedelerin korunma ihtiyaçlarına…

        Vatandaşlarımız kendi yurttaşına karşı ne denli vicdan dolu olduğunu ilk günden itibaren gösterdi.

        Kampanya bir yana, kendi gönlünden kopanı anında yükleyip gönderdi.

        Üniversite, lise öğrencisi gençlerin gece gündüz demeden toplanan yardımları yorgunluktan bitap düşene kadar özenle nasıl paketlediklerini gördüm…

        Gıda, su, ısınma ihtiyacına yönelik her türlü yardım sel olup aktı.

        Sadece onlar mı?

        Kış sezonu dolayısıyla zaten kapalı olan veya çok az turistle çalışan otel sahipleri de kolları sıvadı.

        Bizzat tanıklık ettim ki, bir talep gelmeden Kapadokya bölgesinde yer alan otel sahipleri aralarında WhatsApp üzerinden yazışıp, depremzedelere çağrıda bulundu.

        Valiliklerle ve belediyelerle temasa geçip anında otellerini doldurdu…

        Duymayanlara da gelen depremzedeler aracılığıyla ulaştı…

        Sözünü ettiğim sıradan oteller de değil, çoğu beş yıldızlı…

        Kendi vatandaşına kapılarını sonuna kadar açtı ve bir kuruş da talep edeni olmadı…

        Ancak dün akşam saatlerinde çok üzgün ve bir o denli de öfkelilerdi…

        Dedikodu mahiyetindeki bir iddianın peşine takılanlar kişi başı günlük 2 bin lira talep edildiği söylentisinin peşine takılmış.

        Belki bir otel, bilemediniz iki, ama bunun ötesinde çıkmaz farklı gerekçe ile fiyat söylemiş olabilir…

        Yapacak tıynette olanları zaten kendileri tanıyor; ilk günden odalarının ancak %10’ununu açmakta dahi zorlandıklarını bizzat biliyor.

        Ancak bunu bölgedeki bütün oteller için genellemek haksızlık olur; daha da ilerisi gönüllerini kırar…

        Tek kuruş talep olmadan yaz başına kadar kalabilme garantisi almış depremzedenin vicdanını yaralar…

        Sadece odalarını değil, gönüllerini açmış Kapadokya’daki otel sahibi hemşerilerime bir tavsiyem olacak.

        “Aldırmayın…”

        Alman teolog Dietrich Bonhoeffer’ın da şu sözünü anımsayın yeter:

        “Aptallık bir zekâ problemi değildir, ahlaki bir problemdir… Entelektüel olanlar da kendini aptallaştırabilir…”

        Bir de “organize olmuş ahmaklar sürüsü karşısında yapacağınız hiçbir şey yoktur…”

        O nedenle siz, veren elin, alan eli görmemesi gerektiğine olan inancınızı koruyun; gerisini bilen bilir…

        Millet İttifakı yarın deprem için toplanıyor…

        Millet İttifakı yarın deprem için toplanıyor…
        0:00 / 0:00

        DEPREM dolayısıyla SP’nin ev sahipliğinde 13 Şubat’taki toplantısını iptal eden Millet İttifakı yarın toplanma kararı aldı.

        Toplantının, 13 Şubat’taki gündemi Cumhurbaşkanı adayını belirlemekti.

        Ancak liderler arasında gerçekleşen müzakere sonrası gündem “deprem…” olarak karara bağlanmış.

        Ancak yaşanan gelişmeler sonrasında Millet İttifakı’nın bir aday çevresinde hareketini sürdürmesi gerektiği görüşü CHP dışındaki bazı partilerde de mevcut…

        Öteden beri CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun adaylığına destek veren DP ve SP’de bu görüş oldukça baskın.

        Bu toplantıda aday adı açıklanır mı derseniz biraz zor gibi görünüyor; ancak çok geciktirmeden açıklanması gerektiği konusunda DP lideri Gültekin Uysal’ın yakın geçmişteki sözleri hala kulaklarda yerini tutuyor…

        Diğer Yazılar