Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CUMHURBAŞKANLIĞI seçimleri her dönem sancılı olmuştur.

        Birbirine en yaktın görünen isimlerin dahi bir anda arasının açılıp, karşılıklı olarak en sert rakip haline geldiklerine tanıklık edildi.

        Dostlukları, işbirliklerini yerle yeksan ettiği görüldü…

        Geçmiş, bugün olacakların tanığıdır…

        Ancak, “bu kez de öyle olacak” diye de kesin hükümde bulunmak da gerçekçi olmaz…

        O nedenle elde var olana; bugün ne denildiğine bakmak daha sahicidir…

        Elde var olanlara bakıldığında, Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek bugünkü liderler toplantısı, Millet İttifakı açısından kurulduğu günden bu yana en sıkıntılı gününü yaşayacağını gösteriyor.

        Anlaşmazlık da Millet İttifakı’nın ilk nüvesini oluşturan, sürecin bugüne kadar gelmesinde büyük emeği geçen CHP ile İYİ Parti arasındaki uzlaşmazlıkta kendini buluyor.

        İYİ Parti, bir süredir lideri Meral Akşener’in de altını çizdiği gibi “kazanacak aday” mottosu üzerinden CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı duruyor.

        İMAMOĞLU TALEBİ

        Bunun yerine iki büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş üzerinde yoğunlaşıyor; özellikle de İmamoğlu’nu tercihi olarak sunuyor.

        Yavaş’ın önceki gün Habertürk TV’de arkadaşım Mehmet Akif Ersoy’a söylediği sözler de hemen belirteyim İYİ Parti’de de dikkatlerin çevrilmesine neden oldu.

        Partinin yetkin bir ismi, kendilerinin de haberi olmadığını belirtti. Nitekim Yavaş da dün Halk TV’de sevgili İsmail Küçükkaya ile röportajında ortaya çıkan farklı anlamaları gideren, ilk gün söylediklerinden farklı bir noktada olmadığını belirten duruş sergiledi.

        CHP tarafına gelince oradaki durum da İYİ Parti’den farklı değil…

        Kılıçdaroğlu bugüne kadar aday olduğuna ilişkin resmi bir açıklama yapmamış, Akşener’e dahi adaylığı ile ilgili tek kelime etmemiş olmasına karşın, CHP liderinin adaylığı konusunda kesin kararlı.

        Hatta hem Grup, hem de PM’de Kılıçdaroğlu’na verilen yetki kendisinin aday olması şartıyla verilmek istenirken, CHP lideri Millet İttifakı liderlerinin iradesine ipotek konulması anlamına geleceğini belirterek bu şekilde çıkmasının önüne geçmişti.

        DİĞER 4 PARTİNİN DURUMU

        Millet İttifakı’nın diğer üyelerindeki duruma gelince…

        DP lideri Gültekin Uysal, dün partisinin GİK toplantısından yetki aldı; beklenti toplantıdan da çıkan karar doğrultusunda liderler zirvesinde Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istediğini açıkça beyan etmesi yönünde.

        Ev sahibi SP lideri Karamollaoğlu da bir süre önce yaptığı açıklamada, “Ana muhalefet partisi liderinin Cumhurbaşkanı adayı olması hakkıdır” yaklaşımı sergilemişti.

        DEVA lideri Babacan ise Millet İttifakı’nın bugüne kadar yapılacak işler ve yol haritasını belirlediğini, sonuç olarak yapılacakların belli olduğunu, asıl meselenin adayın kim olduğundan çok sistemi değiştirmek olduğuna vurgu yapmıştı.

        Önceki akşam evinde Kılıçdaroğlu’nu ağırlayan Gelecek Partisi lideri Davutoğlu ise yakın çevresine görüşmeden memnun kaldığını ve iyi geçtiğini belirtmiş.

        Gelecek Partisi’nde de Kılıçdaroğlu ismine kategorik bir karşı çıkış yok…

        SP’de bugün saat 14.00’de yapılacak toplantı bu zeminde gerçekleşecek.

        APOLETLERDEN VAZGEÇMEK

        Hemen belirteyim, CHP ile birlikte 5 partinin bu tutumunun Akşener üzerinde baskı unsuru yaratacağını sananlar yanılır.

        Çünkü son üç gündür İYİ Parti’deki toplantılardan çıkan sonuç, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına kesinlikle karşı çıkılması yönünde.

        “Kılıçdaroğlu aday olursa kazanamayız… Kazanacak aday varken, neden ısrar ediliyor? Biz bugünü değil, 15 Mayıs’ı düşünüyoruz” tepkisini gösteriyor.

        Nitekim Akşener’in partisinin grup toplantısında, herkese söylediğini belirterek dile getirdiği şu sözler de Kılıçdaroğlu’na dönük kararlılığın beyanı:

        “Önümüzdeki bu ateşten imtihanı parti içi görenlere sesleniyorum; bazen gerçek komutan olmak için apoletlerden vazgeçmek gerekir. Sahici mücadele için kendinle barışman gerekir. Bizim seçimimiz dün de belliydi bugün de belli. Yolumuz dün de aynıydı bugün de aynı. Bizim itirazımız dün de aynı bugün de aynı…”

        Ayrıca İYİ Partide kurmay ekibin kanısı, CHP’nin planlı şekilde Kılıçdaroğlu’nun adaylığını adım adım kendilerine dayattığı yönünde…

        İKİ TARAFI DA İKNA ZOR

        Eğer liderler zirvesinde Kılıçdaroğlu’nun ismi üzerinde bir ısrar olursa da İYİ Parti olarak Millet İttifakı’nın dışına çıkıp sürece “yalnız kurt” olarak devam etme düşüncesinde…

        Hatta milliyetçi bir ittifakın kurulmasına da sıcak…

        “Böyle bir durumda aday çıkarır mısınız?” sorusuna verilen yanıt da “Öyle bir aday çıkarırız ki, herkes şaşırıp kalır…” yanıtıyla karşılık buluyor.

        Bunun olmamasının tek yolunun İmamoğlu’nu aday göstermekten geçtiğinin altı çiziliyor.

        HANGİSİ DAHA ÖNEMLİ

        CHP’nin İmamoğlu’nun aday olması durumunda kanun gereği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından istifa etmesi ve yerine İçişleri Bakanı’nın belirleyeceği bir ismi ataması anlamına geldiği hatırlatıp, “Çeyrek asır sonra İstanbul Belediyesi'yle seçime gideceğiz, onu neden kendi elimizle AK Parti’ye teslim edelim?” sorusuna verdikleri yanıt ise kısa ve net:

        “Hangisi daha önemli, İstanbul’u elde tutmak mı, yoksa Türkiye’yi kazanmak mı?”

        Mesele kazanacak aday mottosu üzerinde yürüyor olsa da İYİ Parti’nin bu noktaya gelmesinin gerisinde aslında Millet ve Cumhur İttifakı’nın sınırında yer tutması yatıyor.

        Oy çemberi içinde Millet İttifakı’ndan daha çok Cumhur İttifakı seçmeni yer tutuyor.

        Kılıçdaroğlu’nun aday olması da ister istemez muhafazakar kesimden kendisine gelecek seçmenin kaçmasına yol açıyor.

        FORMÜL ÜRETİLEMEZSE

        Bu olumsuzluğu gidermenin yöntemi ise Millet İttifakı bileşenleri nedeniyle üretilebilmiş değil…

        Çünkü yönetim erklerinin ortak hareketi kararı, bu konuda Kılıçdaroğlu’nun SP, DEVA ve Gelecek Partileri’ne yönelik kollayıcı tutumu, dışarıdan üretilen formüllerin önüne geçiyor...

        Zaten İYİ Parti de bu formüllere baştan beri itibar etmiyor; sorunun Millet İttifakı’nın iki motor gücü olarak arasında çözülmesini istiyor.

        Ancak Kılıçdaroğlu’nun tüm görüşmelerde siyasi nezaket kapsamında adaylığı konusunu gündeme getirmemesi meselenin görüşülmesinin de önüne geçiyor.

        Bütün bunlardan dolayı Millet İttifakı bugün masaya geleceğini ne şekilde devam ettireceğini de belirleyecek bir masa psikolojisinde oturacak.

        Bugün çıkacak karar bundan sonraki süreçte 5’li mi yoksa baştan olduğu gibi hep birlikte oluşturulan voltran ile mi devam edileceğini belirleyecek…

        Sonuç olarak yeni bir formül üretilemezse yeni bir durumun ortaya çıkması da kaçınılmaz olacak.

        O nedenle Millet İttifakı açısından kader günü…

        Diğer Yazılar